Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
42<br />
ARUS YUMUL<br />
pekiştiriyorlardı. Cinsel dürtülerine gem vurmamış ‘hayvani’ erkek resmi söylemde<br />
ayıplanırken, popüler söylem bunu erkeklik halinin doğal ve vazgeçilmez bir<br />
öğesi sayıyordu. Melodram türündeki Türk filmleri de çizdikleri erkek tiplemeleri<br />
ile bu çifte değerliliği yeniden üretiyor, bir yandan Batılılaşmış, tercihan İstanbullu,<br />
alafranga yaşam tarzını, giyimini benimsemiş, eğitimli erkekleri idealize ederken,<br />
öte yandan bu erkeklerin ataerkil değerlere sahip çıkan, karısı ve çocukları<br />
üzerinde belirli bir hakimiyet kuran, ailedeki kadınların namusunu korumayı<br />
kendisine görev edinmiş, şeref ve namusu uğruna şiddete başvurmaktan çekinmeyen,<br />
‘delikanlılık’ vasıflarına sahip, gözü kara, geleneksel cinsiyete dayalı toplumsal<br />
işbölümünün normlarına uygun davranan, evinin ekmeğini kendisi kazanan,<br />
gerekirse taştan çıkaran ve karısının ev dışında çalışmasına karşı çıkan, aynı<br />
zamanda çapkın, özellikle evlenmeden önce birçok kadınla birlikte olmuş ancak<br />
evlendikten sonra tek-eşliliğe yönelmiş, ‘eğlenilecek kadınla’ ‘evlenilecek kadın’<br />
arasındaki farkı iyi bilen erkekler olmasına da dikkat ediyorlardı. Bu iki boyuttan<br />
birinin eksikliği erkeği ideal erkek tanımının dışına itiyor; geleneksel maskülen<br />
normlar yönünden eksik bulunan erkekler ‘hanımevladı’, ‘çıtkırıldım’, ‘züppe’ gibi<br />
sıfatlarla küçümseniyor, medenileşme yönünden eksik bulunan erkekler ise ‘ayı’,<br />
‘eşek’ gibi yakıştırmalar ve lakaplar yolu ile medenileşmiş beden kavramının dışına<br />
itilip hayvanileştiriliyorlardı. Bu melez, dış görünüşü ile ‘uygar’ ve ‘Batılı’ ancak<br />
içerik itibarı ile geleneksel erkeklik normlarından taviz vermeyen ‘taşralı’, ‘Doğulu’<br />
erkek tipi, Aydınlanmanın idealize ettiği doğallıktan, duygusallıktan arınmış,<br />
rasyonel erkek tipine (Seidler, 1994) tıpatıp benzemiyordu. Ancak bu uyuşmazlık<br />
toplumun seçkin kesimleri tarafından kabul görüyor, aradaki fark ise Akdenizli olmanın<br />
verdiği, doğal, hatta arzu edilip, korunması gereken özellikler olarak tanımlanıyordu.<br />
Cumhuriyetin kadınlık ideali nasıl ‘alaturkalık’ ile ‘iffetsizlik’ arasında<br />
(Kadıoğlu, 1993) süregiden bir çelişkiyle donanmış ise aynı şekilde erkeklik<br />
ideali de çelişkili ve müphemdir. Bu ideal, erkeği modernlik ile geleneksellik ikilemi<br />
ile karşı karşıya bırakmakta Batılılık ile Doğululuk arasında bir yere oturtmaya<br />
çalışmaktadır. Erkeklik idealinin bu çift yönlülüğü hâlâ varlığını sürdürmektedir.<br />
‘Gayrı medeni bedenler’ ya da ‘ayaklar baş oldu’<br />
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir numaralı ideolojisi nedir dense, belki bu: Doğululuğu hatırlatan<br />
köy hayatını, sanatını, mutfağını aşağılamak ve “köylü” sözcüğünü gazete köşelerinde<br />
birbirinin yüzüne en büyük hakaret olarak savurmak. İdeolojilerimizin hepsi<br />
gömülür bu gömülmez.<br />
Vivet Kanetti, ‘Vur Denmişti, Öldür Değil’ Aktüel<br />
Medenilik şehirle, şehirlilikle özdeşleştirilen, bir anlamda kırsal kesimi ve hayatı<br />
dışlayan bir kavram. Bu ön kabulle hareket edildiğinde her büyük-ölçekli kırdan<br />
kente göç, medenileşme projesini tehdit eden bir durum olarak algılanıyor. Son<br />
yıllarda yaşanan büyük ölçekli göç ile birlikte, uzun süredir şehirliler tarafından