01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İSTANBULLAŞMAK<br />

leri sayesinde, İstanbul da Lumiére’lerin film<br />

katalogunda (1897) yer alacaktır. Zaten artık tüm<br />

kent kayıt altındadır; İstanbul imgeleri, Pera’nın<br />

tiyatro, kahvehane, birahane, lokanta, otel (özellikle<br />

Hôtel Particulier ve Pera Palas) gibi eğlence/<br />

dinlence mahallerinde, hatta özel konaklarda mekandan<br />

mekana dolaşacaktır. Silahtarağa Elektrik<br />

Santrali’nin (1911) açılmasıyla birlikte tüm kente<br />

nüfuz etmeye başlamışsa da, tarih boyunca başka<br />

hiçbir yer, onun yeşerip geliştiği toprakların, yani<br />

Pera’nın sinema üzerindeki bu egemenliğini yıkamayacaktır.<br />

Osmanlı topraklarındaki bu Bohemya<br />

uygarlığı, Cumhuriyet’in ilanına kadar, her türlü<br />

Batılı nesnenin yüzer-gezer hale geldiği bir gösterge<br />

ve gösteri mekanı olarak toplumsal yaşantının<br />

Batılılaşma-modernleşme sınırlarını belirlemiştir.<br />

Bu yüzden bir taraftan Osmanlı’nın tebaasından<br />

farklı bir kitlenin oluşmasına yol açarken, öte<br />

taraftan hem sinema seyircisinin nicel ve nitel<br />

konumunu hem de seyrin nesnesini kodlamıştır.<br />

Avrupa’da sinemaya akın edenler, sanayi kentlerinin<br />

travmalarından en çok etkilenen kitleler<br />

(yoksullar, işsizler, aylaklar, vb.) iken; İstanbul’da,<br />

Batılı azınlıklar ile yeni Osmanlı burjuvazisidir.<br />

Hatta bu durum, bir dönem sinemanın, Batılı-<br />

Doğulu, modern-gelenekçi, kentli-köylü gibi mekansal<br />

ve toplumsal/sınıfsal ayrışmalardan da<br />

sorumlu tutulmasına neden olacaktır. Özel ve<br />

kamusal alanlar (bak. Kamusal Alan), gelenekçi<br />

kanadı temsil eden Osmanlıcılar ile kentte modernite<br />

projesini yürüten elitler arasında süregiden<br />

çatışmanın göstergesi haline gelirken, seyircilerin<br />

de niteliğini belirlemektedir; seyirci, “Osmanlıcı<br />

olmayan”dır. Buna paralel olarak, ilk konulu ithal<br />

filmler gibi yerli uyarlamaları da, bireysel hakların<br />

şekillenmesi ve mülkiyetin kurumlaşması gibi sınıfsal<br />

ve mekansal ayrışmaları belirleyen değişim<br />

ve dönüşümleri tetiklemiştir. Modernlik, filmlerdeki<br />

Batılı yaşam ve davranış kalıpları, ev eşyası,<br />

giysi modaları gibi klişelerle eşanlamlı hale gelir.<br />

Modernite pastişleri, 1930’ların sonlarına kadar,<br />

sinemanın Batılılaşma projesini benimseyen orta<br />

ve zengin sınıfın eğlencesi olarak kalmasının en<br />

önemli sebebidir.<br />

Avrupalı sinema ise, modernlik algısını inşa<br />

eden kent okumalarıyla bir avangard sanat niteliği<br />

kazanmıştır bile. Türk filmleri bu türden<br />

sinematografik deneyler yerine, ticari Amerikan<br />

melodramlarından yapılan uyarlamaları tercih<br />

etmekte ve onların klişeleriyle şekillenmektedir.<br />

Zaten yerli film üretimi, ancak devletin Ankara’ya<br />

kaymasıyla başlamıştır. İronik olarak, İstanbul’un<br />

başkentliğini yitirdikten sonra karşı karşıya kal-<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-312

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!