T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
1WQPJ6Jax
1WQPJ6Jax
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
A h i l i k<br />
A n s i k l o p e d i s i<br />
86<br />
LALA MUSTAFA PAŞA<br />
KÜLLİYESİ ARASTASI<br />
Ilgın’da Lala Mustafa Paşa tarafından 1576’da<br />
yaptırıldı. Birbirine bitişik iki büyük han, açık <strong>ve</strong><br />
kapalı bölümlerinden oluşan arasta, merkezdeki<br />
cami, tabhane, imaret, sıbyan mektebi, hamam <strong>ve</strong><br />
helâlardan oluşan külliye, Mimar Sinan tarafından<br />
yapıldı. Halk arasında kapalı çarşı olarak da<br />
anılır.<br />
Lala Mustafa Paşa külliyesinin kuzeyini bütünüyle<br />
kaplayan arastanın kuzeyi ana caddeye, doğusu<br />
<strong>ve</strong> batısı sokağa, güneyi de iç avluya açılmaktadır.<br />
Vakfiyede sınırları belirtilen birbirine bitişik<br />
25 dükkândan söz edilmektedir. Bu dükkânlar<br />
arastanın kapalı bölümünü oluşturmakta olup<br />
açık bölümün muhtemelen XVII. yüzyılda kapalı<br />
kısma eklendiği sanılmaktadır. Açık <strong>ve</strong> kapalı iki<br />
farklı kısımdan oluşan arastaya yakın zamanda<br />
yapılan onarımla açık kısım doğuya doğru uzatılmıştır.<br />
Genel hatlarıyla arasta, karşılıklı olarak iki sıra<br />
dükkânlardan oluşan 110.00x17.00 m boyutlarında<br />
bir yapıdır. Dört yöne doğru açılan kapılarla,<br />
hem dışarı hem de külliyenin diğer yapılarıyla<br />
bağlantı içindedir. Kapılardan doğu <strong>ve</strong> batıdaki<br />
ana giriş şeklinde düzenlenmiştir. Arastanın orta<br />
<strong>ve</strong> batı kısmını oluşturan kapalı bölüm, eksende<br />
yer alan bir koridorun kuzey <strong>ve</strong> güneyine karşılıklı<br />
olarak yerleştirilen dükkânlardan meydana<br />
gelmiştir. Arastanın doğusunda aynı eksen üzerinde<br />
yer alan açık bölüm, üzeri örtülmemiş bir<br />
koridorun yine kuzey <strong>ve</strong> güneyine karşılıklı olarak<br />
yerleştirilmiş bir dizi dükkândan oluşmuştur.<br />
Doğu-batı yönünde kapalı kısma bağlanan açık<br />
bölümde mekânlar daha küçük olup beşik tonozla<br />
örtülmüştür. 2010 yılındaki restorasyon sırasında<br />
bu kısmın üzeri de örtülmüştür.<br />
KAYNAKÇA:<br />
Ali Boran, “Ilgın <strong>ve</strong> Köylerindeki Tarihi Eserler”, Geçmişten Günümüze<br />
Bütün Yönleriyle Ilgın, İstanbul 2001, s. 24–57; aynı yazar,<br />
Ilgın Kültür Envanteri, Konya 2013, s. 110-111.<br />
Ali BORAN<br />
LÂLÂ RUZBE HÂNGÂHI<br />
Konya’da Ahmedek denilen garnizon yapısının<br />
bulunduğu yerdeydi. XIII. yüzyılın başlarında inşa<br />
edildiği tahmin edilen bir Ahi Zaviyesi’dir. Banisi,<br />
I. Alâeddin Keykubad (1221-1237)’ın lâlâsı Abdullahoğlu<br />
Ruzbe’dir. Bu zatın Konya’da iki hângâhı<br />
ile bir medresesi <strong>ve</strong> bir hanının mevcut olduğu<br />
