19.12.2017 Views

dergi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

28<br />

SELÇUK ESENBEL<br />

odasının ideal olarak artık kadın ve erkek misafirlerin beraberce ağırlandığı “salon”lara<br />

dönüşmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ayata’nın belirttiği gibi, bugün<br />

de çağdaş Türk evinde en fazla özen gösterilerek düzenlenen mekân ve statü<br />

sembolü olan salon, aynı zamanda Batı modeline en uygun tarzda düzenlenmiş<br />

mekândır. Salon bu yüzden, en Avrupai tarzda davranılması gereken, “rasyonel”<br />

bir kimliğin hüküm sürdüğü kamu alanıdır. 5<br />

Osmanlı Türk aile üyeleri, birarada olmayı seven bir kolektif kültürün içinde<br />

yaşıyorlardı. Bu kolektivite ihtiyacının, Avrupa menşeli mobilyaların toplum töresine<br />

uygun bir şekilde yerleştirilmesiyle giderildiği göze çarpmaktadır. 19. yüzyılın<br />

Avrupai Dolmabahçe Sarayı’ndan İstanbul seçkinlerinin köşklerine, hatta<br />

bugünkü çağdaş kimi Türk evlerindekine kadar ortak kullanım alanları, sandalye<br />

veya koltukların eski sedirler gibi odaların ortak alanına bakacak şekilde duvarlara<br />

yaslanmış halde sıralandığı, komünal ilişkiyi pekiştirecek bir düzen içindedirler.<br />

Aile reisine hürmetle önemli bir yer ayıran bu dairesel düzenleme, çağdaş<br />

Osmanlı bireyinin kültürel ihtiyacını Avrupai görünümde karşılamaktadır.<br />

Selamlık, Avrupai bir salona dönüşürken, aile üyelerinin rahat, teklifsiz, duygusal<br />

iç benliklerinin yaşandığı yer ise eski harem odalarından türeyen iç odalar<br />

veya bugünkü deyişle “oturma odaları” olmaktadır. Bu iç mekânlar, tıpkı Japon<br />

iç odaları gibi, salona oranla daha düzensiz bir görünümde olup, belki daha<br />

Türkler’e has bir tarzda sedir kullanımının da bazen süregeldiği, özgür, günlük<br />

işlevleri karşılayan rahat ortamlardır.<br />

III. Çağdaş bireyin adab-ı muaşereti<br />

Meici Japonyası’nda adab-ı muaşeret<br />

Batı/Doğu ikilemi çerçevesinde çağdaş birey ve toplumdan beklenen adab-ı<br />

muaşeret dönüşümü kadar, bu sürecin psikolojik ve sosyal sorunsalını sergileyen<br />

bir olgu yoktur. Birçok reform konusunda olduğu gibi, Meici yönetimi, kamusal<br />

davranış kuralları ve ulusal eğitim yoluyla halkın kamusal ahlâk ve adabını<br />

bir dizi emir ve kanunla düzenlemeyi, çağdaş medeniyete erişmek için elzem<br />

görmüştü. Bu yeni Meici adabı, medeni davranış normu olarak Batı kültür<br />

formları ve normlarından esinlenmişti. Ayrıca kapitülasyonların lağvı saplantısı<br />

içinde düşünen Meici önderleri, Batılılar’ın farklı adab-ı muaşeret kuralları yüzünden<br />

Japonlar’la alay etmeleri konusunda çok hassastılar. Örneğin Japon<br />

âdetlerine göre hiç de kaba sayılmayan çorbayı höpürdeterek içmek, Avrupa<br />

âdetinde kabalık sayılmaktaydı. Batılılar’ın “gayrı medeni” görmelerinden ötürü,<br />

Tokyo’da yaz vakti sıcak havalarda Japon işçilerinin -köylerde hep rastlandığı<br />

gibi- gömleksiz veya iç donlarıyla gezmeleri yasaklanmıştı. Öte yandan Batı tar-<br />

5 Kadın ve erkek ev gezmeleri için Ataylı: 102, salon ve Elias tartışması için Ayata, 1988.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!