01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İSTANBULLAŞMAK<br />

Devletin giderek şiddetlenen köpek düşmanlığı<br />

başka bir “tehcir” ile maruf ve malul İttihat ve<br />

Terakki Fırkası döneminde yaşandı. Elli ila altmış<br />

bin köpek önce Hayırsızada’ya sürüldü, birbirilerini<br />

yiyerek telef olduktan sonra da cesetleri<br />

gübre ve hayvan yemi olarak Fransız bir müteşebbis<br />

tarafından ihraç edildi. İttihat ve Terakki<br />

döneminden günümüze, en azından köpekler söz<br />

konusu olduğunda, tepeden inme temizlik eğilimi<br />

değişmedi; hatta tedricen arttı bile diyebiliriz. Bu<br />

satırların yazarı, 1996 yılında gerçekleşen “barınma”<br />

konulu Habitat Konferansı sırasında, yabancı<br />

misafirlere hoş görünmek maksadıyla öldürülen<br />

kedi ve köpeklerle dolu bir bidon gördü.<br />

Tıpkı kentsel dönüşüm (bak. Kentsel Dönüşüm)<br />

adına uygulanan ve “dönüştürülecek<br />

mahalle”ye danışılmadan, ekonomik pazarlık<br />

bazında gerçekleşen barınma ihlalleri gibi; yönetim,<br />

şehirli ve köpek arasındaki ilişkiye de tepeden<br />

müdahale yöntemiyle “çözüm” arar. Ancak<br />

aynı şeyi şehirli ve köpek arasındaki ilişki için<br />

söylemek doğru olmaz. Timur, makalesinde yönetimin<br />

her müdahalede halkın tepki verdiğini<br />

belirtip, özellikle 1910 yılında dönemin şehremini<br />

Cemil Topuzlu tarafından gerçekleştirilen<br />

sürgün sırasında ahalinin köpekleri azad etmek<br />

istediğini, kimi zaman da bunu başardığını, dönemin<br />

bir Fransız okulunda öğretmenlik yapan<br />

Colombani’den alıntılarla aktarır. Colombani,<br />

“Köpekleri toplamak için Türkleri düşünmemek<br />

lazım. Hayvan başına on beş frankın verildiği bu<br />

çok karlı işi çingeneler yüklendiler.” diyor. Yazının<br />

devamında bu “Türkler”den kastın Müslümanlar<br />

olduğunu anlıyoruz. Gerçekten de dönemin İstanbulluları<br />

arasında, özellikle Frenklerin köpek<br />

meselesinin “halline” daha fazla taraftar olduğunu<br />

görüyoruz. Sürgün sırasında araya kaynayan,<br />

herhalde dönemin ender “ev”cil köpeklerinden<br />

Pera Palas Oteli’nin kanişi, otelin misafiri yabancılar<br />

tarafından çok sevildiği için beyhude yere<br />

diğer köpekler arasında aranmış.<br />

Ancak Frenklerin köpekler hakkındaki fikirlerini<br />

genellemek, öncelikle karşı örneklerin göz<br />

önünde bulundurulması durumunda yanlış olur.<br />

Genellikle Batılıların ikamet ettiği Pera’da köpekler<br />

varlıklarını diğer mahallelerdeki köpeklerle<br />

eşzamanlı sürdürdüler ve hala da sürdürüyorlar.<br />

1902-1904 senelerinde İstanbul’da bulunan Claude<br />

Farrère de, Batı’daki hiçbir köpeği sevmemesine<br />

rağmen İstanbul köpeklerine “makul ve müteffekkir”<br />

tavırları yüzünden saygı duyuyor. İkinci<br />

olarak, köpeklerden “kurtulma” isteği 6. Daire<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-324

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!