27.08.2015 Views

T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ​

1WQPJ6Jax

1WQPJ6Jax

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

A h i l i k<br />

A n s i k l o p e d i s i<br />

Bu arada XVII. yüzyıldan sonra Sakız adasında dokunan<br />

bir çeşit kemha ile Venedik’te üretilen kemhalar<br />

ülkeye girmeye başlamış <strong>ve</strong> fiyat açısından daha ucuz<br />

olan bu ürünler halk tarafından rağbet bulmuştur. II<br />

Mahmud’un kıyafet reformundan sonra kaftan giyilmediğinden<br />

bu kumaş varlıklı kişilerin konak <strong>ve</strong> saraylarında<br />

döşemelik kumaş olarak kullanılmaya başlandı.<br />

KAYNAKÇA:<br />

BOA, MD, nr. 30, s.92, nr.58, s.66; nr. 119, s. 1314, MAD, nr.24, s. 420;<br />

Bahaeddin Öğel, Türk Kültür Tarihine Giriş, V, Ankara 1991, s. 401-402;<br />

Fikret Altay,”Türk Kumaşları”, Sanat Dünyamız, sy. 1, Mayıs 1974; Evliya<br />

Çelebi Seyehatnamesi, II, (çev: Zuhuri Danışman), İstanbul 1969, s.<br />

293; Özdemir Nutku, “17. Yüzyılda Saray Kumaşları”, Tarih <strong>ve</strong> Toplum,<br />

Ekim 1985, s. 262-263; Fahri Dalsar, Türk Sanayi <strong>ve</strong> <strong>Ticaret</strong> Tarihinde<br />

Bursa’da İpekçilik, İstanbul 1960, s. 29; İKM, nr.75, s. 93; İKM, nr. 92,<br />

s. 80; İKM, nr. 152, s. 69; Zeki Tekin, “Kemhacı Esnafının 1242/1826<br />

Tarihli Borçlanmaları Hakkında Bir Gözlem/Değerlendirme”, YYÜ Sosyal<br />

Bilimler Enstitüsü Dergisi, sy. 12, Van 2007, s. 50; Ümit Koç, “Klasik<br />

Dönem Anadolu Sanayii Üzerine Bir Değerlendirme (1500-1605)”, Türkler,<br />

X, s. 774; Hülya Tezcan, “Osmanlı Dokumacılığı”, Türkler, XII, s.<br />

406; Ahmet Tabakoğlu,”Klasik Dönemde Osmanlı Ekonomisi”, Türkler,<br />

X, s. 678.<br />

Zeki TEKİN<br />

KERÂMÂT-I AHİ EVRAN<br />

Fütüv<strong>ve</strong>t ehli <strong>ve</strong> Anadolu’da Ahiliğin kurucusu olarak<br />

kabul edilen Ahi Evran’nın efsanevî hayatından, faziletlerinden,<br />

kerametlerinden <strong>ve</strong> cömertliğinden bahseden<br />

mesnevidir. Türkçe <strong>ve</strong> manzum olarak aruzun<br />

‘Fâilâtün fâilâtün fâilün’ kalıbıyla yazılan mesnevinin<br />

tamamı 167 beyittir. Bir nüshası, Georg Jacob yazmaları<br />

arasında Yahya b. Halilʼe ait bir Fütüv<strong>ve</strong>tnâmeʼnin<br />

65b-71b varakları arasında yer alan bu mesnevi, ilk<br />

defa Franz Taeschner tarafından hocası Jacobʼun<br />

izniyle Ein Mesnevi Gülschehris auf Achi Evran<br />

(Kerâmât-ı Ahi Evran tâbe serâhû) adı altında yayımlandı.<br />

Taeschner’in mesnevinin metnini yayımlarken<br />

şöyle bir yol takip ettiği dikkati çekiyor. Önce Taeschner<br />

tarafından yazılan mesnevi ile ilgili kısa bir önsöz<br />

yer alıyor. Devamında yazma nüshadan hareketle<br />

kitabın çift sayfasında mesnevinin Arap hurufatiyle<br />

harekeli dizilmiş metni; bu sayfanın karşısına gelen<br />

tek sayfada ise Almanca tercümesi <strong>ve</strong> yorumu <strong>ve</strong>riliyor.<br />

