27.08.2015 Views

T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ​

1WQPJ6Jax

1WQPJ6Jax

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

A h i l i k<br />

A n s i k l o p e d i s i<br />

Eser, Osmanlı Devleti’ne ilk iki asırda başkentlik<br />

yapan Bursa ile başlar <strong>ve</strong> buradaki çarşıları<br />

tanıtır. İkinci olarak Edirne ele alınır <strong>ve</strong> buradaki<br />

çarşı <strong>ve</strong> bedestenlerle ilgili gözlemler <strong>ve</strong><br />

tespitlere yer <strong>ve</strong>rilir. Eserin en geniş kısmını<br />

ise İstanbul teşkil eder. Kapalıçarşı’dan Mısır<br />

Çarşısı’na, oradan bir zamanlar beş yüz kitapçının<br />

bulunduğu Sahaflar Çarşısı’na, ardından<br />

arastalara, bedestenlere uzanmaya gayret edilir.<br />

Yazar, İstanbul’dan sonra “Şehzadeler şehri”<br />

Amasya <strong>ve</strong> Merzifon’u takiben Kütahya <strong>ve</strong> Konya<br />

geçer. Konya’dan Beyşehir’e, sonra Eğirdir’e<br />

<strong>ve</strong> sonra da Isparta’ya ulaşır. Müteakiben Afyon,<br />

Kayseri, Sivas, Tokat, Zile, Trabzon, Mardin,<br />

Safranbolu, Tekirdağ, Manisa, Kahramanmaraş,<br />

Gaziantep, İzmir, Bergama, Diyarbakır, Denizli,<br />

Hatay, Ankara, Adana, Çanakkale, Tarsus<br />

<strong>ve</strong> nihayet Urfa’ya varır.<br />

Bir seyahatnâme tarzında kaleme alınan eser,<br />

Türklerde esnaf <strong>ve</strong> çarşı kültürünün olduğunu<br />

göstermesi bakımından önemlidir.<br />

Caner ARABACI<br />

TARİHTE<br />

İSTANBUL ESNAFI<br />

Reşat Ekrem Koçu tarafından kaleme alınan<br />

bu eserde (İstanbul 2002), 36 ana başlık altında<br />

değişik esnaf grupları mevcuttur. Bu esnaf<br />

grupları ile ilgili bilgiler <strong>ve</strong>rilirken okuyucuya<br />

tarihi sevdirmek <strong>ve</strong> biraz da merak uyandırmak<br />

için ilgili esnaf hakkında yazılan şiir, fıkra,<br />

türkü hikâyelere de yer <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Bu bağlamda Koçu, Gedik, tarik, lonca, pir<br />

başlığı altında, Ahilikten gediklere uzanan süreci<br />

<strong>ve</strong>rir. Tarik-i fütüv<strong>ve</strong>t, hirfet, şeyh, nakip,<br />

duacı, çavuş, kâhya başlığı altında lonca yetkililerini<br />

tanıtır. Özellikle esnaf zümresinin, zincirleme<br />

kefalet sistemi ile herkesin birbirine<br />

bağlandığını vurgular. Lonca, sandık, han <strong>ve</strong><br />

çarşılar başlığı altında, XVIII. yüzyıl başında<br />

gedikler yerine, esnaf loncalarının kuruluş sebebini<br />

anlatır. Lonca vakıfları <strong>ve</strong> esnaf kıyafeti<br />

başlığı altında, esnaf tarafından vakfedilen mal<br />

<strong>ve</strong> eşyanın kullanımı, kıyafetler hakkında bilgi<br />

<strong>ve</strong>rir. Mehter <strong>ve</strong> Çökürcüler’de, esnaf kuruluşlarının<br />

