Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
217<br />
bi, 1993: 19). Dolayısıyla soy, sop, kabile, yöre gibi, İslâm-öncesi bilincin etnik<br />
aidiyet kategorilerine gönderme yapılmaya başlandı. Halife “Ensar”dan mı<br />
(Medineliler) olmalıydı, yoksa “Muhacirun” (Mekkeliler) arasından mı? Peygamberin<br />
kabilesi “Kureyş”in ileri gelen saygın bir üyesi mi olmalıydı, yoksa<br />
onun bizzat akraba çevresinden, örneğin Kureyş’in “Haşimoğulları” soyundan<br />
ya da, daha da iç bir aidiyet çemberi olması itibarıyla, “Ehl-i Beyt”ten mi?... 7 Bu<br />
ve benzeri soruların işaret ettiği gerçek, halifelik konusunun gündeme gelmesiyle<br />
birlikte Müslümanlar arasındaki ilk ihtilafların da, İslâmî kimliği etnik temelde<br />
kesen alt-kimlikler üzerinden belirmiş olmasıdır. Bu ihtilaflar sonraki<br />
dönemlerde acı ve kanlı olaylara kapı aralayarak, Hilafet tarihinin başlangıçtan<br />
itibaren kıran kırana iktidar mücadeleleriyle biçimlenmesine neden olacaktır.<br />
Süreç, ana hatlarıyla şu şekilde özetlenebilir. 8<br />
Halifelik, başlangıcını aldığı “Hulefâ-yi Râşidîn Dönemi”nde (Türkçe yaygın<br />
kullanımıyla “Dört Halife Dönemi”) İslâm’ın hayatiyetini sürdürmesi kaygısı ve<br />
bunun en geçerli yolunun da yeni topraklara yayılmak olduğu prensibiyle esasen<br />
bir dünyevi-siyasal liderlik olarak yapılandı (Sourdel, 1978: 937). Ancak ilk<br />
halife Ebu Bekir’den başlayarak halife seçiminde yaşanan sıkıntı ve sürtüşmeler<br />
9 onu izleyenlerin belirlenmesi sürecinde de kendisini göstermiş ve “Hulefâyi<br />
Râşidîn”in sonuncusu Ali’nin makama gelmesi daha da ciddi ihtilaflar yaratarak<br />
İslâmiyet bünyesinde ilk hizipleşmenin kristalleşmesine yol açmıştır.<br />
Ali’nin halife seçilmesini kabul etmeyen Şam valisi Muaviye ile yapılan Sıffin<br />
Savaşı (658) sonucunda Muaviye’nin, Şiî-Alevî literatürün iddialarına kulak verilecek<br />
olursa, “hile” ile kendisini halife seçtirmesinden sonra halifelik Emevi<br />
soyuna geçti. Bu gelişme bir bakıma “Dört Halife”nin üçüncüsü ve kendi soylarından<br />
olan Osman’ın öldürülmesiyle “iktidar”ı kaybeden Kureyş kabilesinin en<br />
büyük ve güçlü kolu Ümeyyeoğulları’nın, Kureyş’in diğer boyu ve hem Peygam-<br />
7 Halifenin Kureyş’ten olması, kurumlaşmanın başladığı erken zamanlardan itibaren İslâm tarihinin<br />
hemen her devresinde ortaya atılmış, hatta daha ileride de değinileceği üzere gerek Sultan II.<br />
Abdülhamit’in panislâmist politikası karşısında İngilizler tarafından, gerekse Cumhuriyet döneminde<br />
saltanatın kaldırılmasını müteakiben kurumun pozisyonuna ilişkin belirsizlik döneminde<br />
bir formül olarak gündeme getirilmiştir.<br />
8 İslâm tarihi içerisinde hilafet kurumunun yeri ve geçirdiği evrim, gerek klasik gerekse modern<br />
dönem İslâm tarihçileri ve âlimlerince ele alınmış ve meselenin siyasî, hukukî ve mezhebî (özellikle<br />
Sünni ve Şiî İslâm açısından) yönleri üzerine tartışmalar oldukça kapsamlı bir literatürün<br />
ortaya çıkmasına yol açmıştır. Konuya ilişkin yaptığımız okumalar doğrultusunda tezimizi ortaya<br />
atarken genelde literatürde bir mutabakatın bulunduğu noktaları vurgulayarak, ihtilaflı noktaları<br />
anafikrimizi destekler yönde de olsalar kullanmamaya özen gösterdik. Bu açıdan ortalama okur<br />
ilgisine yönelik olmakla birlikte mevcut tartışmaların elden geldiğince titiz bir değerlendirme<br />
süzgecinden geçirilerek kaleme alındığı açık olan TDV İslâm Ansiklopedisi’nin “Hilafet” maddesine<br />
bir tür “mihenk taşı” olarak itibar ettiğimizi belirtmek isteriz (bkz. Avcı, 1998: 539-546; Özcan,<br />
1998b: 546-553).<br />
9 Ebubekir’in halife seçilme sürecinde yaşanan ihtilafların farklı perspektiflerden değerlendirmeleri<br />
üzerine bkz. Ahmed Hilmi, 1979: 273-282; Gölpınarlı, 1979: 56-64; Mısıroğlu, 1993: 65-75.