27.08.2015 Views

T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ​

1WQPJ6Jax

1WQPJ6Jax

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

A h i l i k<br />

A n s i k l o p e d i s i<br />

62<br />

de kâhya biçiminde kullanılmıştır. Bu kelimenin<br />

Türk devlet teşkilatına girişi XII. yüzyıldır. Ahilik’te<br />

görülmesi ise XVI. yüzyıl sonlarına denk gelir. Bu<br />

dönemden sonra kethüdalık, Ahi Baba’nın ardından<br />

ikinci sırada yerini almıştır. Ancak bu durum<br />

kethüdalığın, Ahi Babalık statüsünün değişik bir<br />

ad altında yaşadığı anlamına gelmez. Ahi Babalık,<br />

Ahi geleneklerinden doğmuş bağımsız bir kurumun<br />

ahlakî, dinî <strong>ve</strong> siyasî liderliği olduğu halde,<br />

kethüdalık yarı resmî bir memuriyettir. Ahi Babalıkla<br />

ilgili görevler gelenek üzere belirlenmekte,<br />

kethüdalık ise görev <strong>ve</strong> yetkilerini siyasî otoriteden<br />

almaktadır. XVI. yüzyıl sonlarından itibaren ortaya<br />

çıkan bu yeni statünün, Ahi birliklerince ne derece<br />

benimsendiği anlaşılmamakla beraber, bu birliklerle<br />

ilgili fermanların çoğunda yiğitbaşı ile birlikte,<br />

kethüdadan da söz edilmektedir.<br />

Kethüdaların başlıca görevleri, idarecisi olduğu esnaf<br />

zümresini merkezî idareye karşı temsil etmek<br />

<strong>ve</strong> idarenin emirlerini üyelerine bildirmek <strong>ve</strong> uygulanmasını<br />

sağlamak, esnaf arasındaki anlaşmazlıkları<br />

kadıya intikal etmeden çözmek, esnaflığa<br />

girişte <strong>ve</strong> yükselişteki törenlerde bulunmak, mal <strong>ve</strong><br />

eşyaların narhlarını belirleyen heyetin toplantılarına<br />

katılmak, haksız rekabete girilmesini önlemek<br />

<strong>ve</strong> esnaf <strong>ve</strong> sanatkârlara gerekli ham maddeyi temin<br />

<strong>ve</strong> tevzi etmek şeklinde özetlenebilir.<br />

Kethüdalar, genelde bir yıllığına seçilirdi. Süresi<br />

dolan kethüdanın yeniden seçilmesi de mümkün<br />

olabilirdi. Kethüdalık çekişmelerinde kadıların oldukça<br />

yetkili olduğu anlaşılmaktadır. İşinin fazlalığı<br />

dolayısıyla esnaf kethüdasına yiğitbaşı, sancaktar,<br />

bekçi, duacı gibi görevliler yardım ederdi.<br />

KAYNAKÇA::<br />

Muallim Cevdet, Zeyl ala fasl “al-ahiyya el- fityân et- Türkiyye” fi<br />

er-rıhleti İbn Batuta, İstanbul 1932, s. 344; Halil İnalcık, “The Appointment<br />

Procedure of a Guild Warden (Ketkhuda)”, Wiener Zeitschrift<br />

für die Kunde des Morgenlandes, S. 76 (1986), s. 135-142; Osman<br />

Turan, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar, Ankara 1988,<br />

s. 13, 62; Neşet Çağatay, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, Ankara 1989,<br />

s. 127-134, 213; Tuncer Baykara, Osmanlı Taşra Teşkilatında XVIII.<br />

Yüzyılda Görev <strong>ve</strong> Görevliler, Ankara 1990, s. 7-9; Musa Çadırcı,<br />

Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal <strong>ve</strong> Ekonomik Yapıları,<br />