belgelerde zikredilmektedir. Hângâhlardan birisi<br />
Konya’nın Ahmedeği’nde, diğeri ise medreseyle<br />
birlikte Lâlâ Hângâhı olarak Konya kalesinin Ertaş<br />
kapısında gösterilmektedir. Ankara yolu üzerinde,<br />
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin bitişiğindeki<br />
Ruzbe / Horozlu Han da bu hayırse<strong>ve</strong>r tarafından<br />
yaptırılmıştır. Bunların vakıfları da ayrıdır. Lâlâ<br />
Ruzbe Hângâhı belgelerde Konya Ahmedeği’nin<br />
içinde gösterilmektedir. Ahmedek, müstakil<br />
olarak bir askerî yapıdır. İçinde farklı binaların<br />
bulunması mümkün değildir. Öyle ise hângâhın<br />
bunun bünyesinde yer aldığı düşünülemez.<br />
Muhtemelen Ahmedek daha önce mevcut olan<br />
hângâhın üzerine bina edilmiştir. Nitekim Kanuni<br />
dönemine (1520-1566) ait bir vakıf kaydında bu<br />
konuya açıklık getirilmiştir. Buna göre, “Hângâh<br />
kadîmden berü Ahmedek içinde kalup âyende <strong>ve</strong><br />
re<strong>ve</strong>nde munkatı‘ olmuşdur”. Yani daha önce burada<br />
bulunan hângâh, üzerine Ahmedek yapıldığı<br />
için işlevini kaybetmiş; gelip giden kesilmiştir. Bu<br />
durumda Lâlâ Ruzbe Hângâhı Ahmedek yapılmadan<br />
önce burada bulunuyordu. Günümüzde yeri<br />
Mareşal Ortaokulu’nun hemen arka tarafında<br />
Konya Büyükşehir Belediyesi Katlı Otoparkı <strong>ve</strong><br />
Müzesi’nin bulunduğu yer olmaktadır.<br />
Lâlâ Hângâhı, daha XIII. yüzyılda Ahilerden alındı.<br />
Aslen bir Ahi ailenin çocuğu olup Mevleviliğiyle<br />
de meşhur Hüsameddin Çelebi’ye <strong>ve</strong>rildi.<br />
Konya Osmanlı sınırları içine alındığı sırada da<br />
Mevlevilere ait bir tekke idi. Ancak kullanılmayacak<br />
kadar haraptı. Bunun için vakıfları 7 Recep<br />
926’da (23 Haziran 1520) Mevlana Türbesi’ne<br />
ilhak olundu. Bundan sonra Lâlâ Ruzbe<br />
Hângâhı’nın vakıfları şahısların eline geçti. Vakfın<br />
gelirleri hângâha gelip geçenlere hizmet <strong>ve</strong>rilmesi<br />
için harcanılması gerekirken vâkıfın şartlarına<br />
aykırı olarak vakıfla ilgisi olmayanların eline<br />
geçti. Bunu önlemek için Karaman Beylerbeyisi<br />
Hüsrev Paşa ile Konya kadısı, vakfın gelirlerinin<br />
Konya’daki Sâhib Ata Hângâhı’na bağlanmasını<br />
merkezden bir arzuhalle istemişler, bunun üzerine<br />
hükm-i hümayunla Lâlâ Ruzbe Hângâhı’nın<br />
vakıfları Sâhib Ata Hângâhı vakıflarına ilhak edilmiştir.<br />
Daha sonraki Osmanlı vakıf kayıtlarında<br />
adının geçmediğine bakılırsa XVI. yüzyılın ikinci<br />
yarısında tamamen ortadan kalkmış olmalıdır.<br />
Lâlâ Ruzbe Hângâhı’nın zengin vakıfları bulunuyordu.<br />
Bunlar Konya’ya bağlı Sahraniheyesi’nde<br />
Fıkralar, Sivrice Höyük köyleri ile Taraşçı çiftliği