T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
1WQPJ6Jax
1WQPJ6Jax
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
A h i l i k<br />
A n s i k l o p e d i s i<br />
158<br />
yesinden de anlaşılacağı üzere Tebrizli olup Şerafeddin<br />
Anterî et-Tebrizî’nin hizmetinde bulunmuş<br />
âlim <strong>ve</strong> zahid bir şahsiyettir. Hayatı hakkında<br />
fazla bir bilgi yoktur. Mecmuanın 218b-235a varakları<br />
arasında yer alan Fütüv<strong>ve</strong>tnâme, müellifin<br />
kendi kaydına göre muhtasar bir eserdir <strong>ve</strong> erkân<br />
bakımından önemlidir.<br />
Eser bir mukaddime, altı fasıl <strong>ve</strong> bir bâba ayrılmıştır.<br />
İlk bölümde Fütüv<strong>ve</strong>tin tarif <strong>ve</strong> tavsifi yapılır.<br />
Fütüv<strong>ve</strong>t ehlinde bulunması gerekli şartlar<br />
sıralanır. Daha sonra Fütüv<strong>ve</strong>t kollarından kavlî,<br />
seyfî <strong>ve</strong> şürbî’ler <strong>ve</strong> intisap şekilleri hakkında<br />
tafsilî bilgiler <strong>ve</strong>rilir. Şerbetin nasıl içileceği, Fütüv<strong>ve</strong>t<br />
şalvarının nasıl giyileceği açıklanır. Son<br />
bahiste kimlere Fütüv<strong>ve</strong>t <strong>ve</strong>rilemeyeceği sıralandıktan<br />
sonra su <strong>ve</strong>rmek, yemek <strong>ve</strong>rmek, abdest<br />
bozmak edepleriyle eser sona erer.<br />
KAYNAKÇA:<br />
Abdulbaki Gölpınarlı, “İslam <strong>ve</strong> Türk İllerinde Fütüv<strong>ve</strong>t Teşkilatı<br />
<strong>ve</strong> Kaynakları”, İFM, XI/1-4, İstanbul 1952, 235-261; Mehmet Saffet<br />
Sarıkaya, XIII-XVI. Asırlardaki Anadolu’da Fütüv<strong>ve</strong>tnamelere<br />
Göre Dinî İnanç Motifleri, Ankara 2002, s. 4-5; Ali Torun, Türk<br />
Edebiyatında Türkçe Fütüv<strong>ve</strong>t-nâmeler, Ankara 1998. s. 43-44.<br />
Ali TORUN<br />
NÎMETULLÂHİYYE<br />
Evliya Çelebi’nin fütüv<strong>ve</strong>t grupları arasında saydığı<br />
tarikattır. Şâh Nîmetullâh-ı Velî Muhammed<br />
b. Abdillâh el-Hüseynî el-Kirmânî (ö. 834 / 1431)<br />
tarafından kurulan bir tarikattır. 14 Rebîülev<strong>ve</strong>l<br />
731 (26 Aralık 1330) tarihinde Halep’te doğan<br />
Nîmetullâh-ı Velî’nin soyu İsmâil b. Câfer es-<br />
Sâdık’a ulaşmaktadır. Seyyid olması <strong>ve</strong> uzun süre<br />
Kirman’da kalmasından dolayı Şah Nîmetullâh-ı<br />
Kirmânî diye tanınmıştır. Türkmenler’in müslümanlaşması<br />
<strong>ve</strong> tasavvufa yönelmesinde büyük<br />
emeği geçtiği rivayet edilir. Hakkında bir<br />
menâkıbnâme kaleme alan Sun‘ullah Nîmetullâhî<br />
bir günde yaklaşık 900 Türkmen’in ondan el aldığını<br />
söyler. Nitekim bu durum onun dizelerine,<br />
“Yüzbinlerce Türk var bende / Her nereye gitsem<br />
sultan gibi giderim” şeklinde yansımıştır.<br />
Nîmetullâh-ı Velî 100 yılı aşan hayatının son yirmi<br />
küsur yılını geçirdiği Kirman’ın 34 km. güneydoğusundaki<br />
Mâhân’da 22 Receb 834 (5 Nisan<br />
1431) tarihinde <strong>ve</strong>fat etti. Osmanlı kaynaklarında<br />
