T.C Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
1WQPJ6Jax
1WQPJ6Jax
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
A h i l i k<br />
A n s i k l o p e d i s i<br />
Karahanlılar döneminde (840-1212) “iğdiş” şehir<br />
halkının <strong>ve</strong> ordunun yiyecek <strong>ve</strong> mal ihtiyacını<br />
sağlamaktan sorumlu sosyal bir gruba <strong>ve</strong>rilen<br />
isim olmuştur. Bu suretle İğdişler, süt, yün, yağ,<br />
yoğurt, peynir <strong>ve</strong> kımız gibi temel yiyecekler ile<br />
yaygı <strong>ve</strong> keçe gibi ev eşyalarını üretir <strong>ve</strong>ya temin<br />
ederdi. XII. yüzyılın sonlarından itibaren Anadolu<br />
Selçuklularında da görülen iğdişler, çoğul<br />
şekliyle Farsça kaynaklarda “igdişân”, Arapça<br />
kaynaklarda da “egâdişe” şeklinde geçmektedir.<br />
Başlarındaki reislere de “iğdiş başı”, “emîr-i<br />
igdişân” <strong>ve</strong>ya “emîrü’l-egâdişe” denmiştir. İğdişler,<br />
<strong>ve</strong>rgi yazmak, <strong>ve</strong>rgi toplamak gibi mali işlerle<br />
de görevli idiler. Selçuklu sultanları tarafından,<br />
devlet içinde resmî bir görevleri olup olmamasına<br />
bakılmaksızın iğdişler gibi sosyal zümreler<br />
her zaman itibarlı tutulmuşlardı. Bazan onların<br />
otoritelerinden zaman zaman faydalanmışlardır.<br />
Anadolu Selçuklu kaynaklarında iğdişlerin hüviyeti,<br />
menşeleri <strong>ve</strong> görevleri hakkında ayrıntılı bilgi<br />
yoksa da onlar Anadolu Selçuklu şehir toplumunun<br />
dayandığı dört unsurdan biri idi. Anadolu<br />
Selçuklu sultanlarının tahta çıkma, biat, karşılama,<br />
uğurlama, kutlama <strong>ve</strong> taziye törenlerine sivil<br />
<strong>ve</strong> asker bütün devlet erkânının yanı sıra Ahîlerle<br />
birlikte İğdişler de katıldılar. I. İzzüddin Keykavus<br />
(1211-1220) kardeşi Alâeddin Keykubad’ı<br />
Ankara kalesine teslim olmaya mecbur ettikten<br />
sonra onu saraydan çıkararak iğdişlerin birinin<br />
evine naklettirip üzerine muhafız kişiler tayin etmişti.<br />
Daha sonra Alâeddin Keykubad’ın (1220-<br />
1237) tahta çıkarılması, Ahiler gibi İğdişleri de<br />
çok sevindirdi. Dolayısıyla onlar bu tahta çıkarılma<br />
olayını Alâeddin Keykubad’ın sekiz yıl gibi<br />
uzun bir süre hapiste tutulmasını bir mağduriyetin<br />
telafisi olarak değerlendirdiler. Bu hususta<br />
duydukları sevinci de Keykubad’ı karşılama,<br />
uğurlama <strong>ve</strong> kutlama törenlerinde en etkili bir<br />
şekilde gösterdiler. İğdişler bir başkanın emrinde<br />
kentlerde asayişi koruyacak bir milis güç de<br />
oluştururlardı. Ayrıca kent savunmasına <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rgi<br />
toplanmasına yardım ederlerdi.<br />
Anadolu’da bu yüzyılda İğdiş deyimi, Müslümanlığı<br />
kabul etmiş yerlilerle Türk kadınlarının<br />
evliliğinden doğan çocuklar için de kullanılırdı.<br />
Müslümanlığı kabul etmiş yerli olan İğdiş, kentte<br />
yaşayan aristokratlar arasında sayılmaktadır.<br />
İğdişler, askerî bir müfreze <strong>ve</strong> kentte düzeni<br />
sağlayan polis gücü olarak görev yaptılar. Gerek<br />
iğdişler gerekse iğdişbaşlarından halkın temsilcisi<br />
olarak Hıristiyan olanlara da rastlanmıştır.<br />