Ankara 1991, s. 38-39,41-44, 123-125; Sabahattin Güllülü, Ahi<br />

Birlikleri, İstanbul 1992, s. 111; Mehmet Canatar, “Kethüda”, DİA,<br />

XXV, Ankara 2002, s. 332-334.<br />

Mehmet Ali HACIGÖKMEN<br />

KEYKÂVUS b. İSKENDER<br />

Değişik sanatlar hakkında bilgi bulunan Kâbusnâme<br />

adlı kitabın yazarıdır. İran’ın kuzeyinde hüküm süren<br />

Ziyârîler hanedanı (923-1042) emirlerinden<br />

Keykâvus b. İskender’in hayatı hakkında kendisinin<br />

kitabında <strong>ve</strong>rdiği sınırlı bilginin dışında bir şey<br />

bilinmemektedir. Hanımı Gazneli Mahmud’un kızı<br />

olduğundan sekiz yıl Sultan Mevdûd b. Mes’ûd’un<br />

sarayında hükümdarın nedimi olarak bulunmuş <strong>ve</strong><br />

onunla Hint seferlerine katılmıştır. Hacca gidip döndükten<br />

sonra da Şeddâdîler’den Ebü’l-Esvâr Şâvur<br />

b. Fazl ile birlikte Anadolu’ya akınları yapmış; Sultan<br />

Mevdûd’un 441 (1049) yılında ölümü üzerine<br />

Ziyârî tahtına oturduysa da emirliğini Büyük Selçuklulara<br />

tâbi olarak sürdürmüştür. 475 (1082-<br />

1083) yılında altmış üç yaşında iken Kâbusnâme’yi<br />

tamamladıktan birkaç yıl sonra <strong>ve</strong>fat ettiği tahmin<br />

edilmektedir.<br />

KAYNAKÇA:<br />

Keykâvus b. İskender, Kabûsnâme, (çev. Mercimek Ahmet), yay. Orhan<br />

Şaik Gökyay), İstanbul 1974, s. I-XVIII; aynı yazar, Müntehab-ı<br />

Kabûsnâme (yay. Saîd Nefîsî), Tahran 1320, s. 3-37; Edward Granwille<br />

Browne, A literary history of Persia: from firdawsi to Sa’di, II,<br />

Cambridge 1956, s. 276-287; Zebihullah Safâ, Tarîh-i edebiyat-ı der<br />

İrân, 1339, II, s. 898-902; Meryem es-Sâdâtu Es‘adî, “Güftârhâ-yi<br />

İktisâdî der Kâbûsnâme”, Ittılât-ı Siyâsi-yi İktisâd, S. 257-258(1387),<br />

s. 122-129; Mehdi Ferhânî Müferid, “Siyâset, Târîh <strong>ve</strong> Edebiyyât<br />

der Kâbûsnâme”, Târîh <strong>ve</strong> Temeddün-i İslâmî, S. 3(1385), s. 55-72;<br />

Zeynep Korkmaz, ‘’Kabus-name <strong>ve</strong> Marzuban-name Çevirileri Kimindir?’’,<br />

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten, Ankara 1966, s.<br />

267-278; Rıza Kurtuluş, “Keykâvus b. İskender”, DİA, XXV, Ankara<br />

2002, s. 357.<br />

Rıza KURTULUŞ<br />

KIRAN AHİSİ TEKKESİ<br />

(bk. AHİ KIRAN ZAVİYESİ)<br />

KIRK<br />

Başta Türk dünyası olmak üzere Orta Doğu <strong>ve</strong><br />

İran’da din <strong>ve</strong> inanç ritüelleri bağlamında yaygın<br />

<strong>ve</strong> büyüleyici olarak kullanılan bir sayıdır. Kırk<br />

sayısı ile ilgili Türk <strong>ve</strong> İslam dünyasında oldukça<br />

zengin bir kültür <strong>ve</strong> geleneğin olduğu görülür. Bu<br />

kültür <strong>ve</strong> gelenek Türk Ahi-fütüv<strong>ve</strong>t geleneğine de<br />

büyük ölçüde yansımıştır. Nitekim Necm-i Zerkûb<br />

Fütüv<strong>ve</strong>tnâmesi’nde, fütüv<strong>ve</strong>t sahibinin kırk kötü<br />

ahlaktan uzaklaşıp, kırk iyi ahlak ile müzeyyen olması<br />

gerektiğini ifade ile bu özelliklerden bahseder.<br />

Bu bağlamda ahlakî olgunluğun ancak kırk yılda<br />

tamamlanabileceği ifadesini şu şekilde izah eder:<br />

“Eğer kişi peygamberse, ona kırk yaşında peygamberlik<br />

gelir, <strong>ve</strong>lî ise vilâyete ulaşır. Velî bu anlattığı-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!