T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
1WQPJ6Jax
1WQPJ6Jax
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
A h i l i k<br />
A n s i k l o p e d i s i<br />
118<br />
Mevlana’nın da sema törenlerine katılmaktaydı.<br />
Mevlana’nın Sadreddin Konevî ile ilişkileri ilk<br />
zamanlar iyi olmamakla birlikte zamanla düzeldiği<br />
anlaşılmaktadır. Başlangıçta semâa muhalif<br />
bulunan Sadreddin Konevî’nin daha sonra bu<br />
tavrından vazgeçtiği <strong>ve</strong> Mevlana ile dost olduğu<br />
görülmektedir. Mevlana ile görüşüp sohbet<br />
edenler arasında Kübreviyye’nin kurucusu Necmüddin<br />
Kübrâ’nın halifesi Necmüddin Dâye,<br />
Haydariyye’nin kurucusu Kutbüddin Haydar’ın<br />
halifesi Hacı Mübârek Haydar, ünlü şâir Sa‘dî-i<br />
Şîrâzî, meşhur âlimlerden Kutbüddîn-i Şîrâzî,<br />
Hümâmüddin Tebrîzî <strong>ve</strong> Hoca Reşîdüddin de vardır.<br />
Düşüncesi. Mevlana kâmil manada âlim, mutasavvıf<br />
<strong>ve</strong> şâirlik özelliklerine sahip bir şahsiyettir.<br />
Çocukluğunda babasının yanında başladığı tahsilini,<br />
daha sonra gittiği Halep <strong>ve</strong> Şam’da tamamlamıştır.<br />
Onun ilk tasavvufî eğitimini de yine babasından<br />
aldığı anlaşılmaktadır. Sultânü’l-ulemâ<br />
lakabıyla tanınan babası Bahaeddin Veled’in<br />
Kübreviyye’nin kurucusu Necmeddin Kübrâ’nın<br />
halifesi olduğu söylendiği gibi, Ahmed Gazzâlî’den<br />
gelen tarikat silsilesinden hilâfet aldığı da belirtilmektedir.<br />
Mevlana daha sonra babasının halifesi<br />
Burhaneddin Muhakkık-ı Tirmizî tarafından eğitildi.<br />
Son olarak onun Şems-i Tebrîzî ile buluştuğu<br />
<strong>ve</strong> Şems’in de bir görüşe göre Kübreviyye bir<br />
başka görüşe göre ise Sühre<strong>ve</strong>rdiyye şeyhlerinin<br />
sohbetlerine katıldığı bilinmektedir. Mevlana’nın<br />
çocukluğundan itibaren birbirine paralel olarak<br />
devam eden ilm-i zâhir <strong>ve</strong> ilm-i bâtın tahsili, zamanla<br />
kelâmla tasavvufu birleştirmesine zemin<br />
hazırlamıştır. Öte yandan onun şahsında Kübreviyye<br />
tarikatinden gelen sünnî esaslara dayalı<br />
tasavvuf anlayışıyla, Ahmed Gazzâlî’den itibaren<br />
Senâî <strong>ve</strong> Attâr gibi mutasavvıflarla sürdürülen<br />
aşk <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>cdin öne çıktığı tasavvuf anlayışı birleşmiştir.<br />
Zühd <strong>ve</strong> takvayı esas alan tasavvuf anlayışının<br />
yanı sıra tevarüs ettiği bu aşk <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>cd neş<strong>ve</strong>sinin<br />
Şems-i Tebrîzî ile en yüksek seviyesine<br />
ulaştığı anlaşılmaktadır.<br />
Mevlana’daki dinî-tasavvufî düşüncenin kaynağı<br />
Kur’an <strong>ve</strong> Sünnet’tir. “Canım tenimde oldukça<br />
Kur’ân’ın kölesiyim ben. Seçilmiş Muhammed’in<br />
yolunun toprağıyım...” diyerek bunu dile getirir.<br />
Mevlana’nın tasavvuf düşüncesine Muhyiddin<br />
İbnü’l-Arabî’nin görüşlerinin etkisi olup olmadığı<br />
tartışılmıştır. Bazı araştırmacılar Mevlana<br />
ile İbnü’l-Arabî’nin düşünce sistemini iki zıt kutup<br />
şeklinde takdim ederken, bazıları İbnü’l-<br />
Arabî’nin belli ihtisas sahiplerine hitap eden<br />
anlaşılması zor görüşlerini Mevlana’nın anlaşılır<br />
kıldığını <strong>ve</strong> böylece halkın seviyesine indirdiğini<br />
belirtmişlerdir. Bir kısmı da kısmen etkisi olduğundan<br />
söz etmiştir.<br />
Mevlana’ya göre, her ne kadar görünüşte ayrılık<br />
olsa da varlıkta birlik esastır. İman-küfür, hayırşer<br />
gibi ayrımlar bize göredir. Allah’a nisbetle ise<br />
hepsi birdir. Kötülük iyilikten ayrılmaz. Kötülük<br />
olmadan kötülüğü terk etmek imkânsızdır. Yine<br />
küfür olmadan da din olmaz, çünkü din küfrü<br />
bırakmaktır. Bunların yaratanları da birdir. Ona<br />
göre ikilikten kurtulmak; yani gerçek tevhid kulun<br />
kendi varlığından soyulmasıyla gerçekleşir.<br />
Birlik, ittihad ya da hulül değil, kulun kendi varlığından<br />
geçmesidir. Allah’ın yanında iki “Ben” söz<br />
konusu olamaz. Bu konu ile ilgili “Sen ‘Ben’ diyorsun.<br />
O da ‘Ben’ diyor. Ya sen öl, ya da O ölsün<br />
ki, bu ikilik kalmasın. O’nun ölmesi imkânsız<br />
olduğuna göre, ölmek sana düşüyor” demekte<br />
<strong>ve</strong> tasavvufun hedefi olan, “ölmeden önce ölme”<br />
esprisine vurgu yapmaktadır. Mevlana’ya göre<br />
kul benliğinden sıyrılmakla gerçek manada irade<br />
hürriyetine de kavuşmaktadır. Çünkü ferdiyetten<br />
kurtulup mutlak varlığa kavuşan kimsenin<br />
iradesi, tıpkı varlığı gibi Allah’ta erimiştir. Onun<br />
irade <strong>ve</strong> ihtiyarı Allah’ın irade <strong>ve</strong> ihtiyarıdır. Bu<br />
mertebede kul cebirden de ihtiyardan da söz edebilir.<br />
Ancak ona göre ferdiyetinden kurtulmadan