01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İSTANBULLAŞMAK<br />

çeşitli evrelerinden geçtikçe boyutları ve kompozisyonları<br />

değişen; doğdukça, evlendikçe, yaşlandıkça<br />

ve nihayet öldükçe insanların eklendiği ve<br />

çıktığı, son derece akışkan mekanlarmış. Buna<br />

yatılı hizmetçiler de dahilmiş; başta sık rastlanan<br />

bu uygulamaya yüzyıl sonunda daha az rastlanır<br />

olmuş. Hizmetçiler, tipik olarak, evlendirilene<br />

kadar evde çalışan genç kızlar olurmuş. Buna ek<br />

olarak, aynı çatı altında yaşamasalar da, tüm sınıflar<br />

için geçerli olmak üzere anne ve babalar,<br />

teyzeler ve amcalar, nineler ve dedeler genellikle<br />

birbirlerine yakın yaşarlardı –hala da böyledirve<br />

birbirlerinin hayatının sürekli içindeydiler.<br />

Dolayısıyla, bu açıdan İstanbul hanesi toplumsal<br />

bir yapıdır, ihtiyaç doğdukça bir araya getirilir ve<br />

çözülür. Son 100 yıllık sürede etnik ve toplumsal<br />

bileşimde gerçekleşen fevkalade büyüme ve değişikliklere<br />

rağmen, şehirdeki sıradan insanların<br />

haneleri bu değişim denizinde görece istikrar<br />

noktaları olarak kalmışlardır.<br />

Herkesin zannettiğinin aksine, 20. yüzyılın<br />

sonunda hane başına düşen kişi sayısı, 4 kişiyle,<br />

yüzyıl başından çok farklı değildi (sadece aile<br />

fertleri sayılınca 3,6). Bir istisna, belki de şaşırtıcı<br />

bir şekilde, şimdi daha iyi ve daha uzun ve<br />

daha kalabalık hanelerde yaşayan işçi sınıfı. İstanbul<br />

100 yıl önce de, aynı bugün olduğu gibi,<br />

bir göçmen şehriydi (bak. Göç). Geçen yüzyılın<br />

başında dağılan imparatorluğun uzak bölgelerinden<br />

birçok Müslüman göçmen zor koşullarda<br />

şehre geliyordu, bu göçmenlerin evlerinde uzun<br />

dönem şehirliler kadar çok akraba olmasa da,<br />

bir-iki yatılı hizmetli bulunabiliyordu. Zaman<br />

içerisinde sadece demografik anlamda da değil,<br />

şehirden kendileri de zor koşullarda ayrılmakta<br />

olan Müslüman olmayanların yerine geçtiler. O<br />

dönemde nüfusun yarısını oluşturmalarına rağmen<br />

İstanbul’un Müslüman olmayan kesiminin<br />

hayatı hakkında sosyolojik açıdan az şey biliyoruz.<br />

Bugün toplam nüfusun yüzde ikisini oluşturuyorlar.<br />

20. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’a gelen<br />

göçmenlerin büyük bölümü daha erişilebilir bir<br />

alan olan Anadolu’dan geliyordu ve haneleri, yatacak<br />

yer sağladıkları, gidip gelen ve şehir hayatına<br />

geçişteki kaderlerini en azından bir süreliğine paylaştıkları<br />

akrabalarıyla dolup taşıyordu. Haneleri<br />

100 yıl öncenin göçmen hanesinden daha büyük<br />

olsa da nadiren çok sayıda kuşağı barındırırdı.<br />

Göçmen hanesi, daha geniş aile ve diğer kişisel<br />

bağlantılar, çalışma ve toplumsallığın kentsel<br />

dünyasına yerleşen göçmenlere büyük giriş noktaları<br />

ve toplumsal sermaye sağlamış, nihayetinde<br />

yerleşim topluluklarının temellerini atmıştır.<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-138

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!