01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İSTANBULLAŞMAK<br />

KARŞI TARAF<br />

İstanbul’da araya denizin girdiği karşılıklı<br />

kıyı mekanları arasındaki durumu anlatır.<br />

Asya’ya göre Avrupa, Avrupa’ya göre Asya yakası;<br />

tarihsel yarımadaya göre Beyoğlu.<br />

Karşı taraflar arasındaki mekansal ve yaşamsal<br />

diyalog İstanbul’un kuruluşundan beri sürer.<br />

İstanbul Boğazı’nın güney ucundaki yarımadalar<br />

üzerinde konumlanan ilk yerleşimler, parçalı yerleşim<br />

gelişiminin temelini oluşturur: Delfi kahininin<br />

kehanetine dayanılarak kurulan ilk İstanbul<br />

“körler ülkesi”nin (Khalkedon, bugün Kadıköy-<br />

Üsküdar’ın bulunduğu yerdeki şehir) karşısındaki<br />

Ligos burnuna (bugünkü Sarayburnu) yerleşir;<br />

Haliç’in kuzey kıyısındaki buruna kurulan Pera<br />

(bugünkü Galata) da adını karşı kıyıda konumlanmasından<br />

alır. Yarımadaların arasında kalan<br />

deniz bir yandan yerleşimler için kuvvetli bir sınır<br />

çizgisi, diğer yandan mekansal bir merkez<br />

oluşturur.<br />

Aralarında kalan deniz-yolunu merkez alan<br />

karşılıklı yerleşimler Boğaz boyunca, özellikle 19.<br />

yüzyılın ikinci yarısından sonra daha yoğun olarak<br />

yayılır. Burunlar ve koylar dizisinden oluşan<br />

Boğaz sahilleri, köylerin oluşumuyla Boğaziçi<br />

mekanı olarak özelleşir. Birbirine sarılarak, dolanarak<br />

biçimlenen tepeler, bunların aralarında<br />

kalan vadiler ve bu topografik yapının ortasından<br />

boylu boyunca geçen denizyolu (Boğaz) sürekli<br />

bir karşılıklar zemini sunar. Bu doğal topoğrafya<br />

üzerinde, karşılıklı olarak sahillerde sıralanan<br />

köyler takımyıldızı andıran bir yerleşim sisteminin<br />

parçalarını oluşturmaktadır. Karşı taraflar<br />

arasındaki deniz, yol oluşuyla, 1950’lerin sonunda<br />

her iki kıyıda sahilyollarının (bak. Sahilyolu)<br />

yapılmasına kadar geçen süre boyunca, tüm mekansal<br />

açılımların kendisine doğru yöneldiği ve<br />

ulaşımın sağlandığı, mekansal ve fonksiyonel<br />

anlamda tek ve merkezi omurga olma durumunu<br />

korur. Sahilyollarıyla 1960’lardan sonra bu<br />

merkezi omurga çatallanır. Özellikle 1980’lerden<br />

sonra hızlanarak, artık metropolün bir parçası<br />

haline gelmiş olan Boğaziçi, doğal topoğrafyayı<br />

hızla örtme eğiliminde olan bir mekansal dönüşüm<br />

(bak. Kentsel Dönüşüm) sürecine girer. Karşılıklar<br />

zemininin boşluklu mekansal yapısı ve<br />

bunun arasına serpili röper noktalarının algısı<br />

değişir. Suyun örtücülüğüne benzer şekilde, karada<br />

da, yerleşimin yoğun örtüsü gelişir; yerler<br />

örtülür; takımyıldızı sönükleşir. Boğaziçi’nde<br />

suyolu ve yerleşimin yoğun örtüsü egemen olur.<br />

Bu süreçte tüm İstanbul’un parçalı yapısı da ay-<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-202

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!