Almanca kısımda asıl metinde anlamı çözülemeyen<br />

kelime <strong>ve</strong>ya ifadelerin (....) ile boş bırakıldığı dikkati<br />

çekiyor. Bu bağlamda her sayfada 11 beyit var. En sonda<br />

ise metinde geçen bazı kelimelerle ilgili açıklamalar<br />

bulunuyor.<br />

Taeschner, yazdığı kısa önsözde birkaç noktaya işaret<br />

eder. Bunlardan biri, eserin yazarının XIII. yüzyılın<br />

ikinci yarısı ile XIV. yüzyılın ilk yarısında yaşayan <strong>ve</strong><br />

Kırşehir’de yetişen Gülşehrî (ö. 717 / 1317’den sonra)<br />

olduğudur. Diğeri, dil açısından eserin XIV. yüzyıla<br />

ait olması <strong>ve</strong> Kırşehir’de yazılmasıdır. Diğer<br />

işaret ettiği nokta, tarihî bir şahsiyet olmasına<br />

rağmen kimliği zaman içinde efsanelere bürünen<br />

<strong>ve</strong> kimlik tespiti giderek zorlaşan Ahi Evran ile<br />

ilgili bu eserin, doğrudan onun yakın çevresinden<br />

çıkmış olmasıdır. Bu bağlamda mesnevi,<br />

konu itibariyle sair kaynaklar içinde Ahilikle ilgili<br />

mümtaz bir yer işgal eder. Taeschner, kendi<br />

ifadesiyle bu çalışması yetersiz kaldığı <strong>ve</strong> ayrıca<br />

Raif Yelkenci mesnevinin daha doğru bir nüshasını<br />

bulduğu için birinci kısımda eksik bıraktığı<br />

kısımları tamamlayarak mesnevinin Gülschehris<br />

Mesnevi auf Achi Evran, den Heiligen von Kırschehir<br />

und Patron der türkischen Zünfte adı altında<br />

ikinci yayımını yapmıştır.<br />

Ahi Evran’ın ölümü üzerine kaleme alınan mesnevinin<br />

muhtevasında, onun efsaneler içinde<br />

kalan hayatı, özellikleri, kerametleri <strong>ve</strong> Ahilikle<br />

ilgili bazı kurallar yer alır. Klasik tertibine uygun<br />

bir şekilde besmeleyle başlayan eserde önce Hz.<br />

Muhammed’den, akabinde ise Ahi Evran’dan övgüyle<br />

bahsedilir. Bu bağlamda Taeschner’in bu<br />

yayımının, hem Ahi Evran <strong>ve</strong> mesnevisi hakkında<br />

yeni bazı araştırmaların <strong>ve</strong> yorumların yapılmasına<br />

hem de mesnevinin Türkçeye transkribe<br />

edilerek yayımlanmasına zemin hazırladığı dikkati<br />

çekiyor. Bu araştırmalarda öne çıkan konuların<br />

ise daha ziyade Ahi Evran’ın ölümü, ölüm<br />

tarihinin tespiti <strong>ve</strong> mesnevinin yazarının Gülşehri<br />

olup olmadığı gibi konular olduğu görülüyor.<br />

KAYNAKÇA:<br />

Fr. Taeschner, Ein Mesnevi Gülschehris auf Achi Evran (Kerâmât-ı<br />

Ahi Evran tâbe serâhû), Glückstadt - Hamburg 1930; aynı yazar,<br />

Gülschehris Mesnevi auf Achi Evran, den Heiligen von Kırschehir<br />

und Patron der türkischen Zünfte, Wiesbaden 1955; Ahmet Kartal,<br />

“Kerâmât-ı Ahi Evran Mesnevisi Üzerine Notlar”, Divan Edebiyatı<br />

Araştırmaları Dergisi, sy. 02 (2009), s. 223-242; Hedda Reindl<br />

Kiel, “Taeschner, Franz”, DİA, XXXIX, 368-369; Mikâil Bayram,<br />

“Ahi Evren Kimdir?”, Türk Kültürü, XVI/191 (1978), s. 658-668;<br />

Mikâil Bayram, “Ahi Evren’in Öldürülmesi <strong>ve</strong> Ölüm Tarihinin Tesbiti”,<br />

Tarih Enstitüsü Dergisi, sy. 12 (1982), s. 521-540.<br />

İlhan ŞAHİN<br />

KETHÜDA<br />

Esnaf teşkilatlarında Ahi Baba’dan sonra ikinci<br />

sırada yetkili kişidir. Kethüda kelimesinin, eski<br />

İran dili Pehleviceden günümüz Farsçasına geçtiği<br />

ifade edilir. Türkçede hem bu şekilde hem<br />

61

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!