27.08.2015 Views

T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ​

1WQPJ6Jax

1WQPJ6Jax

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

A h i l i k<br />

A n s i k l o p e d i s i<br />

sı / yol kardeşi edinme (çıraklık), yol sahibi olma<br />

(kalfalık), ustalık törenleri ile standart <strong>ve</strong> kaliteli<br />

mal üretiminin sağlanması hakkında bilgi <strong>ve</strong>rilir.<br />

İkinci bölümde tezin ikinci ayağı olan sivil toplum<br />

ile sivil toplum kuruluşlarının işlevleri değerlendirilir.<br />

Üçüncü bölüm, tezin ana kısmıdır. Burada<br />

kültürel değerlerin korunmasında sivil toplumun<br />

rolü, uluslararası sivil toplum kuruluşu olarak<br />

UNESCO hakkında bilgi <strong>ve</strong>rilir. Akabinde Türkiye’deki<br />

ulusal sivil toplum kuruluşlarını tanıtır.<br />

Tanıttığı iki sivil toplum kuruluşundan ilki, Ahi<br />

Kültürünü Araştırma <strong>ve</strong> Eğitim Vakfı, diğeri Gazi<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nin bir birimi olan Ahilik Kültürünü<br />

Araştırma Merkezi’dir.<br />

Ülker, sonuç olarak kültürel değerlerin korunması<br />

sorumluluğunun Kültür <strong>ve</strong> Turizm <strong>Bakanlığı</strong>’na<br />

yüklenmesini doğru bulmaz. Sivil toplum kuruluşlarının<br />

desteklenmesi, Ahilik kültürünün topluma<br />

tanıtılması için yapılması gereken çalışmalar<br />

konusunda tekliflerde bulunur. Eserin sonuna<br />

Ahilik Haftası Kutlamaları Yönetmeliği eklenmiştir.<br />

XVII. yüzyıl ortalarında esnaf için tespit edilmiş<br />

çeşitli kürk cinsleri samur kafası, samur paçası,<br />

Çerkez zerdavası, zerdava paçası, zerdava boğazı,<br />

kakum, Rumeli sansarı, sansar paçası, sansar<br />

boğazı, sincap, beyaz tilki boğazı, Azak nâfesi,<br />

Azak’ın siyah bedeni, tilki paçası, Göllükesrî’den<br />

gelen tilki nâfesi, Bosna çılkafası, Göllükesrî’den<br />

gelen çılkafa, Cezayir çakalı sırtı, Karaman çakalı,<br />

Cezayir çakalının ablağı idi.<br />

Kürkçülükle meşgul olan Ahilerden, biri kürk<br />

dikenler (postîn-dûzân), diğeri satışıyla uğraşanlar<br />

(kürk-fürûşân) olmak üzere iki ayrılırdı.<br />

Kürkçü esnafı genellikle şehir çarşılarında satış<br />

yaparlardı. Kürk tüketimi bakımından önemli<br />

olan İstanbul’da eski bedesten (büyük bedesten /<br />

iç bedesten), Büyük Çarşı (Çarşı-i Kebîr / Kapalı<br />

Çarşı) <strong>ve</strong> sokak aralarındaki esnaf içinde kürkçü<br />

esnafı bulunduğu gibi ayrıca büyük tüccar <strong>ve</strong><br />

toptan satıcılara ait özel Kürkçü hanı mevcuttu.<br />

KAYNAKÇA:<br />

BOA, BEO, Sadâret Defterleri, nr. 356, 121b; Filiz Karaca,<br />

“Kürk”, DİA, XXVI, İstanbul 2002, s. 568-570.<br />

Caner ARABACI<br />

Ahmet AYTAÇ<br />

82<br />

KÜRKÇÜ<br />

Kürk, tüyleri yumuşak kimi hayvanların derisinden<br />

yapılan bir nevi giyim eşyasıdır. Osmanlı<br />

döneminde kürkten giysi yapan meslek erbabına<br />

kürkçü denilirdi. İstanbul’da Kürkçü Hanı adıyla<br />

XV. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen bir han<br />

da vardı. Usta bir debbağın elinde terbiye edilen<br />

kürk, tüccarın eline tulum halinde gelir <strong>ve</strong> tüccarın<br />

kürkçü ustaları tarafından sırt-boyun-göbekpaça<br />

bölümleri olarak dörde bölünürdü. Sonra<br />

da omuz, ön, yan hatlar, kol gibi giysi bölümlerine<br />

göre hazırlanır <strong>ve</strong> buna “fer<strong>ve</strong>” denilirdi. Fer<strong>ve</strong>ler<br />

kıymetli kumaşlarla kaplanarak kürk haline<br />

getirilirdi. En kıymetlisi seraser kumaşla kaplananlarıydı.<br />

Seyahatlerde giyilen kürke “serhadli<br />

kürkü”, kolsuz giyilen kürke “kaniça” adı <strong>ve</strong>rilirdi.<br />

Giysiler için kullanılan en kıymetli kürkler<br />

yaklaşık değer sıralamasıyla siyah tilki, Sibirya<br />

gri sincabı, samur, elma yanağı (tilki postlarının<br />

yanak parçalarından yapılmış samura yakın değerde<br />

bir kürk), vaşak, zerdava <strong>ve</strong> kakum idi.<br />

Ancak Osmanlı piyasasında farklı malî düzeylere<br />

uygun çeşitli cins <strong>ve</strong> kalitede kürkler mevcuttu.<br />

KÜTÜKOĞLU, MÜBAHAT S.<br />

(d. 1932)<br />

Osmanlılarda Narh Müessesesi <strong>ve</strong> 1640 Tarihli<br />

Narh Defteri’nin yazarıdır. Kurtuluş Savaşı gazisi<br />

Ârif Kemal Bey ile Emine Şadiye Hanım’ın kızları<br />

olarak 1932’de İzmir’de dünyaya geldi. İzmir<br />

Dumlupınar İlkokulu’ndan sonra orta öğrenimini<br />

İzmir Kız Lisesi’nde tamamladı. Üni<strong>ve</strong>rsite<br />

hayatına 1951-52 yılında İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde başladı.<br />

Öğrencilik yıllarında İsmail Hakkı Uzunçarşılı,<br />

Cavid Baysun, Hamid Ongunsu, Mükrimin Halil<br />

Yınanç, Tayyip Gökbilgin, Zeki Velidi Togan,<br />

İbrahim Kafesoğlu, Cemal Tukin, Afif Erzen,<br />

Bahadır Alkım, Sabahat Atlan, Besim Darkot,<br />

İsmail Yalçınlar, Sırrı Erinç gibi dönemin önde<br />

gelen hocalarından dersler aldı. 1956 yılında<br />

Tarih Bölümü Yeniçağ Kürsüsü’nden Osmanlı-İngiliz<br />

Münâsebâtı (Başlangıçtan XVII. Asrın<br />

Sonuna Kadar) başlıklı tezi ile mezun oldu. Aynı<br />

yıl, İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi İktisat Tarihi <strong>ve</strong> İktisadî

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!