mızıkasına dikkat çeker. Bu bağlamda<br />

çengi denen oyuncu <strong>ve</strong> dansözler de Koçu’nun<br />

ilgi alanına girer.<br />

Koçu’ya göre, büyük şehirlerde ilk kah<strong>ve</strong>hanelerin<br />

açılmasından sonra berber dükkânları,<br />

ayrı işyeri olmaktan çıkıp kah<strong>ve</strong>nin bir köşesi<br />

olmaya başlar. Böylece berber esnafı, kah<strong>ve</strong>ci<br />

esnafına yamak sayılır. Koçu, Çiçek <strong>ve</strong> çiçekçiler<br />

başlığı altında, çiçek türlerine ilgi yanında<br />

çiçek dükkânları hakkında bilgi <strong>ve</strong>rir. İlgi çekici<br />

bir esnaf grubu ise esircilerdir. Kapalıçarşı ile<br />

Nuruosmaniye Camii arasında Esir Hanı bulunmakta,<br />

han ortasındaki esir pazarında açık artırma<br />

<strong>ve</strong>ya pazarlık usulü ile esir satılmaktadır.<br />

Koçu, esnaf içinde bakkalları da ele alır. Bakkallar,<br />

Tanzimat devrine kadar gedik sınırlamasına<br />

tabidir. Parası, gücü olan, istediği yerde<br />

dükkân açıp, bakkallık yapamamaktadır. Çöp<br />

<strong>ve</strong> çöpçüler başlıklı kısımda İstanbul’un temizlik<br />

işlerinin devir devir nasıl çözüldüğü ile<br />

ilgili bilgi <strong>ve</strong>rilir. İstanbul’un belediye işlerine<br />

kadılığın, gü<strong>ve</strong>nlik işlerine de Yeniçeri Ağalığının<br />

baktığı dönemlerde, şehrin temizlik amiri,<br />

yeniçeri ocağından “çöplük subaşısı” denilen<br />

subaydır. Koçu, Dilenciler başlığı altında, kimlere<br />

bu unvanın <strong>ve</strong>rildiğini açıklar. Buna göre,<br />

bakacak kimsesi olmayan, iş yapamayacak kadar<br />

yaşlı, iki gözden mahrum, sakat, kötürüm,<br />

felçli, kolları <strong>ve</strong>ya ayakları kesilmiş olanlara dilenme<br />

izni <strong>ve</strong>rilirdi. Araba <strong>ve</strong> arabacılar başlığı<br />

altında, İstanbul halkının XVI. asır sonlarına<br />

kadar arabaya değil, ata dahi binmediğini anlatır.<br />

Halk, mesafe ne olursa olsun, evi ile işi<br />

arasındaki yolu yürümüştür. Zaten yollar, ara<br />

sokaklar, darlığından dolayı, arabalı ulaşıma el<strong>ve</strong>rişli<br />

değildir. Binek arabasının İstanbul içinde<br />

ulaşım aracı olması, Sadabad’a, Asafabad’a gidecek<br />

kibar <strong>ve</strong> ricale mahsus bir imtiyaz olarak<br />

başlar. Bekçiler, sağlam ahlak <strong>ve</strong> vücut yapıları<br />

ile toplumla bütünleşmiş, gü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong>rmiş Anadolu<br />

çocuklarıdır. Halk arasında onun için “Bekçi<br />

baba” denmiştir. Silahlı değillerdir. Ellerinde<br />

ucu demirli ağır bekçi sopaları, silahlarıdır.<br />

Koçu, bekçilerden sonra Ahlak zabıtası <strong>ve</strong> cellatları<br />

anlatır. Ahlak zabıtası, yeniçeri ocağının<br />

kaldırılışına kadar, ocağın üst rütbeli zabitlerinden<br />

Subaşı Ağa’ya bağlıdır. Cellatlar, askerî<br />

disiplinle yetiştirilen, cellat başının yönetimi<br />

altındaki devlet görevlileridir. Esnaf teftişi <strong>ve</strong><br />

cezaları kısmında anlatıldığına göre, sadrazam,<br />

dayak, hapis cezalarıyla yetinmezse, teftiş anın-<br />

287

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!