01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İSTANBULLAŞMAK<br />

gelişen kamu müzeleri kavramıyla şekillenir.<br />

19. yüzyıl süreci çeşitlenen ve ihtisaslaşan, hem<br />

içerik açısından hem de mekansal olarak dikkat<br />

çekici boyutlara ulaşan müzelerin altın çağıdır.<br />

Kurumsal geçmişi, arşivler, kütüphaneler gibi benzer<br />

bellek ve bilim mekanlarından çok daha kısa<br />

olmakla birlikte, müzenin kentsel yaşam düzeni<br />

içinde özellikli çekim alanı olarak belirleyiciliği<br />

ve mekansal varlığıyla yer edinmesi hızlı olur. 19.<br />

yüzyıl kentleşmesinin ana bileşenlerinden opera,<br />

tiyatro, kütüphane, belediye, kamu yönetimi mekanları<br />

ile birlikte müzeler, şehir merkezlerinde<br />

yerlerini alır.<br />

British Museum üzerine çalışmalar yapan mimarlık<br />

tarihçisi J. Mordaunt Crook’un yorumuyla<br />

müze, “18. yüzyıl Aydınlanması’nın, 19. yüzyıl demokratikleşmesinin<br />

ve 20. yüzyıl modernleşmesinin<br />

bir ürünüdür”, yani Batılı düşünce yapısının<br />

getirisi, Batılı bir kurumdur. En temelinde müze<br />

bir Avrupa’lıdır. Eski kıtanın gelişim süreçleriyle<br />

paralel evrimleşmiştir. Dünya üzerine yaygınlaşmasının<br />

ise her kültür coğrafyası için farklı bir<br />

gerekçesi vardır; kültürel kimliğin vurgulanması<br />

aracı, aidiyet sembollerinin ideolojik olarak bir<br />

araya getirilmesi ve topluma mal edilmesi, modernleşme<br />

göstergesi gibi...<br />

Osmanlı’nın günümüze kalan müze mirası<br />

ise Batılılaşmanın mutlak öğeleri arasında düşünülüp<br />

buna göre modellenerek, diğer Batı’dan<br />

uyarlanan kamu kurumlarının aksine ihtiyaçtan<br />

değil, tamamen Batı’nın ilgisini yoğunlaştırdığı<br />

bir alanda otorite göstermek eğilimiyle kurulur.<br />

Tanzimat yenilikleri döneminin ilk yıllarında,<br />

1846’da, Aya İrini’nin eski silah ve ganimetlerin<br />

hazineye layık görülmeyen bir bölümü ve hipodrom<br />

civarından gelen antik mimari parçalardan<br />

ibaret birikimlerle oluşturulan müze düzenlemesi<br />

ilk girişimdir. İki kısım halinde başlayan müze nüvesinin<br />

antik eserler odaklı gelişmesinin yegane<br />

nedeni de Avrupa’nın antik döneme olan ilgisidir.<br />

1869’da Safvet Paşa’nın sadarete bir imparatorluk<br />

müzesi kurulması talebini gerekçelendirmek için<br />

sunduğu, “Avrupa müzeleri buradan götürülen<br />

nadide eserlerle süslüyken, ülkemizde bir müzenin<br />

kurulmamış olması doğru değildir” bildirimi,<br />

müzelere olan “ihtiyacın” göstergesi olarak<br />

ele alınabilir. Osmanlı İmparatorluğu müzesine<br />

kavuşurken bile bu mekanın toplumun belleğini,<br />

geçmişininin maddi kanıtlarını gelecek nesillere<br />

aktarılabilir kılmaya yarayan bir kurumsallaşma<br />

olduğu bilinci, Avrupa’nın ilgisine mağlup olur. 16<br />

Ağustos 1880’de Çinili Köşk’ün Müze-i Hümayun<br />

olarak düzenlenerek açılışında, dönemin Maarif<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-245

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!