T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
1WQPJ6Jax
1WQPJ6Jax
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
A h i l i k<br />
A n s i k l o p e d i s i<br />
172<br />
1348’de <strong>ve</strong>ba salgını Rumeli’yi kasıp kavuruyordu.<br />
Duşan’ın, Trakya’da yerleşme çabasında bulunan<br />
Türkler’i bertaraf edip İstanbul’u almak amacıyla<br />
son bir hamleye hazırlanırken beklenmedik<br />
ölümü (20 Aralık 1355) Balkanlar’da Osmanlı<br />
kalıcılığına yol açtı. Bu tarihlerde İstanbul’da,<br />
Osmanlı istilâsı karşısında bir Haçlı seferine bel<br />
bağlayan <strong>ve</strong> Roma kilisesiyle patriklik arasında<br />
birleşme yanlısı aydınlardan oluşan güçlü bir<br />
grup vardı. Ayrıca Bizans’ta Kantakuzenos’un<br />
desteklediği palamizm (hesychasm) dinî hareketi<br />
İstanbul’da papa taraftarlarına karşı mücadele<br />
halindeydi. Özetle söylemek gerekir ise Balkanların<br />
<strong>ve</strong> Bizans’ın siyaseten <strong>ve</strong> dinen içine düştüğü<br />
bu kaotik durum Osmanlıların Balkanlar <strong>ve</strong><br />
İstanbul’a dönük politikalarının fiiliyata geçmesini<br />
<strong>ve</strong> onların bölgeye yerleşmesini kolaylaştırdı.<br />
Süleyman Paşa’nın Trakya’da yerleşmesi <strong>ve</strong><br />
özellikle Türkler’in Balkanlar’a geçişini sağlayan<br />
Gelibolu’nun düşmesi üzerine 755 (1354)<br />
İstanbul’da saray mensupları <strong>ve</strong> aydınlar<br />
Kantakuzenos’un güttüğü politikanın iflâs ettiğini<br />
görüyordu. Artan zıtlıklar karşısında Kantakuzenos<br />
tahtı bırakmak zorunda kaldı (Aralık 1354).<br />
Bununla beraber Osmanlılar Kantakuzenos’un<br />
oğlu Mattheos’a destek oldular. Öyle ki yanında<br />
Anadolu Beyliklerinden para istemeyen, sırf ganimet<br />
akınına gelmiş 5000 Türk askeri bulunmaktaydı.<br />
Mattheos onları ganimet almaları için<br />
Bulgaristan <strong>ve</strong> Sırplar üzerine gönderdi. Diğer<br />
yandan boğaz kıyısına İstanbul karşısına gelen<br />
Osmanlılar şimdi Trakya’da İstanbul doğrultusunda<br />
ilerlemekteydiler. Ortodoks inançlarına<br />
sıkı sıkıya bağlı sıradan Rum halkı Katolikliğe<br />
kesinlikle karşı idi; bu gerçek Osmanlı yayılışında<br />
önemli bir faktör olacaktır. Osmanlı idarecileri,<br />
bey <strong>ve</strong> ulemâ fıkhın Gayrimüslimlere tanıdığı<br />
zimmet hukukunu izliyor, öte yandan itaat eden<br />
Rum halkı Osmanlı egemenliğini kabul etmeyi tek<br />
kurtuluş çaresi olarak görüyordu. İhtidalar İstanbul<br />
patriğini telâşa düşürmekteydi.<br />
Bunun ardından Süleyman Paşa askerini kışı geçirmek<br />
üzere Tzympe (Cinbi / Çimbi) Kalesi’ne<br />
yerleştirdi. Bu esnada Süleyman Kapıdağı-Aydıncık-Lapseki<br />
sahil ovasını fethetti. Daha sonra Süleyman<br />
Paşa, Bolayır fethi için Kemer’den bir ordu<br />
ile hareket etmiştir. Düstûrnâme’de Gelibolu Tekfuru<br />
Esen’in oğlunun tutulduğu <strong>ve</strong> müslüman olarak<br />
