01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İSTANBULLAŞMAK<br />

bu söylemler, dönemin hassasiyetlerine paralel<br />

şekilde, gelgitlerle kendilerine ifade alanları açar<br />

ve birer “büyük anlatı” olarak edebi üretimlerin<br />

düşünsel sınırlarını belirlerler. Özellikle milliyetçiliğin<br />

öne çıkışı ile birlikte Türkçü anlatıların<br />

vurguyu üzerlerine almaları, edebiyatın birey<br />

merkezliliğinin geriye çekilmesine neden olurken,<br />

kent de bireyin deneyim mekanı olmaktan<br />

çıkarak büyük ülkülerin yaşama geçirileceği, vatansever<br />

eylemlilik halinin coşkusuyla iç ve dış<br />

düşmanlardan temizlenmesi gereken bir “vatan<br />

toprağı”na dönüşür.<br />

Bu söylem, ulus-devletin kuruluşunun ardından<br />

da korunan bir söylemdir. Yeni cumhuriyetin<br />

yeni edebiyatı için kent imgesi, özellikle<br />

“bir ülkenin kendi küllerinden doğuşunun sergilendiği”<br />

Ankara’da yoğunlaşır. İmparatorluk<br />

artığı İstanbul ise artık edebiyatın arka sokağıdır.<br />

Ancak Kemalist bir kanon yaratılması doğrultusunda<br />

yazılan romanlarla birlikte, özellikle<br />

1930’lardan sonra, propagandaya dönük, donmuş<br />

bir milli edebiyat sorumluluğu taşımaktan çok estetik<br />

kaygılar da gözeterek, bu toplumsal değişim<br />

dönemi ile birlikte hızlı bir devingenliğe sahip<br />

olmaya başlayan yeni modern hayatın bireyin iç<br />

dünyasını ya da iki savaş arası dönemin düşünsel<br />

boyutta yaşanan karmaşalarını yansıtan romanlar<br />

da görünür olmaya başlar. Bu romanlarda altı çizilen<br />

tedirginliklere ev sahipliği yapan mekansa,<br />

kötü-öteki İstanbul’dur. Modern gündelik hayat<br />

içinde, değişimi deneyimleme, kamusal mekanlara<br />

karışma, kalabalıkları seyretme; tasarlanan<br />

yurttaşa benzemeye çalışmak yerine herkes gibi<br />

olmamak, gündelik hayat içinde dış dünyanın<br />

sayısız uyaranlarından birine, bütün içinde göz<br />

ardı edilebilir bir niceliğe indirgenmemek için<br />

bireyselliğini, öznelliğini güçlendirmeye çalışma<br />

izlekleri de hep bu mekansal seçim bağlamında<br />

aktarılırlar. Bu mekansal seçim, aynı zamanda<br />

kendi alt ikilikleriyle de birlikte varolur. Kentsel<br />

dönüşümün hızını yansıtan Beyoğlu ve Harbiye<br />

tedirginlikler, tereddütler mekanı olarak onaylanmazken,<br />

daha durgun, muhafazakar bir yaşam<br />

biçimiyle özdeşleştirilen eski İstanbul, özellikle<br />

de Fatih, sentezci yeni modernleşme önerilerinin<br />

sözcülüğünü yapar.<br />

Cumhuriyet’in ilk on beş yılının ardından,<br />

1940’lardan 1960’lara değinse, toplumsal alanda<br />

görülen canlılık, edebiyat açısından da önemli<br />

hareketliliklerin yaşanmasına neden olur. Bu açıdan,<br />

ilk bakışta dikkati çeken, edebiyat ortamında<br />

görülen “çokseslilik”tir. Milli Şef Dönemi’nin,<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-091

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!