01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İSTANBULLAŞMAK<br />

bir şeyin simgesi, bir günah keçisiydi. Yeşilçam<br />

doğrudan doğruya bir pespayelik, bir düşüklük<br />

ifadesiydi (daha sonra “arabesk”in yüklendiği<br />

bir görev) (bak. Arabesk) ki o zamanlar isimleri<br />

sıfat olarak kullanmak ve bununla pop sosyoloji<br />

yapmak bugünkü kadar moda olsa idi bir sürü<br />

şeye “çok Yeşilçam!” diyerek burun kıvırabilirdik.<br />

Oysa o ahlakçı zamanlarda Yeşilçam, o malum<br />

“adını söyleyemeyen aşk” gibiydi, lanetliydi ve<br />

onu zevkle tüketen gafil yığınların da üzerine bir<br />

bulut gibi çökerdi. Bu yüksek kültürlülük gayretinde<br />

bir tür seçkincilik, bir tür sınıfsallık, bir<br />

tür ilericilik garip biçimde el ele yol alırlardı.<br />

Seksenlerden sonra, Yeşilçam bizim için o zamana<br />

kadar kötü diye bellediğimiz bir sakızın ya da<br />

çürük diye alay ettiğimiz bir otomobilin markası<br />

gibi kendi kendimiz için keşfettiğimiz bir şeyin<br />

adı oldu. Bizim de geçmişimizde alay edilecek ya<br />

da hayret edilecek ya da sakat bir çocuğu sever<br />

gibi sevecek bir “tuhaflık” vardı -o filmleri üreten<br />

yarı mit yarı gerçek sokak ve onun uzantıları.<br />

Yeşilçam’a böyle bakarsak onun dışında bir şey<br />

olduğunu sandığımız Türk Sineması daha gürbüzleşecekti<br />

sanki (bak. Sinema). Ama Yeşilçam’ı<br />

kültür meselelerinde hep yaptığımız gibi “bir fotoğrafın<br />

arabı” saymak bir işe yaramadı. Bugün<br />

bütün eski Yeşilçam “farkındalığımıza” rağmen,<br />

ilişkileri hala bir zamanlar o sokaktaki işporta<br />

sinemacılığın ilişkileri gibi olan bir sinemamız<br />

var. Belki daha da önemlisi, Yeşilçam’a da gerçek<br />

bir sevgimiz yok.<br />

—Fatih Özgüven<br />

>Arabesk, İstiklal Caddesi ya da “Beyoğlu”, Sinema<br />

YIKIM YA DA ÇARPIK KENT<br />

İstanbul’da yıkım, çok değişmenin ama az dönüşmenin<br />

anahtarıdır, ya da kentin sakinlerinin<br />

çarpık kent dedikleri durumun bertaraf<br />

edilmesi arzusunun ifadesidir.<br />

Kentler sürekli olarak değişirler. Ancak, kimi kentler<br />

sadece değişirken, kimileri dönüşür: Değişim<br />

ile o ya da bu şekilde yüzleşen, giderek söz konusu<br />

olağan değişim ile bir tür olumlayıcı ilişki kurabilenler<br />

niceliksel olarak değişirken, aynı zamanda<br />

dönüşerek niteliksel farklılık da üretirler. İstanbul<br />

da değişir, hem de çok hızlı değişir; ancak niteliksel<br />

farklılık çok zor üretir. Çarpık kent, bu çok<br />

hızlı değişen, ama niteliksel farklılık üretemeyen<br />

kentin adıdır. İstanbullular söz konusu niteliksel<br />

farklılığı talep ettiklerinden değil kuşkusuz, tersine<br />

bütünsellik, aynılık aradıkları ama bu mümkün<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-395

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!