Melik Bey adını aldığı, bu şahsın Süleyman’ı<br />
sürekli Rumeli fethi için desteklediği, Lapseki’de<br />
yapılan gemilerle geceleyin asker taşındığı bilgisi<br />
yer alır. 1354de Geliboluyu alan Orhan Bey çekilmeye<br />
dönük Bizans tarafından gelen teklifleri<br />
kabul etmeyerek Gelibolu’ya yerleşti. Bu sırada<br />
iyice yaşlanmış olan Orhan görevinin yerine büyük<br />
oğlu Süleyman Paşa’nın harekâtı idare ettiği<br />
görülmektedir. Gelibolu’da Osmanlı ilerleyişine<br />
bağlı olarak birçok kesimden insan bölgeye<br />
nakledildi. Buraları yeşerten kitle önderlerinden<br />
biride Ahi Musa olup Gelibolu’ya kendi adına<br />
zaviye inşa ettirmiştir. Orhan <strong>ve</strong> I. Murad zamanında<br />
yaşayan Ahi Musa ismine ilk defa Receb<br />
767 (Mart1366) tarihli bir temliknâmede rastlanmaktadır.<br />
Sultan I. Murad tarafından tanzim<br />
ettirilen bu kayıtta, ismi geçen hükümdarın Ahi<br />
Musa’ya Malkara’da vakıf tahsis ettiği, ayrıca ona<br />
daha önce Ahilerden kuşandığı şeddi/kuşağı kendi<br />
eliyle kuşatıp sözü edilen yere Ahi tayin ettiği<br />
<strong>ve</strong> Ahilik icazetnâmesi <strong>ve</strong>rdiği kaydedilmektedir.<br />
Temliknâmede ayrıca Ahi Musa ailesinin bazı<br />
<strong>ve</strong>rgilerden muaf tutuldukları da ifade edilmektedir.<br />
758’de (1357) Orhan, küçük oğlu Halil’in İzmit<br />
körfezinde “korsanlar” tarafından tutsak edilip<br />
Eski Foça’ya götürüldüğünü öğrendi. Aslında,<br />
1329’da III. Andronikos, Cenevizliler’i Sakız’dan<br />
çıkardığı zaman Leo Kalothetos’u Sakız’a vali<br />
yapmıştı. Olayların gelişi, Halil’in tutsaklığının<br />
aslında Bizans sarayının Orhan’ı barışa zorlamak<br />
için bir tertib olduğunu gösterir. Nitekim Orhan,<br />
Theodora’dan olan çok sevdiği oğlu Halil’in<br />
kurtarılması için imparatora başvurdu. Bizans<br />
diplomasisi durumdan fazlasıyla yararlandı <strong>ve</strong><br />
Orhan’a bir antlaşma imzalattı. Bu antlaşma<br />
ile Osmanlılar, Rumeli’de Osmanlı topraklarını<br />
genişletmek için şimdiye kadar Kantakuzenos<br />
ailesiyle yaptıkları iş birliği politikasından vazgeçiyor,<br />
önemli bir bekleme <strong>ve</strong> gerileme dönemine<br />
girmiş görünüyordu. Gerçekten 760 (1359)<br />
yılından Halil kurtarılıncaya kadar Rumeli’de<br />
Osmanlılar’ın yayılma faaliyetleri durdu. V. Ioannes,<br />
bir taraftan Orhan’la antlaşma düzenlerken<br />
öbür yandan papanın Rumeli’ye acele bir Haçlı<br />
kuv<strong>ve</strong>ti göndermesine umut bağlıyordu. Bizans,<br />
Haçlı yardımıyla denizden Boğazlar’ı kesmek,<br />
Rumeli’deki Türkler’i yok etmek stratejisini izlemekteydi.<br />
Osmanlılar için cidden kritik bir<br />
durum ortaya çıkmıştı. Zorunluluk altında yapılan<br />
bu antlaşma Rumeli yakasında bir avuç<br />
Osmanlı’yı umutsuz bir durum içine atmak demekti.<br />
Kendi başına bırakılan Mattheos Kantakuzenos<br />
da bu sırada Sırplar tarafından esir