T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
1WQPJ6Jax
1WQPJ6Jax
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
A h i l i k<br />
A n s i k l o p e d i s i<br />
rek uyguladıkları bir takım âdetleri engellediği<br />
<strong>ve</strong> Allah’ın isimlerinin Hintçe zikredilmesini yasakladığı<br />
vurgulanmakta, yerine geçen kardeşi<br />
Sadreddin Râcû’nun, (ö. 800 / 1400’den sonra)<br />
ileri derecede Hindu dinine muhalefeti sebebiyle<br />
Hindular tarafından “Râcû Kattal” (Kâtil) diye<br />
anıldığı belirtilmektedir. Mahdûm-i Cihâniyan’ın<br />
birçok halifesi Kalpî <strong>ve</strong> Gucerat sultanlıkları bölgelerinde<br />
tekkeler kurarak tarikatı yaydılar. Gucerat<br />
sultanları <strong>ve</strong> devlet adamlarından birçoğu<br />
Sühre<strong>ve</strong>rdiyye tarikatına intisap etti. 1451-1526<br />
yılları arasında Delhi Sultanlığı’nda hüküm süren<br />
Lûdîler döneminde de Sühre<strong>ve</strong>rdî şeyhleri<br />
büyük itibar gördü. Hanedan’ın kurucusu Sultan<br />
Behlül-i Lûdî zamanında Delhi’de Bahaeddin<br />
Zekeriyyâ’nın neslinden Şeyh Yûsuf Kureşî faaliyet<br />
gösterdi. Oğlu Abdullah’a Sultan Behlül’ün kızını<br />
alarak akrabalık ilişkileri kuran Şeyh Yûsuf,<br />
hângâhı için devletten çok ciddî imkânlar sağladı.<br />
Bunun sonucu olarak Sühre<strong>ve</strong>rdiyye’nin merkezi<br />
Multan <strong>ve</strong> Uç’tan Delhi’ye intikal etmiş, Şeyh<br />
Semâüddin Dihlevî (ö. 901 / 1496) tarafından<br />
Delhi’de kurulan büyük hângâh tarikatın merkezi<br />
konumuna gelmiştir. Sadreddin Râcû’nun<br />
halifesi Şeyh Kebîrüddin’in yanında yetişen<br />
Semâüddin’den hilâfet alanlar arasında ünlü<br />
seyyah <strong>ve</strong> şâir Hâmid b. Cemâlî Dihlevî (ö. 942<br />
/ 1536) gibi şahsiyetler vardır. Sultan Behlül’ün<br />
zaman zaman Semâüddin’i hângâhında ziyaret<br />
ettiği, Semâüddin’in de Behlül’den sonra yerine<br />
geçen İskender Şah’ın (Nizam Han) tac giyme merasimine<br />
katılarak dua ettiği kaydedilmektedir.<br />
Şeyh Semâüddin’den sonra yerine geçen halifesi<br />
Cemâlî Dihlevî de Babürlü Sultanı Humâyun’a<br />
şehzade iken çıktığı seferlerde eşlik etmiştir.<br />
Sühre<strong>ve</strong>rdiyye tarikatı Hindistan’da en büyük<br />
tesirini Keşmir’de gerçekleştirdi. Muhtemelen<br />
Şehâbeddin es-Sühre<strong>ve</strong>rdî’nin halifelerinden<br />
olan şeyhi Şah Ni‘metullah Fârsî ile birlikte Moğol<br />
istilası sebebiyle Türkistan’dan Keşmir’e hicret<br />
eden Seyyid Şerefüddin Bülbül Şah (ö. 728<br />
/ 1327), burada Budist lider Prens Rinçana’ya<br />
İslâmiyeti anlatarak Müslüman olmasını sağladı.<br />
Sadreddin adını alan Rinçana ile tebaasından<br />
yaklaşık 10.000 kişinin daha İslâm’a<br />
girdiği nakledilir. Emîr Sadreddin, Bülbül Şah<br />
için zengin vakıflarla donattığı bir hângâh yaptırdı<br />
<strong>ve</strong> vakıf gelirleriyle bir de aşevi kurdurdu.<br />
Daha sonra dârulacezeye dönüştürülen aşevinin<br />
yanında Emîr Sadreddin’in yaptırdığı mescidin,<br />
