12.02.2018 Views

Norman Davies - Avrupa Tarihi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yeniden gömülmesi Polonya'da büyük yurtsever gösterilere yol açmıştı. St Jadwiga'nın<br />

mezarı da (öl. 1329) 1949'da açılmıştı.<br />

Ama 1973'leki mezar açılışı her yönüyle rahatsız ediciydi. Kısa sürede olayla<br />

ilgili en az on altı kişi belirlenemeyen nedenlerle öldü. Dünya basını "Firavunun Lanetimi<br />

anımsadı ve beş yüz yaşındaki basil hakkında kurgulamalarda bulundu. Krakovlu<br />

bir gazetecinin I,analer. Mikroplar ve Bilim Adamları adlı kitabı çok satanlar<br />

arasına girdi. Bu kitap, ortaçağ tarzına uygun biçimde, okuyucularının dikkatini insanın<br />

ölümlülüğüne çekiyordu. 1<br />

Ortaçağ sonu Iskandinavyasında üç monarşi fırtınalı soyluluk ve Hansa ticari<br />

faaliyetlerinin gölgesi altındaydı. Viking toplulukları on üçüncü yüzyılda deniz akınlarını<br />

bırakmışlar ve alçak topraklarında tarım yapmaya, kereste ve maden üretmeye.<br />

Reania'mn ünlü ringa yataklarında balıkçılık yapmaya başlamışlardı. Lübeck ve<br />

Visby'rie üslenen Hansa Birliği İskandinavya'yı, hem Batı <strong>Avrupa</strong>'ya hem de Rusya'ya<br />

bağlıyordu.<br />

1397'dc veraset yoluyla Danimarka, evlilikle Norveç ve seçim yoluyla İsveç'i<br />

yönetmekle olan olağanüstü Kraliçe Margeret (1353-1412) üç ülke arasında sınırlı<br />

bir birlik oluşturmayı başardı. Ama bu Colmar Birliği birleşme değil yan yana gelmeydi<br />

vc ulusal bileşenlerine ayrılması kaçınılmazdı. Kraliçe Vlargeret'in babası IV.<br />

Waldemar Alterday'ın sevdiği bir sözle "yarın başka bir gündür."<br />

Ortaçağ uygarlığı genellikle teokratik olarak nitelendirilir, yani mutlak Hıristiyan<br />

Tanrı kavramı altında yönetilmektedir. Tanrı iradesi bütün olguları açıklamak<br />

için yeterlidir. Tanrının hizmetinde olmak bütün insan faaliyetlerinin tek<br />

meşru amacıdır. Tanrı düşüncesi entelektüel veya yaratıcı faaliyetlerin en yüce<br />

biçimidir.<br />

Dolayısıyla ortaçağ hakkında modem bilgilerin çoğunun bilgi sağlayan ve<br />

kronikler yazan din adamlarının dinsel yaklaşımlarından etkilenmesini kavramak<br />

gerekir. Modern gözlemciler de "ortaçağ uygarlığının gerçekte olması<br />

beklendiğinden daha esaslı biçimde Hıristiyan olduğunu" varsayma yanlışına<br />

bir dereceye kadar düşmüş olabilirler. 30 Gene de Hıristiyanlık inancının merkezi<br />

konumu inkâr edilemez. Bu noktada Latin ve Ortodoks Kiliseleri arasında<br />

büyüyen ayırım önemli değildir. Batının bakışı genel olarak teokratikse, Doğu<br />

da hemen bütünüyle öyledir. Gerçekten de Ortodoks dünya on dördüncü yüzyıldan<br />

itibaren Batı'daki yeni etkileşimlerin o kadar dışında kalmıştır ki, genellemeler<br />

geçersiz hale gelmişlerdir (Bkz. Vll. Bölüm).<br />

Fakat eğitimli elitin "yüksek kültür' üyle sıradan insanların "alt kültür"ü<br />

arasında ayrım yapmak gerekir. Son zamanlarda bilim adamları "kilise kültürüyle<br />

"folklor gelenekleri"ni karşı karşıya koyuyorlar. Eğitimli azınlık din<br />

adamları veya din adamlarının öğrencilerinden oluştuğundan, okur yazar çevrelerin<br />

formel kültürünün geleneksel din eğitimiyle uyum içinde olması beklenebilir.<br />

Aynı şekilde, halkın geniş çoğunluğu okuma yazma bilmediğinden,<br />

öğretmen yüzü görmeyen kadınlar ve okuma yazma bilmeyen aristokratlar

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!