01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İSTANBULLAŞMAK<br />

kutusu payesi kazanır. Ancak II. Abdülhamid için<br />

aygıtın hakikate gösterdiği bu sadakat bir parça<br />

tehditkardır; üstelik tam da kentin bir yekpare düzene<br />

ihtiyaç duyduğu sırada.<br />

Sinematograf’ın Osmanlı başkentine girme<br />

ihtimali tam bir kaos ve kargaşa ortamına teyellenmiştir;<br />

I. Meşrutiyet’in peşi sıra gelen savaşlar<br />

ve isyanların sözde bastırıldığı, Kapitülasyonların<br />

yarattığı sosyopolitik problemlerin, istibdat<br />

tedbirleriyle örtbas edilmeye çalışıldığı bir tarihe.<br />

Hatta Fransız Sefareti’nin aygıtın kentte kullanılması<br />

için yaptığı resmi başvuru olmasa, İstanbul<br />

sinemayla belki de çok daha geç tanışacaktır. II.<br />

Abdülhamid, kurumsallaşmaya çalışan modern<br />

devlet gereği, başvuruyu inceleme talebiyle birlikte<br />

Osmanlı Fen Müşavirliği’ne iletmiş ve “ilmi<br />

yönden insanlık için faydalı bir araç” yanıtını<br />

almıştır; ancak hala tedirgindir. Muhtemelen bu<br />

kaygılı bakışın kökeninde, devlet-toprak bütünlüğünü<br />

korumanın yegane yolu olarak düşündüğü<br />

Panislamizm vardır. “Tasvir” İslamiyet’te<br />

yasaktır; sinematograf’ın perdeye yansıttıkları<br />

ile görülen gerçeklik arasındaki bu benzerlik, her<br />

şeyi gören ve bilen Allah’ın gözüne şirk koşmak anlamına<br />

gelmemekte midir Bu Frenk icadı aygıt,<br />

İstanbul’da neyi kaydedecek, neyi gösterecektir<br />

Oysa zaten sinemanın soykütüğünü oluşturan<br />

bir dizi optik temaşa aygıtı elli yılı aşkın bir<br />

süredir Osmanlı başkentinin Batılı kapısından,<br />

Pera’dan girip, kente yerleşmiştir. Heimatlos’ları,<br />

marjinalleri, ötekileri ve yabancıları gövdesinde<br />

toplayan kozmopolit Pera, gözbağcılık ticareti<br />

ile modern bilimi bir araya getiren “hareketligörüntü”lerin<br />

işgali altındadır. Galatasaray’a<br />

yerleşen bir sirkteki Microscope Solaire (Güneş<br />

Mikroskobu) gösterisini (1843), fotoğrafın mucidi<br />

Daguerre’in hareketli-resim aygıtı Le Grand<br />

Diorama’nınki izler. 1855’te Naum Tiyatrosu’nda<br />

marifetlerini sergileyen Cosmorama, seyircilerin<br />

dönen bir silindire resmedilen doğa, kent ve<br />

savaş imgelerini izlediği panorama (bak. Panorama),<br />

georama, neorama gibi fantazmagorik<br />

araçlarla tanışmasına aracı olur. Fenakistiskop<br />

ve Zootrop’la evrimleşen hareketli-resim, Fransız<br />

Doumlier’nin “Büyülü Fener”le gerçekleştirdiği<br />

temsille (1882) sinematografınkilere yakınlaşır;<br />

perdeyi kaplayan yarı belgesel yarı fantastik<br />

görüntüler, neredeyse Georg Mélies’nin filmleri<br />

gibidir. Üç yıl sonra, ünlü Verdi Tiyatrosu, ışıklı<br />

tablo gösterisinin seyir mekanı olurken, Fransız<br />

gözbağcı Louis Thierry de, Théatre Français de<br />

Diapanorama’sını Türkiye Çeşmeleri tematiğiyle<br />

tanıtacaktır. Bertrand’ın sinemaya emsal gös-<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-310

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!