T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
1WQPJ6Jax
1WQPJ6Jax
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
A h i l i k<br />
A n s i k l o p e d i s i<br />
Kafadar, İstanbul’da dünyaya geldi. Çok kültürlü <strong>ve</strong><br />
dilli bir ortamda orta öğretimini tamamladı. Bu yıllarda<br />
edebiyata yatkın olan Kafadar, birçok röportajında<br />
şiir yazdığını <strong>ve</strong> eğer tarihçi olmamış olsaydı<br />
edebiyatçı olacağının altını çizer. Çevresi <strong>ve</strong> kültürel<br />
tabana bağlı olarak lisans eğitimini İstanbul Robert<br />
Kollej’inde tamamlayan Kafadar, Yüksek Lisans <strong>ve</strong><br />
Doktora çalışmalarını Kanada’da Montreal Mc Gill<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde yaptı. 1985-1989 yılları arasından<br />
Princeton Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde Osmanlı Tarihi derslerini<br />
<strong>ve</strong>rdi. 1990’dan beri Harvard Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tarih<br />
Bölümünde çalışmalarına devam etmektedir. 1999-<br />
2004 yılları arasında bölüm direktörü olarak çalışan<br />
Kafadar’a, daha sonraki dönemde Türk tarih çalışmaları<br />
bağlamında akademik olarak “Vehbi Koç Profesörlük”<br />
pozisyonu <strong>ve</strong>rildi. Kafadar, Historians of<br />
Ottoman Empire adlı çalışmanın editörlüğünü yaptı,<br />
ayrıca 2009 yılında Antalya Altın Portakal Filim<br />
Festivali’nde jüri üyeliğinde bulunup 2010 tarihinde<br />
Cumhurbaşkanlığınca her yıl tevcih edilen sanat <strong>ve</strong><br />
kültürde Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülü’nü aldı.<br />
Eserleri: Yeniçeri-Esnaf Relations: Solidarity and<br />
Conflict, Mc Gill Üni<strong>ve</strong>rsitesi Yayınlanmamış Yüksek<br />
Lisans Tezi, Montreal 1981; Kim Var İmiş Biz Burada<br />
Yoğ İken Dört Osmanlı: Yeniçeri, Tüccar, Derviş<br />
<strong>ve</strong> Hatun, İstanbul 2009; Between Two Worlds:<br />
The Construction of the Ottoman State, Uni<strong>ve</strong>rsty<br />
of California Pres 1995; Türkçe Tercüme: İki Cihan<br />
Aresinde-Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, İstanbul<br />
2012; Suleiman the Second and His Time, edited<br />
with Halil Inalcik, İstanbul 1993; Self and Others:<br />
The Diary of a Dervish in Se<strong>ve</strong>nteenth Century, İstanbul<br />
2010.<br />
KAYNAKÇA::<br />
http://en.wikipedia.org, (Erişim: 30.01.2014).<br />
H. Mustafa ERAVCI<br />
KÂĞITÇI<br />
Debbağ esnafının ilişki içerisinde bulunduğu bir<br />
diğer esnaf grubu kâğıtçılar idi. Çünkü imal edilen<br />
kâğıtlar, yüzeyinin düzgün <strong>ve</strong> dayanıklı olması için<br />
tutkallanırdı. Hamur halindeki kâğıt malzemesi için<br />
karıştırılan tutkal ise hayvan artıklarından elde edilmekteydi.<br />
Keçi <strong>ve</strong> koyun artıklarından elde edilen<br />
tutkal, açık renkli <strong>ve</strong> çok makbul idi. İstanbul’daki<br />
kâğıthanelerde de hayvanî tutkal kullanılmaktaydı.<br />
Koyun <strong>ve</strong> keçi derileri suda pişirilirken içine bir<br />
mikdar şap atılarak tutkal elde edilirdi.<br />
Beykoz’daki Kâğıthane-i Âmire’de imal edilen kâğıt<br />
için her sene Yedikule, Eyüp, Kasımpaşa, Üsküdar<br />
<strong>ve</strong> Tophane debbağlarından nizamları gereği vaktinde<br />
belirlenen fiyat üzerinden koyun derisi <strong>ve</strong>rilmesi<br />
kanun idi. Beykoz’daki Hünkâr İskelesi’nde<br />
yeniden bina edilen kâğıt kârhanelerinde imal edilecek<br />
kâğıdın dayanaklı <strong>ve</strong> sağlam olabilmesi için<br />
kayıt mayası denen bir sıvıya ihtiyaç olduğu <strong>ve</strong> bu<br />
sıvının önemli bir kısmının ise koyun derisinden<br />
elde edildiği belirtilmişti.<br />
KAYNAKÇA::<br />
BOA, C.İktisat, nr. l28; nr.1079; Mehmet Ali Kâğıtcı, Kâğıtçılık Tarihçesi,<br />
İstanbul 1936, s. 220; Osman Ersoy, 18.<strong>ve</strong> 19.Yüzyıllarda<br />
Türkiye’de Kâğıt, Ankara 1963, s. 41.<br />
Zeki TEKİN<br />
KAHVECİ<br />
Kah<strong>ve</strong>, XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren<br />
hem evlerde hem de kah<strong>ve</strong>hânelerde içiliyordu.<br />
XVIII. yüzyılın başlarında daha yaygınlaştı. Kah<strong>ve</strong><br />
zevki, daha Ortaçağ’da kah<strong>ve</strong>siyle ünlü Yemen’den<br />
Mekke’ye, oradan da hacılarla Mısır’a gelen bir<br />
yenilikti. XVI. yüzyılın sonlarına doğru bu içecek<br />
Avrupa’da bilinmezken, Anadolu’nun ücra köylerinde<br />
bile içiliyordu. XVI. yüzyılın sonlarına doğru<br />
<strong>ve</strong> daha sık olarak da XVII. yüzyılda en azından büyük<br />
kentlerin pazarlarında ödenen <strong>ve</strong>rgiler arasında<br />
kah<strong>ve</strong> satışından alınan <strong>ve</strong> tahmis-i kah<strong>ve</strong> denen<br />
<strong>ve</strong>rginin adı geçmeye başlamıştır. İstanbul’da<br />
çok sıklıkla yaşanan yangınlar <strong>ve</strong> Kadızâdelerin<br />
etkisiyle de XVII. yüzyılda kah<strong>ve</strong> tüketimi padişah<br />
IV. Murad’ın emriyle sık sık yasaklandı, hatta bu<br />
yüzden kah<strong>ve</strong>haneler kapanmak zorunda kaldı.<br />
Müteakiben taşradaki şehir <strong>ve</strong> kasabalara tütün<br />
içilmesi, ekilmesinin yasaklanmasıyla ilgili birçok<br />
fermanlar gönderildi. Fakat bu yasaklar İstanbul<br />
dışında pek fazla etkili olmadı. Kah<strong>ve</strong> tanelerini<br />
kavuran <strong>ve</strong> kavrulmuş olan taneleri öğüten esnafa<br />
tahmisçi deniyordu. Kah<strong>ve</strong>ciler, kah<strong>ve</strong>lerini tahmisçilerden<br />
alırlardı. Tahmisçilerin dükkânları<br />
genellikle kendi adlarıyla anılan Tahmisçiler<br />
Çarşısı’nda yer alıyordu.<br />
KAYNAKÇA:<br />
Suraiya Faroqhi, Osmanlı Kültürü <strong>ve</strong> Gündelik Yaşam Ortaçağdan<br />
Yirminci Yüzyıla, (çev. Elif kılıç), İstanbul 1998, s.236,237,240;<br />
45