01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İSTANBULLAŞMAK<br />

lar. Sözde bir kentli olarak “kendimizi” kente,<br />

semtimize ve sokaklara yerleştirdiğimizde de bu<br />

mitler ve fısıltılar ile yörüngemizi bulmaya çalışırız.<br />

“Öteki” ile aramızdaki mesafeyi mimari bir<br />

çevreye dönüştürdüğümüzde ise sosyal tabularımızı,<br />

şiddeti ve kentsel ayrışmayı besler, kamusal<br />

alandaki birlikteliğimize temas eden kentsel<br />

belleği ise kesintiye uğratırız. Küresel kentlerde<br />

etnik ve sosyal farklılık, ayrışmaya eşlik eder; kolektif<br />

bir kentsel bellek tanımlanamaz, tahayyül<br />

edilemez olur. Mekana dair muğlak kimlikleştirmeler;<br />

endişe, kaygı, güvenlik ve güvenliksizlik<br />

kavramlarını merkezine alan kentsel söylemlere<br />

yol açar. Gettolar, kentin çeperleri, kapalı siteler<br />

ya da zıt sosyo-kültürel ve ekonomik arkaplanlara<br />

sahip diğer kentsel alanlar, aslında gerçek olgular<br />

üzerinden yükselmeyen bu kentsel söylemlerle<br />

mitleşirler. Geçen yüzyıldan bu yana, “kent” ve<br />

“metropolis” kavramları heterojen ütopyalara,<br />

birbirinden farklı toplulukların bir aradalığına ve<br />

halk yığınlarının kamusal alana katılımına referans<br />

verip durdular. Fakat 1990 sonrasında kentsel<br />

ütopyaların ve çokkültürlü, elit, modern kentlinin<br />

iflasına şahit olduk. 11 Eylül’le birlikte güvenlik,<br />

terörizm ve acil durum söylemleri küresel kentlerdeki<br />

kontrol mekanizmalarını meşrulaştırır<br />

oldu. Sanal kimlik kontrolleri, kamusal alanın her<br />

köşesini kaplayan gizli kameralar, etnik kimliklere<br />

sahip vatandaşlar için kısıtlamalar ve bu doğrultuda<br />

yeniden yapılanan, özelleşen mimari çevre,<br />

çeşitli gözetleme mekanizmaları oluşturmakta.<br />

Son yıllarda çoğalan ve altkentleşmeye damgasını<br />

vuran kapalı siteler, birçok küresel kentte<br />

olduğu gibi İstanbul’da da izlenen bir olgu.<br />

1995’ten sonra İstanbul kent çeperlerinde duvarlarla<br />

ve her türlü güvenlik sistemi ile korunan,<br />

belirli bir yaşam vaadi ile de bir cemaatleşmeye<br />

işaret eden, özellikle üst orta sınıf müşterilere<br />

hitap eden kapalı siteler, son zamanlarda kentsel<br />

ayrışmanın toplumsal ve kültürel yörüngesini<br />

belirliyor. 1990 sonrası neo-liberal ekonomik<br />

stratejiler sonucu ortaya çıkan yeni üst orta sınıf<br />

ve konut mevzuatındaki değişiklikler, bu kapalı<br />

sitelerin oluşumunda etkin oldu. Bu yerleşim<br />

alanlarının satışında kullanılan anti-ütopik kent<br />

söylemleri, özlenilen bir Modernizmi tarifliyor:<br />

Güvenlik tehditleri, hijyen isteği, deprem korkusu,<br />

hava kirliliği, trafik yoğunluğu ve kentsel kaygı.<br />

Görsel imgeler ve özellikle İngilizce kelimelerin<br />

yoğun olarak kullanıldığı reklam afişleri ve ilanlar,<br />

bu söyleme gerçeklik kazandırıyor.<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-118

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!