Moğolların istilasında Kayseri’de iğdişbaşı Hacukoğlu<br />
adında bir Ermeni idi <strong>ve</strong> 1243’de şehri<br />
Moğollara bu kişi teslim etmişti.<br />
Şehirlerdeki esnafın temsilcisi olarak divanda<br />
görev yapan iğdişbaşı kent yönetimindeki en aktif<br />
görevliydi. İğdişbaşı bu göre<strong>ve</strong> bir takrir ile<br />
başlardı. Kendisi halkın ileri gelenleri arasından<br />
seçilmiş olmakla birlikte, devlet memuru<br />
niteliğindeydi. Bir “takrir-i iğdişan” örneğinde de<br />
onların tüccarlar <strong>ve</strong> diğer şehirlilere <strong>ve</strong>rgi tarh<br />
edip topladıkları yer almaktadır. Şehir halkının<br />
en önde gelen temsilcisi olarak iğdişbaşının bu<br />
görevi ne derece şehir halkının çıkarlarını düşünerek<br />
yerine getirdiği konusu fazla açık değildir.<br />
Mevlana Celâleddin-i Rumî’nin yazdığı bir mektuptan<br />
<strong>ve</strong> XIII. yüzyılın sonlarına doğru düzenlenmiş<br />
bir resmî atama belgesinden iğdişin<br />
görevinde daha çok bir devlet memuru gibi davrandığı<br />
<strong>ve</strong> bunun da halkın şikâyetine konu olduğu<br />
anlaşılmaktadır. Mektupta Mevlana muhibbi<br />
Şemseddin adlı meşhur tüccardan <strong>ve</strong> onun akrabalarından<br />
Sivas iğdişbeyinin para istemekte<br />
<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rgi toplamakta ileri gittiği belirtilmekte <strong>ve</strong><br />
sultandan yardım talep edilmektedir.<br />
İğdişlerin sayıları XIII. yüzyılın sonlarına doğru<br />
azalmış <strong>ve</strong> yaptıkları görevleri Ahiler üslenmiştir.<br />
KAYNAKÇA:<br />
İbn Bibi, Anadolu Selçuki Devleti Tarihi, (çev. M. Nuri Gençosman),<br />
Ankara 1941, s. 58, 208, 220; Muhammed b. Hasan b. İsfendiyar,<br />
Târîh-i Taberistân, II, (yay. Abbas İkbal Aştiyani, Tahran,<br />
(trs) s. 123-124; Reşîdüddin Fazlullah, Târih-i Mübârek Gâzânî,<br />
London 1940, s.358-359; Osman Turan, Türkiye Selçukluları<br />
Hakkında Resmi Vesikalar, Ankara 1958, s. 178; Osman Turan,<br />
Türk Cihan Hakimiyeti Mefküresi Tarihi, II, İstanbul 1969, s. 507-<br />
509; Mustafa Akdağ, Türkiye’nin İktisadi <strong>ve</strong> İçtimai Tarihi (1243-<br />
1453), I, İstanbul 1974, s. 22-24; Claude Cahen, Osmanlılardan<br />
önce Anadolu, (çev. Erol Üyepazarcı), İstanbul 2000, s. 149-150;<br />
Mevlana Celaleddin-i Rumi, Mevlananın Mektupları,(yay. Ahmed<br />
Remzi Akyürek-M. F. Nafiz Uzluk), İstanbul 1937, s. 96; Faruk<br />
Sümer, “Selçuklu Tarihinde İğdişler”, Türk Dünyası Araştırmaları<br />
Dergisi, sy. 35 (1985), s. 9-23; Tuncer Baykara, “Selçuklular<br />
Devrinde İğdişlik <strong>ve</strong> Kurumu”, Belleten, LX/229(1997), s. 681-<br />
693; Ali Ekber Dihudâ, Lugatnâme, II, Tahran 1372/1993, s. 2695.<br />
Rıza KURTULUŞ<br />
İHTİSÂB KANUNLARI<br />
İhtisâb, Arapça’da hesap etmek, saymak, yeterli<br />
olmak anlamlarındaki hasb (hisâb) kökünden<br />
türeyen bir kelimedir. İhtisâb masdarından olan<br />
hisbe kelimesi ise genel ahlâkı <strong>ve</strong> kamu düzenini<br />
koruma faaliyetlerini <strong>ve</strong> özellikle bununla görevli<br />
müesseseyi ifade eder. Osmanlılarda en genel<br />
anlamıyla ihtisâb, eşya <strong>ve</strong> yiyecek maddeleri ile<br />
25