01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İSTANBULLAŞMAK<br />

benzeyen yansımalar, bu gelgeçlerden. Bunları<br />

toplamak, daha fazla inat ve daha çok taban tepmeyi<br />

gerektiriyor. Yansımalar belirse bile, aynı<br />

saatte aynı yerde durmuyor, binanın yüzünde<br />

ertesi gün başka bir konumda oluyor sözgelimi.<br />

İskeleler, hiç olmazsa söküldükleri güne dek aynı<br />

yerde duruyor.<br />

01. “Çok yakında” (!)<br />

Yönetmen Ferzan Özpetek’in son filmi Bir<br />

Ömür Yetmez’de sıradan bir yapı iskelesinin, yaşamın<br />

kırılgan şenliğinin aniden bitebileceğine<br />

dair bir bildiri olarak kullanıldığına tanık olunur.<br />

Beklenen açılış, gelen ölüm haberiyle, yeniliğindeki<br />

bütün görkemi yitirip acının sahnelenmesine<br />

yataklık edecek. Gerçekten de iskelelerin<br />

bedenle ve ölümle kurduğu ilişki kent kadar çoğul<br />

gibi görünmektedir. Üstelik Türkçe’de “iskele”ye<br />

bir “t” eklediğinizde, binalarla bedenleri ayakta<br />

tutan kelimeyi, “iskelet”i elde edersiniz. İstiklal<br />

Caddesi’nde (bak. İstiklal Caddesi ya da<br />

“Beyoğlu”) perdenin önünden gelip geçenler, bir<br />

peçenin, bir ölünün önünden geçiyordur. Zorla<br />

merak ediyoruz, herkes zorla merak etmelidir.<br />

Umursamaz’ın, blasé’nin, kent sahnesinin iş gören<br />

sözcükleri.<br />

02. Perde Aralanıyor<br />

Çağlayan’da sıvacı perdeyi aralıyor –kente yeni,<br />

yani para getirir yüzler kazandırmak için yevmiyeli<br />

çalışıyor. Özellikle de 70’lerden başlayarak,<br />

İstanbul’un sanayi bölgelerinin etrafını sararak<br />

dalgalar halinde akan ve gitgide sıkılaşan bir kentsel<br />

dokuya dönüşmüş, apartmanlaşmış gecekondu<br />

bölgelerinden biri olan Çağlayan, kentin Avrupa yakasının<br />

ilk sanayi kuşağını oluşturan Kağıthane’nin<br />

uzantısı. Kağıthane’de, artık bir bölümü üretim<br />

yapmayı bırakmış olan fabrikalar, Haliç’e bağlanan<br />

dereye zehirli ifrazatını, havaya da kanser yayan<br />

kimyasal gazlarını, yasaya göre gece 24.00’ten sonra<br />

ceza almayacaklarını bildikleri için, yarım yüzyıldır<br />

bırakmaya devam ediyorlar. Ama kentli, aynı inatla,<br />

yeni binalarla, yani daha faydalı inşa edilmiş bir<br />

çevreyle her an karşı karşıyadır. Bu öylesine kesintisiz<br />

bir faydalılık sahnesidir ki, açıkça sergilenmesi<br />

kentli terbiyesine uymaz. Uluorta kaba işçiliğin ya<br />

da alt tabakaların doğrudan bedensel emeğine dayandığı<br />

için, tenlerinin ve kokularının sergilenmesi,<br />

“business” erbabının takım elbiselerinde görünmez<br />

kırışıklıklar yaratabileceği gibi, yukarıdan bir avuç<br />

kum ya da molozun dökülmesiyle tehlikesiz ama<br />

fiyaka bozan yaralanmalar bile olabilmektedir. Bu<br />

nedenle onların, yani çoğunluğun, fayda/estetik<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-160

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!