19.12.2017 Views

dergi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

259<br />

naksız hale geldikçe, daha da körce bağlanabilmektedir. Kısacası, “Aşağıya düşme<br />

eğiliminin gücü, bunu durdurmak için kullanılan araçların aşırı kabalığına<br />

yansır... Sırtlarının duvara dayanmış olması, medeniyetin sıkı savunucularını<br />

onun en büyük tahripçileri yapar. Kolayca barbar olurlar” (Elias, 1990a: 464).<br />

Osmanlıların Cihan Harbi öncesi ve sırasındaki haleti ruhiyelerinin bu olduğunu<br />

düşünüyorum. Bu nedenle, Ermeni Soykırımı kararının, Çanakkale savaşları<br />

sırasında, “ölümle yaşam” arasında gidilip gelindiği günlerde verilmiş olmasının<br />

bir tesadüf olmadığını düşünüyorum. İçine düşülen “umutsuz durum”<br />

olağanüstü merhametsiz, etkili eylemlere bel bağlamayı doğurmuştu.<br />

Özetle, Türk Ulusal Kimliği de, Almanlarda olduğu gibi, uzun bir dönem boyunca<br />

yenilgiler ve onu takip eden iktidar kayıpları ile damgalanmıştı. Büyük bir<br />

zaman dilimini kapsayan bu süreç birikerek ulusal kimliği etkilemiş, kırılmış bir<br />

ulusal onur, kendisinden emin olamayan bir ulusal kimlik üretmişti. Büyük geçmişin<br />

hayalini geleceği hedef olarak taşıyan, geçmişe dönük bir ulusal ideal ortaya<br />

çıkmıştı. Bu durum son derece özel habis davranış ve inanç eğilimlerinin doğmasını<br />

kolaylaştırmıştı (Elias, 1990a: 427). Bu idealin gerçekleşmesi yenilgilerle imkansız<br />

hale geldiğinde ise, en barbar yöntemlere başvurulmaktan kaçınılmamıştı.<br />

Buradan çıkacak sonuç şudur ki, geçmişte büyük yıkımlara yol açan bu haleti<br />

ruhiyenin, benzeri koşullarda, gelecekte de aynı sonuçlara yol açmamasının<br />

önünde hiçbir neden yoktur. Elias, “zamanımızda meydana gelen birçok olay,<br />

nasyonal sosyalizmin bize, bugünkü toplumların koşullarını ve başka yerlerde<br />

de görülebilecek 20. yüzyıl düşünce ve davranışlarındaki eğilimleri belki de en<br />

bariz bir biçimde ortaya çıkardığını göstermektedir” (Elias, 1990a: 395) derken<br />

bu gerçeğin altını çiziyordu. Bu nedenle, Nazi eylemlerinin bir daha aynı biçim<br />

ve boyutta tekrar etmeyeceği olgusunun arkasına sığınıp, gönül rahatlatmak yerine,<br />

bu tür kitlesel katliamları ortaya çıkaran toplumsal koşulları analiz etmek<br />

çok daha doğrudur. Çünkü, der Elias, “özel olarak inşa edilen toplama kampları,<br />

aç bırakma, gaz odalarında öldürme ya da kurşuna dizme gibi yöntemlerle, bütün<br />

bir halk grubunun son derece organize ve planlı bir bilimsel imha hareketine<br />

tabi tutulması, bilimsel yöntemlerle sürdürülen kitlesel savaşlar gibi, teknikleşen<br />

kitle topluluklarının gündeminden tamamen çıkmış değildir” (Elias, 1990a: 395).<br />

Günümüzde, Ruanda, Bosna-Hersek, Kosova, Çeçenistan’da yaşananların ışığında<br />

bu tespitlere herhangi bir ek yapmak gereksizdir diye düşünüyorum.<br />

KAYNAKÇA<br />

Adorno, Theodor W. (1977a) “Was bedeutet: Aufarbeitung der Vergangenheit”, Gesammelte Schriften,<br />

Cilt.10.2, Frankfurt/a.M.<br />

Adorno, Theodor W. (1977b) “Erziehung nach Ausschwitz”, Gesammelte Schriften, Cilt 10.2, Frankfurt/a.M.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!