You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
230<br />
ölümünden sonra siyasal ve monarşik amaçlarla yaratılmıştı ve “insanların kafatasları<br />
üzerinde” durmaktaydı (age.: 45). Oysa ki Peygamber devlet kurma hırsından<br />
uzak, yalnızca dine davet eden bir “elçi” olduğu gibi, ne Kur’an’da ne de<br />
hadislerde İslâm’da siyasetin varlığına dair gizli ya da açık bir delil yoktu (age.:<br />
80, 92). Peygamber’in kurduğu birlik siyasî olmayıp “imanî”, dolayısıyla sahip<br />
olduğu otorite ile yarattığı da bir inananlar topluluğu (ümmet) olup devlet değildi<br />
(Hourani, 1970: 187; Abdurrazık, 1995: 99, 102). Bu şekilde halifelik kurumunu<br />
reddederek ve İslâm’da herhangi “özgün” ve bağlayıcı bir siyasal çerçevenin<br />
önerilmediğini iddia ederek, Abdurrazık klasik sünni teoriye karşı bir savaş<br />
açmış, özellikle de şeriatın varlığını tehdit etmiş oldu; çünkü eğer İslâm’ın siyasal<br />
bir yanı yoksa şeriatın hiçbir anlamı kalmıyordu (Rosenthal, 1965: 88).<br />
Abdurrazık’ın bu çizgidışı (“sapkın”) fikirlerinin hiç de şaşırtıcı olmayan bir<br />
sonucu, kendisinin ulema saflarından ihraç edilmesi oldu. El-Ezher ulemasından<br />
bazıları ve onların yanısıra Mustafa Sabri Efendi, onun söylediklerine karşı<br />
argümanlar kaleme aldılar. Hatta söz konusu kitabın bu mevzularda otorite olmayan<br />
Abdurrazık tarafından değil de onun adı kullanılarak dönemin önde gelen<br />
oryantalistlerinden Arnold ya da Margoliouth tarafından yazıldığı iddiaları<br />
ortaya atılmıştır (bkz. Mısıroğlu, 1993: 381). Öte yandan dönemin Mısır’ındaki<br />
M. Hüseyin Heykel gibi liberal düşünceli aydınlar Abdurrazık’ı ve onun fikirlerini<br />
destekleyerek ulema saflarından gelen saldırılara karşı onu savundular (Kedourie,<br />
1963: 224).<br />
Yukarıda aktarılanlardan halifeliğin kaldırılması karşısında Mısır’da ve İslâm<br />
dünyasının geri kalan kısımlarında yalnızca olumlayıcı bir hava estiği sonucu çıkartılmamalıdır.<br />
Gerçekte halifeliğin kaldırılması İslâm aleminde çeşitli tepkilere<br />
ve bunu takiben de kurumun yok olmasını önlemeye yönelik bir takım girişimlere<br />
yol açmıştır. Söz gelimi halifelik kaldırılır kaldırılmaz, Peygamber’in<br />
üyesi olduğu Haşimî soyundan ve Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlerin kışkırtmasıyla<br />
Osmanlı’ya isyan eden Şerif Hüseyin Mekke’de kendisini yeni halife olarak<br />
ilân etti. 33 Halifeliğin asırlar önce çıktığı “Kureyş kabile çemberi”ne yeniden<br />
sokulması yolunda bir atak olarak nitelenebilecek bu çıkışı, İslâm dünyasının iki<br />
büyük gücü olan Mısır ve Hindistan, Şerif Hüseyin’in uzunca bir süreden beri<br />
Orta Doğu’da İngiltere’nin tanınmış bir kuklası olduğu gerekçesiyle şiddetle reddettiler<br />
(Toynbee, 1927: 64-65; Minault, 1982: 206). Esasında iki oğlunun İngiliz<br />
himayesi altında hüküm sürdüğü Irak ve Ürdün dışında Orta Doğu’nun diğer<br />
bölgelerinde dahi Şerif Hüseyin’in halifelik iddiası kalıcı bir destek bulamamıştır<br />
(Şimşir, 1999: 150-152). Bir bakıma halifelik iddiasına resmiyet kazandırma yo-<br />
33 Koloğlu’na göre Hüseyin’in hilafeti alma arzusu, hüküm sürmeye çalıştığı Hicaz’ın genelde tarih<br />
boyunca varlığını Şam, Bağdat, Kahire, İstanbul gibi merkezlere dayalı olarak sürdürdüğünü bilmesinden,<br />
buna bağlı olarak da krallığının ancak söz konusu merkezleri kendisine bağlayacak<br />
bir hilafetle tahkim edildiği taktirde ayakta kalacağını düşünmesinden kaynaklanıyordu (Koloğlu,<br />
1995: 298).