T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
1WQPJ6Jax
1WQPJ6Jax
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
A h i l i k<br />
A n s i k l o p e d i s i<br />
22<br />
Attâr, Tezkiretü’l-evliyâ (çev. Süleyman Uludağ), İstanbul 1991,<br />
s. 142-165; Ahmed b. Aybek ed-Dimyâtî, el-Müstefâd min Zeyli<br />
Târîhi Bağdâd (yay. M. Mevlûd Halef), Beyrut 1406/1986, s. 132-<br />
134; Ahmed Eflâkı, Menâkıbü’l-’ârifîn (çev. Tahsin Yazıcı), Ankara<br />
1995, I, 220, 471-472; Hocazâde Ahmed Hilmi, Hadîkatü’levliyâdan<br />
Silsile-i Meşâyih-i Kadiriyye, İstanbul 1318, s. 116-122;<br />
Ebü’l-Alâ el-Afîfî, et-Tasavvuf: Sevretün rû-hiyye fi’l-İslâm,<br />
İskenderiye 1963, s. 74, 82, 92, 215, 273; Ali Sâmî en-Neşşâr,<br />
Neş’etü’l-fikri’l-felsefî fi’l-İslâm, Kahire 1978, III, 407-430; E.<br />
Dermenghem, Vies des saints musulmans, Paris 1981, s. 17-49;<br />
Gulâm Ali Âryâ, Tarîka-i Çiştiyye der Hind <strong>ve</strong> Pâkistân, Tahran<br />
1365, s. 74.<br />
Reşat ÖNGÖREN<br />
İBRÂHİM b. ŞEYBAN<br />
(ö. 330 / 941)<br />
Fütüv<strong>ve</strong>t ehli bir sûfî olan Ebû İshâk İbrahim<br />
b. Şeybân el-Kirmanşâhî Batı İran’ın Cibâl bölgesinde<br />
bulunan Kirmanşah’ta (Kırmîsîn) doğdu.<br />
Kirmanşahî nisbesiyle anılmakla birlikte<br />
daha çok Şeyhü’l-cibâl olarak bilinir. Öncelikle<br />
dinî ilimleri tahsil etmiş; Ali b. Hasan b. Ebü’l-<br />
Anberî, Ebû Kılâbe er-Rekkâşî <strong>ve</strong> Muhammed b.<br />
Cehm es-Simmerî’den hadis öğrenmiştir. Daha<br />
sonra tasavvufa yönelen İbrahim b. Şeyban, bu<br />
sahadaki bilgi <strong>ve</strong> tecrübesini artırmak için Dine<strong>ve</strong>r,<br />
Şam, Mekke <strong>ve</strong> Medine gibi merkezleri<br />
dolaşmıştır. Seyahatleri sırasında Ebû Abdullah<br />
el-Mağribî’ye müridi olmuş <strong>ve</strong> otuz yıl onun hizmetinde<br />
bulunmuştur. Bu arada Ebû Abdullah<br />
el-Mağrîbî’nin önde gelen halifelerinden meşhur<br />
sûfî İbrahim el-Havvâs’tan da istifade etmiştir.<br />
Şeyhinin ölümünden sonra da Kırmîsin’den ayrılmayıp<br />
orada kalmış <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>fatına kadar irşâd<br />
faaliyetlerine devam etmiştir.<br />
İbrahim b. Şeyban’ın dindâr <strong>ve</strong> sûfî bir aile ortamında<br />
yetişmiş olduğu anlaşılmaktadır. Zîrâ babası<br />
Şeybân’ın ona ilk öğüdü; “Zâhirin âdâbına<br />
riâyet edebilmek için ilim öğren, bâtının âdâbını<br />
gözetmek için de takvâya yönel. Sakın hiçbir şey<br />
seni Allah’tan alıkoymasın. Zira bir kere Allah’tan<br />
yüz çeviren kolay kolay O’na yönelemez” şeklindedir.<br />
Böyle bir söyleme sahip olmak ileri düzeyde<br />
bir din <strong>ve</strong> tasavvuf kültürüne sahip olmayı<br />
gerektirir. Veraın helâl yemekten <strong>ve</strong> hiç bir ayrım<br />
gözetmeksizin bütün insanlara hizmet etmekten<br />
ibâret olduğunu babasından öğrendiğini söyleyen<br />
İbrahim, bu beyânıyla babasının bütün insanlara<br />
hizmeti benimseyen fütüv<strong>ve</strong>t ehli büyük bir sûfî<br />
olduğuna işâret etmiştir.<br />
İbrahim b. Şeyban’ın 337 / 948 yılında <strong>ve</strong>fat ettiğini<br />
