27.08.2015 Views

T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ​

1WQPJ6Jax

1WQPJ6Jax

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

A h i l i k<br />

A n s i k l o p e d i s i<br />

295-309; M. Fatih Köksal-Orhan Kurtoğlu-Hasan Karaköse-Özer<br />

Şenödeyici, Kırşehir Müzesindeki Ahilik Belgeleri (Ahi Şecerenameleri,<br />

Beratlar, Vakfiyeler), Ankara 2008; M. Fatih Köksal,<br />

“Ahilik Bilgisinin Temel Kaynaklarından Ahi Şecerenameleri”,<br />

Ahilik Uluslararası Sempozyumu “Kalite Merkezli Bir Yaşam”<br />

Bildiri Kitabı, Erciyes Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Kayseri 2011, Kayseri 2011,<br />

s. 273-297; M. Ali Hacıgökmen, Ahi Sinan bin Ahi Mes’ûd <strong>ve</strong> Şecerenamesi,<br />

SÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Doktora<br />

Tezi, Konya 2001; M. Ali Hacıgökmen, “Ahi Şecerenamelerinin<br />

Tarihî Temeli <strong>ve</strong> Yazılış Sebepleri”, II. Ahi Evran-ı Veli <strong>ve</strong> Ahilik<br />

Araştırmaları Sempozyumu – Bildiriler 13 Ekim 2006 Kırşehir,<br />

Ankara 2007, s. 285-296; Muharrem Bayar, “Arşiv Vesikalarına<br />

Göre Bolvadin’de Ahilik Teşkilâtı <strong>ve</strong> Bir Ahi Şeceresinin Tanıtımı”,<br />

G.Ü. I. Ahi Evran-ı Velî <strong>ve</strong> Ahilik Araştırmaları Sempozyumu<br />

(12-13 Ekim 2004, Kırşehir), I, Ankara 2005, s. 129-161; Nebi<br />

Bozkurt, “Şecere”, DİA, XXXVIII,s. 403.<br />

Mehmet Fatih KÖKSAL<br />

ŞED BAĞLAMA<br />

“Bir şeyi sıkıca <strong>ve</strong> sağlamca bağlamak” anlamındaki<br />

Arapça “şedde” fiilinden türeyen şed kelimesi,<br />

sözlükte “yünden <strong>ve</strong>ya pamuktan imal edilen<br />

bağ, kemer, bele sarılan kuşak <strong>ve</strong> peştamal” anlamındadır.<br />

İslam kültüründe kendini fütüv<strong>ve</strong>t <strong>ve</strong><br />

tasavvuf yoluna <strong>ve</strong>rmiş kişinin yola bağlandığını,<br />

inancına sadık olduğunu bildiren bir şiârdır.<br />

Bu şiârın tatbiki Türkçe’de “şed bağlamak, şed<br />

kuşanmak, bel bağlamak, peştamal sarınmak”<br />

şeklinde ifade edilmiştir. Şed bağlayarak yola<br />

girenin beli <strong>ve</strong> karnı haramdan, dili gıybet, bühtan<br />

<strong>ve</strong> beyhûde sözlerden, eli halkı incitmekten,<br />

ayağı Hak rızâsına uymayan yerlere gitmekten,<br />

gönlü hırs <strong>ve</strong> emelden bağlanır. Bunlara karşılık<br />

cömertliği, keremi, tevazuu, affı, mahviyeti <strong>ve</strong> idraki<br />

açılır.<br />

Kur’an-ı Kerim’de şed bağlamaya dair doğrudan<br />

bir atıf yoktur. Ancak şed bağlamanın esaslarının<br />

açıklandığı fütüv<strong>ve</strong>tnâme türü eserlerde Hz.<br />

Musa’nın kardeşi Hz. Harun hakkında “onunla<br />

benim gücümü pekiştir” (Tâhâ, 20/31) şeklinde<br />

Allah’a yakardığı belirtilmekte <strong>ve</strong> bu ayette geçen<br />

“üşdüd” (pekiştir) fiilinin köken itibariyle<br />

“şed”de işaret ettiği ileri sürülmektedir.<br />

Fütüv<strong>ve</strong>tnâmelerde şed kuşanma geleneği Hz.<br />

Adem’e kadar çıkarılır. Sözünde durması,<br />

<strong>ve</strong>fakâr olması, şeytana <strong>ve</strong> nefse muhalefet etmesi,<br />

