01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İSTANBULLAŞMAK<br />

da, yine bir homojenlik algısıyla “öteki” diye tanımlanır.<br />

Futbol hakkında bir şeyler söylemeyi deneyen<br />

bir kişinin, hiç kuşku duymaksızın seçtiği ilk hareket<br />

noktası, taraftarların kolektif duyguları ve<br />

kulüpleri ile kurdukları ortak kimliktir. Bu mutlak<br />

fikir, futbol üzerine yapılacak yorumlar adına<br />

güvenli bir yol yaratır. Gerçekten de, tribünde yer<br />

alan kişiler, toplumsal konumları ne olursa olsun,<br />

hiç tanımadıkları ve yan yana oturmak zorunda<br />

kaldıkları diğer kişiler ile yakınlaşmak, o kulüp<br />

kimliğini eşitlik içinde paylaşmak istemektedirler.<br />

Bu yüzden maç süresince tüm farklılıkları karşılıklı<br />

iyi niyetlerle en aza indirmek çabası mevcuttur.<br />

Atılan bir gol, kişinin talip olduğu her toplumsal<br />

statünün, her yatırımın, her çıkar hesabının, her<br />

projenin önemini kaybetmesi, hatta bir anda unutulup<br />

gitmesi demektir. O gol tribündeki kitleyi<br />

aynı biçimde etkiler ve bir duygu patlaması açığa<br />

çıkarır. Golü atanın ya da yiyenin duyguları bize<br />

farklı görüntülerle ulaşsa da, iki duygunun şiddeti<br />

arasında büyük ölçüde benzerlik vardır. Golü atanın<br />

tribündeki çığlığı ile golü yiyenin içe kapanması,<br />

birlikte oturan kişiler arasında ortaklıklar<br />

doğurur. Stadyumun dışında hiçbir zaman duygu<br />

paylaşımına girmeyecek, hatta yüz yüze bakmaları<br />

bile mümkün olmayacak kişilerin birbirlerine sarılıp<br />

dakikalarca sevinçle zıplaması ya da birer sigara<br />

yakıp birbirlerinin yürek çöküntüsünü hissetmesi,<br />

yalnızca tribünlerden izlenen bir golün eseridir. O<br />

halde basit bir mantıkla, “taraftarlık niteliği, her<br />

farklılığı ve toplumsal kesimler arasındaki ‘ötekiliği’<br />

ortadan kaldırmaktadır” diyebilir miyiz<br />

Hem İstanbul’da hem de ülkenin diğer kentlerinde,<br />

futbol bir ulusal kimlik, mahalle ya da<br />

cemaat dayanışması hissiyatı ile oynanmıştır.<br />

Zaten kentteki futbol alanları da, homojen kimlikleri,<br />

kolektif duyguları barındıran yerler olarak<br />

doğmuştu. Futbolu bu topraklara ilk taşıyanlar,<br />

19. yüzyılda pamuk ticareti için İzmir’e gelen İngilizler<br />

idi. Yine aynı yüzyılın son çeyreğinde,<br />

imparatorluk toprakları içindeki Selanik’te de<br />

futbol biliniyordu. 20. yüzyılın hemen başından<br />

itibaren de Türkler, kendi aralarında oluşturdukları<br />

takımlarla İngiliz, Fransız ve Rum takımlarıyla<br />

maçlar yapmaya başladı. Bu maçlar Türkler<br />

için bir ulusal mücadeleydi. Özellikle işgal döneminde,<br />

Türk takımlarının işgal kuvvetlerine<br />

karşı giriştikleri futbol mücadeleleri, Kurtuluş<br />

Savaşı’nın bir parçası gibi görüldü. Türk futbol<br />

geleneği böylece temellerini tam anlamıyla kolektif<br />

duygularda buldu.<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-332

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!