söyleyenler varsa da kaynakların çoğunda<br />
330 / 941’de öldüğü bildirilmektedir. Onun <strong>ve</strong>fatından<br />
sonra da bölge halkı tarafından saygı ile<br />
anılan iyi yetişmiş âlim, ârif <strong>ve</strong> fütüv<strong>ve</strong>t ehli bir<br />
sûfî olduğu belirtilmektedir.<br />
İbrahim b. Şeybân hayatı boyunca sahte mutasavvıflara<br />
karşı kesin bir tavır ortaya koymuş,<br />
onları eleştirmiş <strong>ve</strong> halkı onlara karşı uyarmıştır.<br />
Dinî yaşantıda titiz davranmayı ziyâdesiyle<br />
önemseyen İbrahim b. Şeyban dînî konulardaki<br />
hassâsiyetinin bir ifadesi olarak ruhsatlarla<br />
amel etmenin tehlikesine dikkat çekmiş, kitap<br />
<strong>ve</strong> sünnete sıkı sıkıya bağlanmayı her <strong>ve</strong>sileyle<br />
hatırlatmıştır. Ayrıca tevazuun iç temizliği ile gerçekleşebileceği,<br />
kibrin ise bâtındaki bulanıklıktan<br />
kaynaklanabileceği görüşünü dile getirmiştir.<br />
Sûfînin yaşadığı her anı ilâhî rızâya uygun bir<br />
biçimde geçirmesi gerektiği görüşünde olan İbrahim<br />
b. Şeybân, fütüv<strong>ve</strong>t anlayışının her durumda<br />
başkalarının ihtiyaç <strong>ve</strong> taleplerini kendi ihtiyaç<br />
<strong>ve</strong> isteklerinin önüne geçirme ilkesini, yani îsârı<br />
dostluk <strong>ve</strong> arkadaşlığın esası olarak görür. Bu<br />
anlayış onun fütüv<strong>ve</strong>t ahlâkını benimsediğini <strong>ve</strong><br />
savunduğunu açıkça göstermektedir. Yine onun<br />
bu anlayışının bir tezahürü olarak sohbetine katılan<br />
kimselerin kibir <strong>ve</strong> benlik ima eden “Benim<br />
ayakkabım, benim ibriğim” gibi ifadeler kullanmalarını<br />
hoş görmediği, bunun yerine “Bizim<br />
ayakkabımız, bizim ibriğimiz” şeklinde ortaklık<br />
ifade eden cümleler kullanmalarını tavsiye ettiği<br />
belirtilmektedir. Yine onun yaptığı iyiliği başa<br />
kakanları sefil kişiler olarak tanımladığı ifade<br />
edilmektedir.<br />
KAYNAKÇA:<br />
Serrâc, el-Lum’a s. 232-234, 233, 244, 253, 336, 405; Ebû Abdurrahman<br />
es-Sülemî, Tabakā,t (yay. Nureddin Şerîbe), Kahire 1986,<br />
s.402-405; Ebû Nuaym el-Isfahânî, Hilyetü’l-evliya <strong>ve</strong> tabakâtü’lasfiyâ,<br />
X, Kahire 1979, s. 361; Abdülkerîm el-Kuşeyrî, Risâle,<br />
(çev. Süleyman Uludağ), İstanbul 1981, s.128, 223, 243, 248, 410;<br />
Ali b. Osman el-Hücvîrî, Keşfü’l-mahcûb, (çev. Süleyman Uludağ),<br />
İstanbul 1982, s. 250, 370; Abdullah Herevî, Tabakât, s. 477;<br />
Sem’ânî, el-Ensâb, IV, 479; Feridüddin Attâr, Tezkiretü’l-evliyâ,<br />
(çev. Süleyman Uludağ), İstanbul 2005, s. 641, 642, 643; Zehebî,<br />
Siyeru a‘lâmu’n-nubelâ, XV, 392, 394; aynı yazar, el-İber, Beyrut,<br />
II, (yay. Muhammed es-Saîd Besyûnî), s.53; Safedî, el-Vâfî, VI,<br />
20; İbnKesîr, el-Bidâye, XV, 237; Abdurrahman Câmi, Nefehât,<br />
(yay. Süleyman Uludağ, Mustafa Kara), İstanbul 1995, s. 360;<br />
Şa’rânî, et-Tabakât, Beyrut 1994, s. 162; Münâvî, el-Kevâkib,<br />
I, (yay. Abdülhamid Sâlih Himdân), s. 503-505; İbnü’l-İmâd,<br />
Şezerât, II, 344-345; Nebhânî, Kerâmâtü’l-evliyâ, I, 391; Bedran,<br />
Tehzîbü’t-Tarîh-i Dımeşk, II, 221.<br />
Erhan YETİK