T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
1WQPJ6Jax
1WQPJ6Jax
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
A h i l i k<br />
A n s i k l o p e d i s i<br />
pazar, genelde mal <strong>ve</strong> eşyaların alınıp satıldığı<br />
ticarî yer anlamına gelir. Bu bağlamda pazar, şehir,<br />
kasaba <strong>ve</strong> hatta köylerde sosyal <strong>ve</strong> dinî merkezlerin<br />
oluştuğu yerler olarak da dikkati çeker.<br />
Bu bakımdan pek çok pazarın, fizikî bakımdan<br />
cami, mescid <strong>ve</strong> kah<strong>ve</strong>hane gibi dinî <strong>ve</strong> sosyal<br />
tesislerle birleştirilmiş <strong>ve</strong>ya bütünleşmiş olduğu<br />
görülür. Osmanlı döneminde şehir <strong>ve</strong> kasabalar<br />
tanımlanırken sık sık “Bazar durur, cuma kılınur”<br />
ifadesinin geçmesi, söz konusu oluşumların<br />
bir tezahürü olmalıdır. Bu tür pazarlar, üstü<br />
açık, basit bir şekilde tezgahları kurulup sökülebilen<br />
bir özellik gösterir. Bu şekilde Selçuklu<br />
döneminde Kayseri-Pınarbaşı arasında Mayıs<br />
ayının başlarında kurulan, Haziran ayı ortasına<br />
kadar devam eden <strong>ve</strong> daha çok bir panayır özelliği<br />
gösteren Yabanlu Pazarı adıyla bir pazarın<br />
kurulduğu biliniyor. Ayrıca Osmanlı Beyliği’nin<br />
kurucusu olan Osman Gazi döneminde pazarların<br />
kurulduğu dikkati çekiyor.<br />
Osmanlı döneminde yeni bir pazarın kurulması<br />
<strong>ve</strong>ya açılması, yerel halkın görüşleri dikkate alınarak<br />
merkezî idarenin kararıyla belirlenirdi.<br />
Bazı istisnalarla haftanın belli bir gününde üstü<br />
açık olarak kurulan <strong>ve</strong> yerel bir özellik gösteren<br />
pazarların düzeni <strong>ve</strong> işleyişi, o yerin kadısının<br />
sorumluluğunda idi. Bu bakımdan pazara gelen<br />
mallar, gelişi güzel bir fiyattan değil, kadının o<br />
malla ilgili esnaf temsilcileri, ticaret <strong>ve</strong>ya sanat<br />
erbabı, halkın ileri gelenleri gibi kimselerle birlikte<br />
tespit ettiği fiyattan satılırdı. Tespit edilen<br />
bu fiyata “narh” denirdi.<br />
Pazarların en önemli özelliği, belli bir mekânda <strong>ve</strong><br />
zamanda kurulmuş olmasıdır. Bu bakımdan her<br />
pazarın kurulduğu belli bir alanı vardır. Bu alan,<br />
yöre halkı tarafından zamanla pazar yeri olarak<br />
bilinmeye başlar. Bu pazarların önemli bir kısmı<br />
haftada bir defa belli bir günde kurulur. Bu bağlamda<br />
pek çok pazar, kurulduğu şehir, kasaba<br />
<strong>ve</strong>ya semtin adını taşır. Ancak Osmanlı döneminde<br />
kurulan bazı pazarlar salı pazarı, çarşamba<br />
pazarı, perşembe pazarı, cuma pazarı örneğinde<br />
olduğu gibi kurulduğu günlerin adını da alabilir.<br />
Bazıları ise Anadolu’daki Düzce (Düzcepazarı) <strong>ve</strong><br />
Adapazarı örneğinde olduğu gibi adını kurulduğu<br />
şehir, kasaba, semt <strong>ve</strong>ya köye <strong>ve</strong>rebilir. Ayrıca<br />
bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte göçebe<br />
grupların buluşma <strong>ve</strong> kaynaşma yerleri olan<br />
yaylaklarda kurulan yaylak pazarlarını da belirtmek<br />
gerekir. Mesela Osmanlı döneminde Niğde<br />
bölgesindeki Melendiz yaylasında Çarşamba<br />
günleri kurulmasından dolayı Çarşamba Pazarı<br />
adıyla bilinen bir pazar vardı. Bu pazar, bölgedeki<br />
göçebe <strong>ve</strong> hatta yerleşik unsurların mal <strong>ve</strong><br />
gıda ürünlerini getirdikleri <strong>ve</strong> alıp alıp sattıkları<br />
bir özellik göstermekteydi. Aynı şekilde Konya <strong>ve</strong><br />
Akşehir kazalarında at pazarlarının mevcudiyeti,<br />
bölgedeki at yetiştiriciliğinin <strong>ve</strong> ticaretinin bir<br />
yansımasıydı.<br />
Bazı pazarlar, adında “pazar” olsa da, normal<br />
pazarlardan daha farklı bir özellik gösterirler.<br />
Bu türden pazarların genellikle büyük şehirlerde<br />
taştan üstü kapalı olarak inşa edildiği, birçok<br />
giriş <strong>ve</strong> çıkış kapısının olduğu, içinde her çeşit<br />
mal <strong>ve</strong> eşyanın alınıp satıldığı <strong>ve</strong> hafta boyunca<br />
sürekli açık tutulduğu dikkati çeker. Bu tür pazarlar<br />
daha çok iki pazar sokağının kesişmesiyle<br />
oluşan dört yol ağzında yer alır. Bu bakımdan<br />
bunlara Farsça ‘çâr’ (dört) <strong>ve</strong> ‘sû’ (taraf) kelimelerinin<br />
birleşmesiyle oluşan ‘çarşı’ (çârşû) denir.<br />
Bu bağlamda İstanbul’da Kapalı Çarşı ile Mısır<br />
Çarşısı’nı, Kahire’de Hân el-Halili’yi, kuruluşu<br />
Selçuklu <strong>ve</strong> Safevî dönemlerine kadar giden<br />
İran’daki İsfahan Pazarı ile Safevî dönemine ait<br />
Tahran Pazarı’nı belirtmek gerekir. Bu tür pazarlar,<br />
klâsik anlamdaki ‘hafta pazarı’ özelliğinden<br />
ziyade ‘çarşı’ <strong>ve</strong>ya ‘çarşı pazarı’ özelliğini taşırlar.<br />
Pazarları alınıp satılan gıda ürünleri, eşya <strong>ve</strong><br />
199