dünyaya muhabbet beslememesi, kaza <strong>ve</strong><br />

kadere sabretmesinin nişânesi olarak Cebrâil<br />

Hz. Adem’e şed bağlamıştır ki buna “şedd-i <strong>ve</strong>fâ”<br />

denir. Yine fütüv<strong>ve</strong>t ehline göre şed <strong>ve</strong> fütüv<strong>ve</strong>ti<br />

simgeleyen diğer kis<strong>ve</strong>ler Cebrâil vasıtasıyla Hz.<br />

Peygamber’e gelmiş, o da bu kis<strong>ve</strong>leri Hz. Ali’ye<br />

giydirmiştir. Bu sebeple fütüv<strong>ve</strong>t ehlinin (fityân)<br />

önderi Hz. Ali kabul edilmiştir.<br />

Hz. Ali’den sonra şed ananesi Hz. Hasan <strong>ve</strong> Hz.<br />

Hüseyin ile devam etmiştir. Kaynaklarda ayrıca<br />

Hz. Ali’nin sahabeye bağladığı yedi tür şedden<br />

bahsedilir. Bunlar elifî, çevgânî (mahfî), lâm-elifî,<br />

kavsî, mihrâbî, Süleymânî <strong>ve</strong> Yûsufî’dir ki her<br />

biri bir manaya sahiptir. Hz. Ali’nin sahabeden<br />

şed bağladığı dört kişi ile tarikat rükünlerinin<br />

İslâm memleketlerine nüfuz etmesi sağlanmıştır.<br />

Selmân-ı Fârisî Irak’a, Süheyb b. Sinân er-Rumî<br />

Anadolu’ya, Zünnûn-ı Mısrî Mısır’a, Seyf-i Yemenî<br />

Yemen’e gönderilmiştir. Bu dört kişi halka muhabbet<br />

ile muâmele etmişler, mülâyim bir dil <strong>ve</strong><br />

üslup ile fütüv<strong>ve</strong>t erkânını yükseltmişlerdir.<br />

Şed bağlamak, gerek fütüv<strong>ve</strong>t ehline mensup<br />

olan Ahilerde gerek tarikatlarda belli bir âdâb<br />

<strong>ve</strong> erkân dahilinde uygulanmıştır. Şed bağlama<br />

merasimine ism-i celâlden sonra Hz. Peygamber,<br />

Hz. Ali <strong>ve</strong> evladının isimlerini zikrederek başlamak<br />

esastır. Şeddi bağlayana “refîk”, bağlanan<br />

kimseye “tâlib” denilir.<br />

Şed genellikle düğümlenir, bir toka ile tutturulur<br />

<strong>ve</strong> bir kaç kez bele sarılırdı. Çoğunlukla boyun<br />

atkısına benzer şekilde yünden yapılırdı. Deriden,<br />

ipten <strong>ve</strong> bezden mamûl olanları da olurdu.<br />

Şeddin zımmîlerin <strong>ve</strong> gayr-ı müslimlerin kuşandığı<br />

zünnâra benzememesi şartı vardı. Şed merasimi<br />

tâlibe tuzlu su (şürb) içirilmesiyle son<br />

bulurdu. Su hikmeti, tuz ise adaleti simgelerdi.<br />

“Meşdûd” <strong>ve</strong>ya “meşdûdu’l-vasat” adı da <strong>ve</strong>rilen<br />

fütüv<strong>ve</strong>t tâlibi şed kuşandıktan sonra bir imtihan<br />

sürecine sokulurdu. Eğitimini tamamladıktan<br />

sonra şalvar (sirvâl) giydirilirdi.<br />

Fütüv<strong>ve</strong>t ehline mahsus bu merasimin bir benzeri<br />

esnaf teşkilatı olan Ahi zümrelerinde <strong>ve</strong> loncalarda<br />

da vardır. Ancak bu teşekküllerde belli<br />

259

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!