01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İSTANBULLAŞMAK<br />

İçerdiği çoğulluk bir dizi sabit tekilliklerin<br />

toplamı gibi biçimlenmiş olan o geleneksel kozmopolitizm,<br />

19. yüzyıl başlarından itibaren aşındı.<br />

Hızlı bir tempoyla, “kozmopolit”in sövgü sözcüğü<br />

olacağı, homojenliğin amaç diye tarif edildiği bir<br />

ortam doğdu. Hemen her etno-dinsel grup kendi<br />

ulusalcılığını ve kendi modern “düşlenmiş” kimliğini<br />

inşa etmeye koyulmuştu. Bu, İstanbul içerdiği<br />

büyük çoğullukla aksini çağrıştırsa da, hemen<br />

her etno-dinsel grubun o çoğulluktan kurtulma<br />

iradesini geliştirmesi demekti. Birinci Dünya Savaşı<br />

bitip Osmanlı Devleti tasfiye edilince, rakip<br />

ulusalcılıkların kavgasından doğan yeni Türkiye<br />

Cumhuriyeti, İstanbul’un kaderini o doğrultuda<br />

biçimleme kararıyla yola çıkacaktı. Burası artık<br />

etnik anlamda tekil kimlikli bir Türk kenti olmalıydı.<br />

Kolay ulaşılacak bir hedefti bu. 1929 dünya<br />

ekonomik bunalımı kentteki Avrupa sermayesiyle<br />

birlikte Avrupa kökenlileri de uzaklaştırdı. Eski<br />

Doğu Akdeniz kozmopolitizminin yerli bileşenleriyse<br />

1920’lerden 1970’lerin başlarına dek uzanan<br />

bir zaman aralığında kenti adım adım terk edip<br />

gittiler. Ulusalcı imgelemin öngördüğü tekilleşme<br />

başarılmış gibiydi. Ne var ki, ideolojik angajmanlar<br />

aksine işaret etse de, yıkılan geleneksel kozmopolitizmin<br />

yerine, kentin yeni kozmopolitizmi<br />

yavaş yavaş inşa edilmekteydi. Sabitlenmiş, girilip<br />

çıkılması sıkı sıkı denetlenen cemaatlerin ve statülerin<br />

kenti, sayısız parametreye göre çeşitlenen<br />

bireyselliklerin, tercihlerin, dışavurumların, çıkarların,<br />

gruplaşma ve ayrışmaların kenti olmaya<br />

koyuldu. Özellikle 1980’lerden itibaren olağan<br />

bir metropol çoğulluğu edindi ve edinmekte. Her<br />

totaliter yönelimin, ne denli baskıcı olmak isterse<br />

istesin, metropolün çoğulluğuna tosladığı bir<br />

“kendiliğinden özgürlük” ortamı oldu burası. Bu<br />

niteliği her gün giderek daha da belirginleşiyor.<br />

İronik olan şu ki, kendini çoğullukların dışavurumuna<br />

çan bu modern metropol, adını tam aksine<br />

tekilleştirecekti. O, bugün Türkiye’de ve dışarıda<br />

hemen herkes için artık yalnızca İstanbul. Ulusalcı<br />

öncülerin düşü neredeyse bir çırpıda gerçekleşiverdi.<br />

Onlar Kostantiniyye’yi Bizans dönemiyle<br />

ilişkisi nedeniyle, Dersaadet’iyse Osmanlı geçmişi<br />

ima edişinden ötürü kullanım dışı kılmak istemişlerdi.<br />

Bunu dünya ölçüsünde başardılar. Kent,<br />

1920’lerden başlayan homojenleşme evresinde<br />

sayısız eski adını unuttu. Kullanımdaki adları<br />

içinden en az politik, en az dinsel, en az etnik<br />

göndermesi olan adını, İstanbul’u genelleştirdi.<br />

İstanbul oldu. Kentin adı, içine sayısız anlamların<br />

üretilip yerleştirilebileceği, yine de dolmayacak<br />

bir açık kategori haline geldi. Tıpkı bu metropolün<br />

kendisinin de, farklı yaşam biçimlerini,<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-177

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!