Keşmir’in ilk mescidi olduğu belirtilmektedir.<br />
XV. yüzyılda Keşmir’de tasavvufî hayatı özellikle<br />
Mahdûm-i Cihâniyan koluna bağlı sûfîler canlı<br />
tuttular. XVI. yüzyılda Sühre<strong>ve</strong>rdiyye mensupları<br />
ile Şîîliği savunan Çak âilesi arasında kavgalar<br />
yaşandığı belirtilmektedir.<br />
Öte yandan Timur’un XIV. yüzyıl sonunda<br />
Delhi’ye yaptığı akınlar üzerine buradan kaçan<br />
çok sayıdaki insanla birlikte Sühre<strong>ve</strong>rdiyye’ye<br />
mensup sûfîler de Hidistan’ın Utar Pradeş eyaletinde<br />
tarihî bir şehir olan Jaunpûr’a yerleşmiş <strong>ve</strong><br />
burada Sühre<strong>ve</strong>rdî dergâhlarını kurmuşlardır.<br />
Kalenderîler’i <strong>ve</strong> Cavlâkiler’i genellikle dergâhına<br />
almadığı bilinen Bahâeddin Zekeriyyâ’nın kalender<br />
meşrepli halifesi Fahreddîn-i Irâkî (ö. 688<br />
/ 1289) ile Sühre<strong>ve</strong>rdiyye tarikatı XIII. yüzyılda<br />
Anadolu’da yayıldı. Şeyhine yirmi beş yıl hizmet<br />
eden <strong>ve</strong> ona damad olan Irâkî, şeyhin <strong>ve</strong>fatından<br />
sonra diğer müridlerin meşrep farklılığından kaynaklanan<br />
düşmanlıkları sebebiyle Multan’dan ayrılmak<br />
zorunda kaldı. Anadolu’ya gelip Konya’da<br />
Mevlana Celâleddin-i Rumî <strong>ve</strong> Mevlevî çevreleriyle<br />
yakın dostluklar kurdu. Sadreddin Konevî’nin<br />
<strong>ve</strong>rdiği Fusûsü’l-hikem <strong>ve</strong> el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye<br />
derslerine iştirak etti. Müridleri arasına katılan<br />
Muînüddin Süleyman Pervâne’nin Tokat’ta<br />
kendisi adına yaptırdığı hângâhta faaliyetlerini<br />
sürdürdü. Bu sırada Konya, Kayseri, Tokat civarında<br />
geniş bir mürid çevresi oluşturduğu tahmin<br />
edilmektedir. Pervâne’nin Mısır Hükümdarı<br />
Baybars’ın elinde esir bulunan oğlu Mühezzebüddin<br />
Ali’yi kurtarmak için Mısır’a gitti. Orada<br />
kaldığı süre içinde iyi ilişkiler kurduğu sultan<br />
kendisine mürid oldu <strong>ve</strong> ona “şeyhuşşüyûh” unvanını<br />
<strong>ve</strong>rdi. Mısır’dan sonra gittiği Şam’da iken<br />
Multan’dan oğlu Kebîrüddin gelip hizmetine girdi.<br />
Fahreddin Irakî’nin halifesi Şeyh Abdüsselam<br />
ile devam eden tarikat silsilesi XV. yüzyılda<br />
Sühre<strong>ve</strong>rdiyye’nin Pîr Cemâliyye şubesini kuran<br />
İsfahanlı Pîr Cemâleddin Ahmed Ardistânî’ye<br />
ulaşmaktadır.<br />
Murtazâ ez-Zebîdî ile Harîrîzâde, Bahâeddin<br />
Zekeriyyâ’dan sonra devam eden Sühre<strong>ve</strong>rdiyye<br />
silsilesinden farklı yollarla hilâfet almışlar <strong>ve</strong><br />
kendilerine kadar gelen silsilelerin değişik <strong>ve</strong>rsiyonlarında<br />
yer alan şeyhlerin isimlerini kaydetmişlerdir.<br />
Sühre<strong>ve</strong>rdiyye tarikatında Şehâbeddin es-<br />
Sühre<strong>ve</strong>rdî’nin halifelerinden İzzeddin Mevdûd<br />
b. Muhammed ez-Zerkub ile Zerkûbiyye,<br />
Kemâleddin Muhammed b. Ömer el-Kastallânî<br />
243