01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İSTANBULLAŞMAK<br />

“Batı Akdeniz kültüründe futbolun yeri” üzerine<br />

çalışmalar yapan etnolog Christian Bromberger,<br />

Olympique Marseille taraftarlarının tribünlere<br />

yerleşimini incelemiş ve Batı sanayi toplumlarındaki<br />

stadyumu bir kent maketi olarak görmüştü.<br />

Sözkonusu araştırmadan, kentte yer alan sosyal<br />

kesimlerin, mesleklerin, yaş gruplarının, cinsiyet<br />

oranlarının, stadyum ile semtler arasındaki ulaşım<br />

olanaklarının ve kimi futbolculara duyulan<br />

özel ilginin bu yerleşme biçiminde etkili olduğunu<br />

öğreniyoruz. Tribünlerin her bölümü bir toplumsal<br />

kesimin somut alanıdır. O halde Bromberger’in<br />

araştırması, kolektif kulüp kimliği ile tribünde<br />

yer alan sosyal kimlikler arasında değişken bir<br />

ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Yani, her ne<br />

kadar atılan bir gol tribünde yer alanlar arasında<br />

sıkı duygu bağları oluşturuyorsa da, o gol anında<br />

yaşanan coşku ya da hüzün duygusal bir homojenlik<br />

yaratıyorsa da, bu bütünlük tam anlamıyla<br />

kulüp kimliği ile ilgili bir durum değildir. Açıkçası,<br />

tribündeki anlık duygu bağları ile kulüp kimliği<br />

arasında mutlak bir ilişkiden söz etmek çok da<br />

doğru sayılmaz. Çünkü kulüp kimliği, kolektif<br />

duyguların doğurduğu bir homojenlik ile açıklanamaz;<br />

bu kimlik, farklı sosyal kesimlerden<br />

kişilerin kendi takımlarını nasıl ifade etmeyi tercih<br />

ettiklerine bağlı olarak biçimlenir. Başka bir<br />

deyişle, kişilerin kendi takımları hakkında “neyi<br />

anlatmayı sevdiklerinin” oluşturduğu bir ayrımdır<br />

bu... Aynı takımın taraftarları arasındaki bir<br />

üslup farkı... İşte, aynı kulübün kimliği altında<br />

toplanan taraftarlar, bu kimliği kamusal alanda<br />

(stadyumda) farklılıklar ile dışavurmaktadırlar.<br />

Bromberger’in Marsilya örneğinden yola çıkarak,<br />

özellikle 80’li yıllardaki stadyumlara genel<br />

bir bakış atacak olursak, bu yapıların birer kamusal<br />

alan olarak son derece ideolojik bir planlama<br />

yansıttığını görürüz. Batı sanayi toplumlarının<br />

modernist kent ve mimari mantığı ile stadyumlar<br />

arasındaki bağlam çakışması, hayli belirgin<br />

olarak gözler önüne serilmiştir. Modernist kent<br />

ve mimari anlayışının ve bu anlayışa bağlı olarak<br />

kamusal alanların yaratmaya çalıştığı bir prensipten<br />

söz edelim: Farklı sosyal kesimlerden gelen<br />

kişilerin karşılaşmasıyla, elbette kendi kimliklerinin,<br />

sınıfsal aidiyet göstergelerinin korunacağı<br />

bir alan oluşacaktı. Örneğin kentin karşılaşma<br />

alanları olarak düşünülmüş meydanlar, parklar<br />

vs. farklı kimliklerin kendilerini özgürce ifade<br />

edebilecekleri yerlerdi; ama bu alanlar herhangi<br />

bir kesimin kalıcı simgelerini asla benimsemeyecek,<br />

hiçbir kesim o alanı kendi aidiyet göstergeleriyle<br />

tanımlayamayacaktı. Kamusal alanın<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-335

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!