T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
1WQPJ6Jax
1WQPJ6Jax
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
A h i l i k<br />
A n s i k l o p e d i s i<br />
270<br />
arasında paylaşılırdı. Zaviye şeyhi öldükten sonra<br />
tasarruf hakkı ailesine intikal ettiğinden ailenin<br />
en yaşlısı <strong>ve</strong> en ehliyetlisi olan evlat, şeyhlik makamını<br />
işgal ederek vakfı yönetir <strong>ve</strong> vakfın gelirini<br />
aile fertleri arasında paylaştırırdı. Bu durum soydan<br />
soya sürüp gittiğinden bu nevi vakıflara “evlatlık<br />
vakıf” adı <strong>ve</strong>rilirdi. Ancak bu statüde olan<br />
vakıflarda şeyhlik makamında bulunacak kişiler<br />
için merkezî idare tarafından bir berat <strong>ve</strong>rilmesi<br />
gerekmekteydi.<br />
Evlatlık vakıf statüsündeki Şeyh Süleyman<br />
Türkmanî Zaviyesi’nde şeyhlik babadan oğula<br />
intikal ederdi. Bu bağlamda 1485’te zaviye şeyhliğinde<br />
Fahrülhavâtin Efendi bulunmaktaydı. Bu<br />
tarihte adı geçen şeyhten başka sayıca az da olsa<br />
Şeyh Süleyman Türkmanî’nin soyundan gelen <strong>ve</strong><br />
zaviye ile ilişkili olan kimselerin adlarına rastlanıyor.<br />
Bu tarihte zaviyenin hizmetinde Musa <strong>ve</strong>led-i<br />
Evliya adlı bir kişi de vardı. Hizmette sadece bir<br />
kişinin olması, zaviyenin fizikî mekân bakımından<br />
büyük olmadığının işareti olmalıdır. Ayrıca<br />
zaviyenin gelirlerinden faydalanan <strong>ve</strong> “şerîk” adı<br />
altında kaydedilenlerin sayısı yediydi. Bunlar:<br />
“Mehmed <strong>ve</strong>led-i Ahi Sinan, Ali biradereş, Hamza<br />
biradereş, İdris <strong>ve</strong>led-i Evliya, Mustafa <strong>ve</strong>led-i<br />
Evliya, Ahmed <strong>ve</strong>led-i Mehmed, Ali <strong>ve</strong>led-i Karacık”<br />
adlarını taşıyordu. Burada Ahi Sinan’ın üç<br />
oğlunun yer alması, ekonomik <strong>ve</strong> sosyal ilişkiler<br />
bakımında Ahilerle Şeyh Süleyman Türkmanî<br />
Zaviyesi arasında yakın bir ilişkinin olduğu şeklinde<br />
düşünülebilir. 1530’da “taallukat” adı altında<br />
Şeyh Süleyman Türkmanî’nin akrabası <strong>ve</strong>ya<br />
onun soyundan gelenlerin sayısının dört; zaviye<br />
hizmetkârlığında bulunanların sayısının beş;<br />
“şerîk” adı altında kaydedilen <strong>ve</strong> zaviyenin gelirinden<br />
faydalananların sayısının 18 olduğu dikkati<br />
çekiyor.<br />
Şeyh Süleyman Türkmanî vakfiyesinin aslı bugün<br />
elde mevcut olmadığından vakfiyenin ilk düzenlenişi<br />
sırasında zaviyeye tahsis edilen vakıf araziyi<br />
kesin olarak tespit etmek mümkün olamamaktadır.<br />
1485’te gelirleri zaviyeye vakfedilen köy <strong>ve</strong><br />
mezraaların sayısı 11; 1530’da 12 <strong>ve</strong> 1584’te 19<br />
idi. Bu sayı, 1232 / 1817 tarihli vakfiye sûretinde<br />
19 idi. 1485’te vakfa ait olan yerlerin az olmasını,<br />
vakfiyenin tanzimi sırasında vakfedilen yerlerin<br />
fazla olmadığı, fakat zamanla ekonomik <strong>ve</strong> sosyal<br />
olayların tesiri altında bazı ila<strong>ve</strong>ler yapıldığı<br />
şeklinde düşünülebilir. Bu köy <strong>ve</strong> mezraalardan<br />
başka 1485’te 2 çiftlik, 1530 <strong>ve</strong> 1584’te ise 4 çiftlik<br />
