19.12.2017 Views

dergi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

NORBERT ELIAS’IN İNSAN BİLİMLERİ KAVRAMI VE BİLGİ SOSYOLOJİSİ 119<br />

uygun koordine edici merkez organlarının karmaşıklığının da arttığı çok hücreli<br />

canlılara doğru ilerleyen gelişme sürecinde de yansımaktadır. Elias’a göre, ana<br />

bilimler arasındaki ilişkilerle bu bilimlerin görevlerinin farklılıklarını ve birbirleriyle<br />

bağlantılarını açıklayabilmek için, yukarıda sözü edilen evrimsel doğa süreçleri<br />

hakkında bilginin varlığı gereklidir.<br />

Atomist görüşün ana dogması, yani bütünleşik parçaların özelliklerinin, parçaların<br />

izolasyonu yoluyla belirlenebileceği fikrini içeren dogma, fizik-kimya bilimlerinin<br />

meşgul olduğu olay basamakları için geçerli olabilir. Bu bilimlerde, ölçme<br />

için gerekli olan parça izolasyonu mümkündür, “çünkü bu seviyedeki bütünleşik<br />

objenin parçaları, ya hiç, yahut sadece çok düşük şekilde birbirlerine fonksiyonel<br />

şekilde uydurulmuşlardır ve parçalar birbirlerine bağlıdırlar. [...] Ancak evrimsel<br />

merdivende daha yukarı seviyelere çıkıldığında, atomist ana dogmanın geçerliliğinin<br />

sınırlı olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır” (Elias, 1983b: 198).<br />

Basit hücreler, yani tek hücreli canlılar bile, birbirine öyle bir biçimde bağlanmış<br />

parçalara sahiplerdir ki, bunların izolasyonu halinde, parçalar yapısal özelliklerini<br />

kaybederler. Yine de bu türlü bir hücrede, daha düşük seviyede öyle parçalar<br />

mevcuttur ki, bunlar birbirlerine fonksiyonel şekilde bağlı olmadıklarından<br />

dolayı, parçalanmaları tersine çevrilebilir (reversible) özelliktedir. 7 Burada açık<br />

bir şekilde hiyerarşik bir düzenin varlığı ortaya çıkıyor. Böyle bir düzen çerçevesinde,<br />

belli sayıdaki basamaklarda yer alan parçalar, birlikte bütünleşik yapılar<br />

kuruyorlar. Bu yapılar, aynı zamanda daha üst seviyedeki bütünlerin parçalarını<br />

oluşturuyorlar ve gittikçe artan sayıda farklılaşma ve bütünleşme seviyelerinden<br />

geçip, gittikçe daha karmaşık oluşuklar/yapılar meydana getiriyorlar.<br />

Bu gelişme sürecinin devamında, tersine çevrilebilir özellikteki parçalardan,<br />

daha yüksek seviyede farklılaşmış ve tersine (ilk haline) çevrilemez özellikte örgütlenmiş<br />

parçalar ortaya çıkıyor. Yine, bu gelişmenin kademeleri incelendiğinde,<br />

bir üst entegrasyon basamağını temsil eden parçaların, tamamen kendi seviyelerine<br />

has ve bir alt seviyedeki parçaların özelliklerine hiç benzemeyen, onların<br />

özellikleriyle açıklanamayacak türde işleyiş ve davranış biçimleri gösterdikleri<br />

görülüyor. Daha üst seviyedeki bu parçalar, ancak daha düşük seviyedeki<br />

parçaların birlikte kurdukları konfigürasyonun özelliğiyle açıklanabiliyor. Buraya<br />

kadar anlatılanlardan çıkan sonuç, daha karmaşık oluşukların yapısal özelliklerini<br />

aydınlatabilmek için, sadece onları bütünleştiren parçaların yapısal<br />

özelliklerini bilmenin yeterli olmadığıdır. Elias’a göre, karmaşık oluşukları açıklayabilmek<br />

için, hem parçaların, hem de onların oluşturduğu birleşmiş bütünün<br />

işleyiş (fonksiyon) biçimleri hakkında bilgi sahibi olmak gerekiyor. “Böylesine<br />

bir evrimsel merdiven vasıtasıyla, bir konu alanından diğerine doğru gittikçe<br />

daha yukarı seviyelere çıkıldığında, parçaların özelliklerini, parçaları izolasyona<br />

tâbi tutmak suretiyle gözlemlemeye göre, bu özellikleri, bütünleşik parça-<br />

7 İşte bunlar, fizik ve kimya bilimlerinin potansiyel objeleridir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!