01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İSTANBULLAŞMAK<br />

Belediyeciliği ile fiilayata geçen Batılı anlamda<br />

kent planlaması fikrinin sadece fiziki değil, sosyolojik<br />

ilişkileri de içerdiğini gösterir, Frenklerin<br />

köpekleri sevmediğini değil.<br />

Günümüzde İstanbul’un sokak köpekleri ve<br />

insanları halen aynı şehir ekolojisinde barınıyorlar.<br />

İstanbul’da “tehcir” politikalarının niye işlerlik<br />

kazanmadığını biraz daha iyi kavramak için, İstanbullu<br />

köpekler ve insanlar arasındaki ilişkiye<br />

nominalist bir görüş açısından bakmakta fayda var.<br />

İstanbullular ve İstanbullu köpekler arasındaki<br />

ilişkiyi, örneğin Peter Singer’vari bir türcülüğe<br />

karşı çıkış ve acı çekmeyi minimalize etmeye dayalı<br />

faydacı bir ahlak felsefesinden yola çıkarak<br />

açıklamak pek olası değildir. İstanbullular için<br />

böyle mutlakiyetçi bir etik güdüden bahsetmek<br />

zordur. Zira, örneğin satın alındıktan belli bir süre<br />

sonra bıkkınlık veren bazı ev köpekleri ve mahallede<br />

barınması artık istenmeyen kimi sokak<br />

köpekleri sıklıkla şehrin ücra ağaçlık bölgelerine<br />

ya da Prens Adaları gibi şehre geri dönüşün imkansız<br />

olduğu yerlere (burada gemiye binmeyi<br />

beceren, “akıl eden” köpekleri istisna olarak belirtmek<br />

gerekir) sürülür ve çoğu burada açlıktan ya<br />

da hava şartlarından telef olur. Dolayısıyla iki tür<br />

İstanbullu arasında süregiden ilişkide eğer ahlaki<br />

bir yan varsa, bu örneğin Descartes’tan Kant’a<br />

kadar çerçevesi kurgulanmaya çalışılan evrensel<br />

aklın (ruhun) ve ona sahip bireyin üstlendiği ve<br />

Singer gibi felsefecilerin çözümledikleri bir akıl<br />

ve ona dayalı davranış teorisinden kaynaklanmaz.<br />

(Batı’daki tartışmaların genel hayvan hakları<br />

üzerinden olanca hızıyla ilerlemesine rağmen<br />

fiiliyatta pek bir şey değiştirmediğini, analizin<br />

analiz olarak kaldığını söylemeyi de ihmal etmeyelim.)<br />

İstanbullu, köpekleri ile içli dışlıdır, ancak<br />

onları genel kurallar içinde, zamansal uzamda<br />

kategorize etmez, yeri gelince onu umursamaz,<br />

ama katledilmesi tarfatarı da değildir.<br />

Kentin kendine has dokusu -Boğaz hattında,<br />

1980’lerden bu yana devam eden talanlara rağmen<br />

halen varlığını sürdüren yeşil vadiler ve tepeler,<br />

şehrin kuzey ve güneyine gidildikçe iyice belirginleşen<br />

mahalleler arasındaki boşluklar, çevre ve<br />

bağlantı yolları yakınındaki araziler- köpekler için<br />

doğal barınaklar, gerektiğinde insandan görece<br />

uzaklaşabildikleri yaşam alanları yaratsa da, sokak<br />

köpeklerini, örneğin Beyoğlu’nun turistlere hitap<br />

eden bir Osmanlı lokantasının girişindeki paspasın<br />

üzerinde, ya da İkinci Köprü’nün yapımından<br />

bu güne ülkenin en zengin banliyösü, tüketim<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-325

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!