yer, zaviyenin vakıfları arasında yer almaktaydı.<br />
Ayrıca 1584’te vakfın bir de değirmeni mevcuttu.<br />
Vakfa ait köy <strong>ve</strong> mezraaların başlıcasını<br />
Baranağılı, Büyük Çuğun, Hasbahçecik, Küçük<br />
Çuğun, Cemele, Emirköy, Galaba, Gölhisar, Kalekiz,<br />
Kızılca, Kozkiz, Kuyucak, Kuyupınar, Seğlik,<br />
Yassıca <strong>ve</strong> Yenicekoyuncak teşkil etmekteydi.<br />
Ancak bu yerler, iki baştan tasarruf edildiğinden<br />
yani toprağın tasarruf şeklinde malikâne-divanî<br />
sistemi uygulandığından <strong>ve</strong>rgi hasılasının tamamı<br />
vakfa ait değildi. Malikâne-divanî sisteminin<br />
uygulandığı yerlerdeki arazinin mülkiyeti aslında<br />
vakıf <strong>ve</strong>ya mülk sahibine ait olmakla beraber, vakıf<br />
<strong>ve</strong>ya mülk sahipleri toprağı işleyen ahaliden<br />
sadece toprak kirası istemek hak <strong>ve</strong> yetkisindeydiler.<br />
Bu bakımdan toprağın kuru bir mülkiyetine<br />
sahip olan vakıf <strong>ve</strong>ya mülk sahipleri, toprağı<br />
işleyen ahaliden toprak kirası olarak “malikâne<br />
hissesi” tabir edilen bir kira almaktaydılar. Bu<br />
kira umumiyetle mahsulün (hububat, bağ, bahçe,<br />
bostan <strong>ve</strong> kovan öşrü ile değirmenden alınan<br />
<strong>ve</strong>rgi dahildir) beşte, yedide <strong>ve</strong>ya onda biri olarak<br />
kabul edilmişti. Bunun dışında toprağı işleyen<br />
ahalinin <strong>ve</strong>rmeğe mecbur olduğu diğer bütün<br />
hak <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rgiler ise divanî adı altında doğrudan<br />
doğruya devlete, yani orada devleti temsil eden<br />
sipahi <strong>ve</strong>ya âmile ait bulunuyordu.<br />
1530’da köy <strong>ve</strong> mezraalardan vakfın yaklaşık<br />
20.411 akçe, 1584’te ise toplam 28.000 akçe<br />
gelir sağladığı anlaşılmaktadır. Vakfın gelirinin<br />
1530’a nazaran 1584’te fazla olması, vakfa<br />
ait yerlerin 1530’da 14 iken bu sayının 1584’te<br />
26’ya yükselmesinden, mezraa olarak kaydedilen<br />
<strong>ve</strong> büyük bir kısmı konar-göçer aşiretlerin<br />
ziraat alanı olan yerlerin, 1584’te köy halinde<br />
zikredilmesinden <strong>ve</strong> köylerdeki nüfusun 1530’a<br />
nazaran daha da artmış olmasından ileri gelmiş<br />
olmalıdır.<br />
Şeyh Süleyman Türkmanî vakfiyesindeki şartlardan<br />
<strong>ve</strong> vakfıyeden nakledilerek 1584 tarihli Kırşehir<br />
Tahrir Defteri’nde <strong>ve</strong>rilmiş olan bir kayıttan<br />
anlaşıldığına göre, vakfın geliri ev<strong>ve</strong>la evkafın <strong>ve</strong><br />
zaviyenin tamirine sarf olunmakta, kalan meblağ<br />
zaviyeye gelip giden misafirlerin ağırlanması için<br />
sarf edilmekteydi. Bu sarfiyattan sonra kalan<br />
meblağ, vakfın müte<strong>ve</strong>llisi <strong>ve</strong> zaviye şeyhi arasında<br />
yarı yarıya bölüşülmekteydi. Misafirlerin<br />
ağırlanması bütün zaviyelerin en önemli vazifeleri<br />
arasında yer almakla beraber Şeyh Süleyman<br />
Türkmanî Zaviyesi şeyhlerinin vakfın gelirini bu<br />
hususta nasıl sarf ettikleri bilinmemektedir.<br />
Bir mevlevi zaviyesi olan Şeyh Süleyman<br />
Türkmanî Zaviyesinin, Kırşehir’in merkezinde<br />
mevcut Ahi Evran Âşık Paşa, Şeyh Kaya <strong>ve</strong> Şeyh