19.12.2017 Views

dergi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN İLK YILLARINDA EVİŞİNİN RASYONELLEŞMESİ 53<br />

Kurumlarda, dünya görüşlerinde ve ekonomide makro düzeyde görülen dönüşümleri<br />

çalışan Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye tarihçileri “modernleşmeyi”<br />

teleolojik olarak, ya verili bir aşama ya da “gerçekten gerçek” bir varlık<br />

olarak ele aldılar. Verilen cevaplar epey farklı da olsa, tarihsel araştırmayı ağırlıkla<br />

şekillendiren tek bir soru vardı: Türkiye, Avrupa kökenli (olduğu varsayılan)<br />

“modernleşme dönemi”ne nasıl girdi? 5 “Modernlik” kavramını fetişleştiren<br />

farklı Türkiye tarih yazımları, bu kurgunun anlamı üzerindeki kültürel çeşitliliği,<br />

ve bu anlam üzerine verilen yerel mücadeleleri görmezden geldi. “Asrileşmeyi”<br />

önceden belirlenmiş bir mantığı olan doğal tarihi bir süreç olarak yorumlayarak,<br />

bu literatür de modernizasyon teorisinden ayrılamamıştır.<br />

Ancak “asrilik” kavramını doğallaştıranlar yalnızca Osmanlı İmparatorluğu<br />

tarihçileri değildi. Postmodern teorilerin çoğu da benzeri fetişleştirmelere müsaade<br />

etmiştir. “Disiplin” ve “düzen”in 18. ve 19. yüzyıl Avrupa toplumsal kurumlarında<br />

yükselişini anlatan ünlü eserlerinde Michel Foucault “modernliğe”<br />

yeni bir yorum getirmiştir. Bu yoruma göre modernlik yeni bir söylem ve değişen<br />

iktidar mekânizmaları için toplumsal bir sahadır (Foucault, 1979). Foucault’nun<br />

Jeremy Bentham’ın panoptikonu üzerine yaptığı çalışma, sosyal bilimcileri<br />

“düzen” kavramının merkezde olduğu bir modernlik kategorisi tahayyül<br />

etmeye teşvik etti. 6 Bu düşünce çizgisi doğrultusunda, Batılı olmayan ülkelerin<br />

öğrencileri, sömürgeci koşullarda görülen panoptikon ve bunun disiplinli düzeninin<br />

çeşitlemelerini aramaya başladılar. Örneğin, 19. yüzyılın sömürgeleştirilmiş<br />

Mısır’ında “düzen”in ve “disiplin”in yayılışını çalışan Timothy Mitchell, bu<br />

tip düzenlemeye dayalı anlayışın sömürgeci niteliklerini göstermiştir (Mitchell,<br />

1988). Mitchell’ın çalışması böylesi disiplin edici bir “modernliğin” başka bir biçimini<br />

anlamayı amaçlıyordu. Ancak Mitchell, Avrupa disiplinlerinin alıcısı<br />

olan Mısırlıların failliğine, karşı çıkışlarına ve bu disiplinlerle olan diyaloglarına<br />

çok az önem verdi. Bunun sonucunda da yaptığı çalışma modernizasyon teorisinin<br />

bazı varsayımlarını yeniden üretti. Ancak “düzen”in kendilerine yabancı<br />

olan tekniklerine maruz kalan insanlar kendilerine öğretilen yeni hareket, eylem<br />

ve varoluş biçimlerini tamamen içselleştirmezler. Bu gibi yeni söylemleri<br />

itirazsız bir şekilde özümsemek yerine, sömürgeleştirilmiş halk, neyin kabul<br />

ğim metinlerin sadece küçük bir kısmı Taylorism’den açıkça bahsetse de, tamamı ev işlerini yapmanın<br />

en “verimli”, en “bilimsel” ve “en iyi tek” yolu ile ilgileniyor. Alıntı yaptığım tüm kaynaklar<br />

1928 sonrasına aittir. Bu, dil devrimi ile Arap harflerinden Latin harflerine geçiş ile bağlantılı belirgin<br />

bir kopuş anlamına gelmemelidir. Hane rasyonelliğine yönelik tartışmalar Cumhuriyet’ten<br />

önceki dönemlere dayanıyor. Osmanlıca yazılmış bir ev-ekonomisi ansiklopedisine örnek olarak<br />

bkz. İzzet, Mehmet, Rehber-i Umur-u Beytiye. 19. ve 20. yüzyılda çıkmış diğer kadın <strong>dergi</strong>lerinin<br />

yanı sıra bir kadın gazetesi olan Hanımlara Mahsus Gazete (İstanbul, 1895-1908) de bazı sayılarını<br />

ev verimliliği konularına ayırmıştır. Bu makalede incelediğim diyaloglar, evin daha geniş bir<br />

Osmanlı-Türk tarihinin sadece bir alt-bölümü olarak anlaşılmalıdır.<br />

5 Örneğin bkz. Lewis, 1961; Berkes, 1964; Keyder, 1987; İslamoğlu-İnan, 1987.<br />

6 Örnek olarak bkz. Harvey, 1989.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!