01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İSTANBULLAŞMAK<br />

orada görünürlük kazanma formlarına sahip olduğunu<br />

görmemize olanak verir. Kürt ya da Roman<br />

düğünlerinde söz konusu olduğu gibi, bütüncül<br />

ve homojen bir kamusalda görünemeyenler, orada<br />

seslerini duyuramayanlar, bir süre için mekanı ele<br />

geçirirerek, halihazırdaki yapıya baskı uygular ve<br />

onu kendi sınırlarına doğru iterler. Tarlabaşı ya da<br />

Gazi mahallesi gibi damgalanmış ve bastırılmış<br />

mahallelerin sakinleri düğün törenini coşkuyla,<br />

görünürlüklerini mekana taşıyarak yaşarlar; kent<br />

mekanı belirlenmiş ve düzenlenmiş biçimlerden<br />

başka şekillerde kullanılmaya başlanır. Kentin<br />

kendi içinde taşıdığı giriftlik ile, deneyimin ve<br />

bilginin beklenmedik kaynakları ile yüz yüze gelinen<br />

İstanbul’un düğün topoğrafyalarında gerilim<br />

ortadan kalkar ve kent parçalı, akışkan ve sürekli<br />

değişen bir coğrafyaya dönüşür.<br />

Nikah töreni ve düğününün yapıldığı mekanlar,<br />

bilinç ya da bilinçaltı dinamiklerle, kişisel olduğu<br />

kadar politik bir seçim olan özdeşleşmelerin<br />

gerçekleştiği yerlerdir ve özdeşleşmeler, sürekli<br />

olarak fantezinin etkisine, emrine ve hükmüne açık<br />

olan tayin mekanlarıdır. Arzuyla doğrudan bağlantılı<br />

fantezinin toplumsal yaşamın çok önemli bir<br />

parçası olduğunu kanıtlayan İstanbul’daki fotoğraf<br />

stüdyolarının vitrinlerini süsleyen düğün fotoğraflarındaki<br />

gelin ve damatların pozlarındaki abartı,<br />

çevrelerindeki fazlalık ve aşırılık, özdeşleşmelerin<br />

dinamiklerini açığa çıkarır. Fantezinin marjinal<br />

olarak görülen işleyişleri, gerçekte kimliğimizi<br />

yapılandırır; algılarımızın, inançlarımızın, davranışlarımızın<br />

ve eylemlerimizin merkezindedir.<br />

İster cinsiyete ister ırka dair olsun, gelin ve damat,<br />

kimliğimizi birer giysi gibi üzerimize giydiğimizi<br />

görselleştirir. Bu aynı zamanda özdeşleşmelerin<br />

hareket halinde, esnek ve geçici olduğu anlamına<br />

da gelir.<br />

Bir araya getirdiğim arşiv malzemesi ile gelmek<br />

istediğim nokta, kültürel olarak üretilmiş ırk,<br />

etnisite, sınıf, cinsiyet, din ya da vatandaşlık çizgisi<br />

boyunca gerçekleşen özdeşleşmelerin geçerli ya da<br />

etkin bir politik strateji olmadığıdır. Günümüzde<br />

kimlik siyasetinden ilişkisel kimliklerin siyasetine<br />

doğru yol almak bir gereklilik haline gelmiştir.<br />

“Kentin teni” kavramı ya da metaforu da burada<br />

devreye girer. Düğünlerin getirdiği fiziksel topoğrafya<br />

ile, kent arzuya açılır. “Kentin teni” kavramı,<br />

artık duvarlardan, bariyerlerden, içerisinden ve<br />

dışarısından söz edilemeyeceği anlamına gelir.<br />

Kentin sınırları sızıntılıdır, parçalıdır, kırıktır;<br />

içerisi ile dışarısı arasına, benlik ile öteki arasına<br />

sınır çizmek mümkün olmaz. Bedenin yüzeyi<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-087

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!