27.08.2015 Views

T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ​

1WQPJ6Jax

1WQPJ6Jax

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

A h i l i k<br />

A n s i k l o p e d i s i<br />

254<br />

ŞAH KULU<br />

SULTAN TEKKESİ<br />

İstanbul’un Kadıköy ilçesinde, Merdi<strong>ve</strong>nköy mahallesinde<br />

yer alan <strong>ve</strong> İstanbul’un çevresindeki<br />

en eski Türk eserlerinden olan Şahkulu Sultan<br />

Tekkesi, çeşitli kaynaklara göre 1329 yılında Osmanlıların<br />

galibiyeti ile sonuçlanan Pelekanon Savaşının<br />

ardından Orhan Gazi tarafından bir Ahi<br />

Zaviyesi olarak tesis edildi. Ankara Savaşı’ndan<br />

(1402) sonra Gebze’nin batısındaki toprakların<br />

elden çıkmasının ardından pek çok yapı ile birlikte<br />

bu zaviye de ortadan kaldırıldı. Ancak kısa<br />

bir süre sonra Çelebi Mehmed bölgeyi yeniden<br />

Osmanlı topraklarına katarak Şahkulu Sultan<br />

Tekkesi’ni yeniden inşa ettirdi.<br />

Tekkeye adını <strong>ve</strong>rmiş olan “Şahkulu Sultan” <strong>ve</strong>ya<br />

“Şahkulu Baba” olarak anılan şeyhin hayatı <strong>ve</strong><br />

kimliği hakkında bilinenler Bektaşi menkıbelerine<br />

dayanmakta olup, söz konusu bilgiler pek çok<br />

şeyh için tekrarlanan genel bilgilerin dışına çıkmamaktadır.<br />

Şahkulu Sultan Tekkesi, önce XV. yüzyılın sonlarında<br />

<strong>ve</strong>ya XVI. yüzyılın ilk çeyreğinde eski ağırlıklarını<br />

yitiren Ahilerden yeni teşkilatlanan <strong>ve</strong><br />

kendilerine bağlanan Yeniçeri Ocağı’nın da etkisiyle<br />

gitgide güçlenen Bektaşilere, daha sonra ise<br />

1826 yılında Yeniçeri Ocağı ile birlikte Bektaşi<br />

tarikatının lağ<strong>ve</strong>dilmesi üzerine Nakşibendilere<br />

geçti.<br />

Şahkulu Sultan Tekkesi’nin bir durgunluk devresinden<br />

sonra XIX. yüzyılın ortalarından itibaren<br />

yavaş yavaş canlandığı <strong>ve</strong> Bektaşiler nezdindeki<br />

eski önemini kazandığı gözlenmektedir. Tekkenin<br />

günümüze intikal etmiş olan yapıları bu ikinci<br />

kuruluş devrine aittir. Ancak cümle kapısında bulunan<br />

1291 (1874-75) tarihli kitâbe tekkeyi oluşturan<br />

bütün binalar için geçerli bir inşa kitâbesi<br />

değildir.<br />

Şahkulu Tekkesi bütün Bektaşi âsitâneleri gibi<br />

şehrin gürültüsünden uzak, mesire niteliğinde,<br />

asude bir mevkide, geniş bir arazi içinde yer alır.<br />

Tekkenin karşısında doğuya doğru uzanan bir<br />

mezarlık yer almaktadır.<br />

Cümle kapısının dışında tekkeye bağlı olan Mah<br />

Baba Çeşmesi bulunmaktadır. Bu çeşmenin yanında<br />

günümüze ulaşamamış bir namazgah ile<br />

tekkeyi ziyarete gelenlere selamlık vazifesi gören<br />

bir kah<strong>ve</strong>hanenin var olduğu bilinmektedir.<br />

Cümle kapısından tekkenin bahçesine girildiğinde<br />

sağda çeşitli hizmet mekânları, solunda ise<br />

kuzey-güney doğrultusunda tekkenin en önemli<br />

bölümlerini barındıran ana bina yerleştirilmiştir.<br />

Boyutları en geniş yerinde 47x32 m’yi bulan ana<br />

bina kuzey <strong>ve</strong> doğu yönlerinde daha ziyade babaların<br />

gömülü olduğu bir hazire ile kuşatılmıştır.<br />

Şahkulu Sultan’ın açık türbesi de bu hazirededir.<br />

Tekkenin ana binasının ortasında yer alan<br />

meydan evinin onikigen planlıdır. Moloz taş <strong>ve</strong><br />

tuğla ile örgülü, içten <strong>ve</strong> dıştan sıvalı duvarlar,<br />

kenarları içten 2.80 m uzunluğundaki bir onikigeni<br />

meydana getirmektedir. Bektaşi inanışındaki<br />

oniki sembolizminin etkileri meydan evinin<br />

sadece planında değil pek çok yerinde de karşımıza<br />

çıkmaktadır. Mekânın ortasında kaidesi <strong>ve</strong><br />

başlığı onikigen olan yuvarlak kesitli bir sütun<br />

yer almakta <strong>ve</strong> mekânın üzeri tuğla malzemeden<br />

yapılmış yelpaze tonozlarla örtülüdür. Yelpaze tonozun<br />

aslında dıştan onikigen piramit biçiminde<br />

ahşap bir külah ile örtülü olduğu halde, son tamirlerde<br />

bu çatı iptal edilmiş <strong>ve</strong> üst yapıya basık<br />

bir kubbe görüntüsü <strong>ve</strong>rilmiştir. Meydan evinin<br />

alemi mermerden oyulmuş elifi tipte bir Bektaşi<br />

tacıdır.<br />

KAYNAKÇA:<br />

M. Baha Tanman, “Şahkulu Sultan Tekkesi”, Dünden Bugüne İstanbul<br />

Ansiklopedisi, VII, İstanbul 1994, s. 128-132.<br />

Mustafa ÇETİNASLAN<br />

ŞAKÎK-İ BELHÎ<br />

(ö. 194 / 809 [?])<br />

Fütüv<strong>ve</strong>t kavramını farklı olarak ele alan Şakîk-i<br />

Belhî, Horasan’ın Belh şehrinde doğdu. Tam adı<br />

Ebû Ali Şakîk b. İbrahim el-Ezdî’dir. Hayatının<br />

ilk dönemleri <strong>ve</strong> yetişmesi hakkında bilgi bulunmamaktadır.<br />

<strong>Ticaret</strong> amacıyla gerçekleştirdiği<br />

bir seyahat sırasında karşılaştığı putperestle<br />

aralarında geçen diyalog onu zühd hayatına sevk<br />

etmiştir. Kaydedildiğine göre puthanede görevli<br />

putpereste, kendisine hiç bir fayda sağlamayan<br />

putları bırakıp, bilgili <strong>ve</strong> güçlü olan Allah’a inanmasını<br />

söylemiş, putperest de ona, “Eğer böyle<br />

ise Allah, kendi şehrinde sana rızık <strong>ve</strong>rmeye<br />

kâdir değil miydi?” karşılığını <strong>ve</strong>rince ticareti<br />

terk edip hemen memleketine dönmüştür.<br />

Şakîk-i Belhî yaşamış olduğu bu hadisenin ardından<br />

hacca gitmiş, ardından ilim tahsili için<br />

çeşitli seyahatlerde bulunmuştur. Bu esnada

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!