T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
1WQPJ6Jax
1WQPJ6Jax
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
A h i l i k<br />
A n s i k l o p e d i s i<br />
sonra başlayan kapan uygulamasında, zahire <strong>ve</strong><br />
diğer önemli gıda maddelerinin devlet eliyle mubayaası<br />
söz konusu idi. Kıtlıklar, afetler <strong>ve</strong> savaşlar<br />
sebebi ile zahire <strong>ve</strong> sair maddelerin temininde<br />
güçlük çekilmesi üzerine III. Selim döneminde,<br />
zahirenin bir kısmının devlet bir kısmının da<br />
tüccar eliyle temini cihetine gidilmiştir. Devletin<br />
iaşe temininde doğrudan rol alması anlamına<br />
gelen bu gelişme, 25 Ekim 1793 tarihinde ayrı<br />
kadroları <strong>ve</strong> hazinesi olan bir Zahire Nezareti’nin<br />
kurulması ile sonuçlanmıştır. Bu nezaret, gerek<br />
kapan tüccarının gittiği bölgede bol <strong>ve</strong> ucuz mal<br />
bulmasına <strong>ve</strong> İstanbul’a taşımasına yardımcı oluyor<br />
<strong>ve</strong> gerekse devlet adına doğrudan mubayaa<br />
yaparak, temin edilen iaşeyi depoluyordu.<br />
Osmanlı Devleti’ndeki temel idarî birim olan kazalarda<br />
elde edilen ürün, öncelikle orada tüketilmekte<br />
idi. Bu nedenle de kaza dışı hububat <strong>ve</strong><br />
sair ürünün çıkması yasaktı <strong>ve</strong> ticaret kaza içinde<br />
cereyan etmekteydi. Kazaların ihtiyacı dışında<br />
kalan ürünler, ticarete konu olabilmekteydi.<br />
Ancak burada da öncelik, normal durumlarda<br />
İstanbul ile Edirne, Mekke <strong>ve</strong> Medine gibi büyük<br />
kentlerdeydi. Bu durumda mal <strong>ve</strong> ürün fazlası<br />
varsa <strong>ve</strong> İstanbul’un ihtiyacını bilen Kapan<br />
Naibi’nin bilgisi dâhilinde ilgili yerlerdeki görevlilerden<br />
bu fazlanın elinde devletin müsaadesini<br />
gösterir bir tezkire olan kapan tüccarları marifetiyle<br />
kapan gemilerine teslim edilmesi istenebilmekteydi.<br />
Un kapanının işlemesi için kurulan sistem şu<br />
şekildeydi. Her üretim merkezi, bir iskeleye bağlanmış<br />
<strong>ve</strong> kapan tüccarlarının hangi kazadan<br />
ne kadar zahire satın alacakları tahminî olarak<br />
belirlenmişti. Çeşitli yerlerden un kapanına getirilen<br />
hububat, cinsine göre ayrılır <strong>ve</strong> kapan<br />
defterlerine kaydedilirdi. Kapan naibinin izni olmaksızın<br />
kapan dışına çıkarılamayan hububat,<br />
kapan naibinin nezaretinde kethüda, yiğitbaşı<br />
gibi esnaf temsilcilerinin huzurunda fiyat belirlendikten<br />
sonra ilgili esnafa tevzi olunurdu. Yağ<br />
<strong>ve</strong> bal kapanlarının tüccarları için taahhüt sistemi<br />
vardı. Taahhüt edilen yağ <strong>ve</strong> bal mikdarı ile<br />
kimin nereden ne kadar temin edecekleri belirlenirdi.<br />
Tüccarlar, birbirlerinin bölgesine müdahale<br />
edemezdi. Tüm kapan tüccarlarının elinde,<br />
bir ferman <strong>ve</strong>ya tezkire bulunurdu. Bu ferman <strong>ve</strong><br />
tezkire, ilgili yörelerin voyvodalarına gösterilirdi.<br />
Kapan tüccarları, ürünü pazar yerlerinden <strong>ve</strong>ya<br />
iskelelerden satın alırlar <strong>ve</strong> parasını üreticiye peşin<br />
öderlerdi.<br />
Kapan tüccarlarının mallarını istenen şartlarla<br />
yerine teslim etmeleri için bir kefil göstermeleri<br />
gerekmekteydi. İlgili yerlerdeki kadı başta olmak<br />
üzere diğer görevliler bu kefaleti gözetmek durumunda<br />
idi. Onun için bu kefâlet dışında müsaade<br />
alan serbest tüccarların (sürekli fermanı <strong>ve</strong>ya<br />
tezkiresi olmayan) müsaade belgeleri mal teslim<br />
olunduktan sonra ellerinden alınmakta idi. Devletin<br />
kendi sermayesi ile alım satımında, malın<br />
alındığı yerde gemi kiralanmak suretiyle mallar<br />
İstanbul’a yollanmaktaydı. İlgili yerdeki gümrük<br />
emini, kira muka<strong>ve</strong>lesi düzenler <strong>ve</strong> kiraları<br />
Hazine-i Âmire tarafından ödenirdi.<br />
Osmanlı’da devlet, eskiden beri bu nevi toptan<br />
mal alım-satımlarında <strong>ve</strong>rgisini tahsil edebilmek,<br />
<strong>ve</strong>rgi kaçırılmasını önlemek için, alım satımları<br />
kendi gözetimi <strong>ve</strong> denetimi yaptırırdı. Bunu sağlamak<br />
için de toptan mal alım-satımlarını belirli<br />
yerlerde (kapan, mîzan, iskele, han, pazar yerleri<br />
v.b.) yaptırtıyor, <strong>ve</strong>rgi tahsil memurları da bu yerlerde<br />
hazır bulunduğundan alım satım yapıldığında<br />
derhal <strong>ve</strong>rgiyi tahsil ediyor <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rginin ödendiğine<br />
dair eda tezkiresi <strong>ve</strong>riyorlardı.<br />
Abdulkadir BULUŞ<br />
KAPLAN, HAYRİ<br />
(d. 1965)<br />
Ahi Evran Kitap Yazdı mı? adlı eserin yazarıdır.<br />
Ankara Çankaya’da doğdu. İlköğrenimini Ankara<br />
Sokullu Mehmet Paşa’da, ortaöğrenimini Ankara<br />
merkez İmam Hatip Lisesi’nde tamamladı (1984).<br />
Yüksek öğrenimini Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi İlahiyat<br />
Fakültesi’nde yaptı. Mezun olduğu üni<strong>ve</strong>rsitenin<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde önce yüksek lisansını<br />
(1995), sonra ise Fahruddîn er-Râzî Düşüncesinde<br />
Ruh <strong>ve</strong> Ahlak konulu doktorasını <strong>ve</strong>rdi<br />
(2001). Bir süre orta öğretimde öğretmen olarak<br />
çalıştıktan sonra 1999’da Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />
İlahiyat Fakültesi’ne girdi. Aynı üni<strong>ve</strong>rsitede 2012<br />
yılında Doçent oldu.<br />
Eserleri: Ebu Bekr el-Ayderus, en-Necmü’s-<br />
Sâî, Ankara 1996; İzzüddin Ahmed el-Fârusî,<br />
İrşâdü’l-Müslimîn, Ankara 1999; İzzüddîn el-<br />
Makdisî, Sırların Çözümü <strong>ve</strong> Hazinelerin Anahtarları,<br />
İstanbul 2001; Ali el-Vâsıtî, Hülasatü’l-<br />
İksir, Ankara 2001; Ahmed el-Lârî, Cilâü’s-Sadâ,<br />
51