Ni‘metullâh-ı Velî’nin Ahî Evran, Ni‘metullah<br />
Mahmud, Ni‘metullâh-ı Nahcıvânî, Emîr Sultan’ın<br />
halifelerinden Ni‘metullâh Velî gibi benzer isimler<br />
taşıyan şahsiyetler <strong>ve</strong> onların Nîmetî <strong>ve</strong>ya<br />
Nîmetullâhî diye anılan mensuplarıyla karıştırıldığı,<br />
bazı kütüphane kayıtlarında ona ait eserlerin<br />
Nîmetullâh-ı Nahcıvânî adına kaydedildiği görülmektedir.<br />
Kaynaklarda Ni‘metullâh-ı Velî’nin<br />
500 eseri olduğu kaydedilmiştir.<br />
Nîmetullâhiyye tarikatının silsilesi Abdullah<br />
b. Es‘ad el-Yâfiî vasıtasıyla Muhyiddin İbnü’l-<br />
Arabî’nin mânen feyiz aldığı şeyhlerden Ebû<br />
Medyen el-Mağribî’ye ulaşır. Harîrîzâde, Abdullah<br />
el-Yâfiî’ye nisbet edilen Yâfiiyye tarikatının<br />
Kādiriyye, Medyeniyye, Ekberiyye, Rifâiyye<br />
<strong>ve</strong> Şâzeliyye’nin bir terkibi olduğunu söyler;<br />
ancak Yâfiiyye’nin şubesi olmasına rağmen<br />
Nîmetullâhiyye’den söz etmez. Mâsûm Ali Şah ise<br />
tarikatı Mârûf-i Kerhî’ye nisbet edilen kollardan<br />
sayar.<br />
Nîmetullâhiyye’nin, hem başlangıcında hem<br />
sonraki gelişim merhalelerinde birçok tasavvuf<br />
neş<strong>ve</strong>sinin kaynaşmasından meydana gelen<br />
bir tarikat olduğu görülmektedir. Her ne kadar<br />
Nîmetullâh-ı Velî’nin ailesi <strong>ve</strong> kendisi Sünnî<br />
ise de İsmâil b. Ca‘fer es-Sâdık soyundan bir<br />
seyyid olması tarikatın kendisinden sonraki<br />
dönemlerinde Şiî fırkalar arasında kolayca<br />
benimsenmesinde önemli bir rol oynamıştır.<br />
Tarikat Ni‘metullâh-ı Velî’nin ölümünün ardından<br />
yerine geçen oğlu Şah Halîlullah-ı Kirmânî<br />
<strong>ve</strong> torunu Seyyid Nûrullah’ın faaliyetleriyle İran<br />
dışında daha çok Hint alt kıtasında yayılmıştır.<br />
Seyyid Nûrullah, Şah Nîmetullah’ın sağlığında<br />
Dekken Sultanı Ahmed Şah Behmenî’nin da<strong>ve</strong>ti<br />
üzerine Dekken’e giderek irşad faaliyetinde bulunmuş<br />
<strong>ve</strong> hükümdarın kızıyla evlenmişti. Babasının<br />
ölümünün ardından oğlu Şemseddin’i<br />
Mâhân Hângâhı’nda <strong>ve</strong>kil bırakarak diğer iki<br />
oğlu Habîbullah <strong>ve</strong> Muhibbullah ile Dekken’e giden<br />
Şah Halîlullah burada <strong>ve</strong>fat etti (860 / 1456).<br />
Nîmetullâhiyye, Hindistan’da babasının ölümünden<br />
sonra yerine geçen Muhibbullah <strong>ve</strong> oğlu Mîr<br />
Şah Kemâleddin (ö. 914 / 1508) tarafından sürdürüldü.<br />
Aile mensupları, Behmenî sarayı ile<br />
kurdukları akrabalık ilişkisi sayesinde siyasî<br />
<strong>ve</strong> manevî gücü Behmenîler’in Kutubşâhîler tarafından<br />
yıkıldığı 934 (1527) yılına kadar ellerinde<br />
tuttular. Tarikat, Kutubşâhîler döneminde<br />
İsmâilîler arasında da yayılmıştır.<br />
Nîmetullâhiyye İran’da Şah Halîlullah’ın<br />
Hindistan’a gitmeyip Kirman’da kalan oğlu Mîr<br />
Şemseddin <strong>ve</strong> torunları tarafından yayılmıştır.<br />
Aile mensuplarının İran’da siyasî hâkimiyeti ele