01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İSTANBULLAŞMAK<br />

baren başkentle taşra arasında her tür kültürel,<br />

toplumsal ve sanatsal alanda belirgin bir çağ farkı<br />

yaşanacaktır. 19. yüzyılın ortalarında, özellikle<br />

Kırım Savaşı ile birlikte Avrupa ile temaslar geliştikçe,<br />

terim bundan en çok ve en hızlı yararlanan<br />

kentin insanlarını nitelemektedir. Bu asla<br />

bu biçimde açık olarak ortaya konmasa da, İstanbulluluk<br />

sıfatının ardında “öteki”ne, Batılı’ya en<br />

yakın olan “yerli”nin ima edildiğini sezmek zor<br />

değildir. Ancak, 19. ve 20. yüzyıllarda terimin Türk<br />

kökenliler tarafından kullanıldığında “yerli” bir<br />

“gayrimüslim”i anlatmasına çok ender rastlanır<br />

(bak. Azınlık; Etnisite).<br />

Kavram, 1980 sonrasında hızlı bir anlam revizyonu<br />

geçirir. Onun ortaya çıkması için, İstanbul’un<br />

Ankara’nın başkent yapılışının ardından daha<br />

1920’lerde yitirdiği rakipsiz ekonomik ve kültürel<br />

pozisyonu yeniden elde etmesi gerekir. Dolayısıyla,<br />

İstanbullu’nun yeni bir anlamla yüklenerek<br />

“icat edilmesi” bir paradokstur. İstanbul yeni bir<br />

ağırlık kazanır ve Ankara’yı hiç de amaçlanmamış<br />

biçimde taşralaştırırken, İstanbullu da tam karşıt<br />

bir biçimde bir yitik insan tipi olarak gündeme<br />

gelir. Yani İstanbul yeniden doğarken İstanbullu<br />

ölür. Ölümü işlevseldir de... Ülkenin dev metropolünün<br />

küresel ilişkiler ağına eklemlenişi ona<br />

ulusal ölçekte ayrıksı ve rekabet edilemez bir güç<br />

kazandırırken, İstanbullu’nun ölümü bu metropolü<br />

ulusal ölçekte yeniden olağan bir Türkiyelilik<br />

durumuna iade etmeyi sağlar. Öyle ya, İstanbul’da<br />

yaşayanlar artık İstanbullu değillerdir! İstanbullu<br />

olmaya İstanbul’da yaşamak bir yana, İstanbul’da<br />

doğmak bile yetmez olur (bak. Yabancı). Çünkü,<br />

ülkenin her köşesinden buraya savrulmuş<br />

olanlar, savrulurken yerel ahlaki/kültürel/insani<br />

değerlerini de büyük oranda yitirmiş kabul<br />

edilirler. Bundan ötürü, İstanbul’u benimsemek,<br />

İstanbul’la özdeşleşmek gibi düşsel bir durum<br />

daha icat edilecektir. İstanbul’da yaşayanlar, sanki<br />

onu benimsemedikleri, onun değerlerini kavrama<br />

yeteneğinden yoksun oldukları için, kent<br />

de kimliğini yitirmekte ve bozulmaktadır. Bunun<br />

anlamı, İstanbulluluk kavramının Türkiye<br />

geneline egemen kadim hemşehrilik örüntüleri<br />

çerçevesinde kavranmasının önerilmesidir. Başka<br />

bir anlatımla, metropol için öngörülen kentlilik<br />

modeli, geleneksel Türkiye’nin dar cemaatçi aidiyet<br />

örüntüleri çerçevesinde inşa edilmek istenir.<br />

İnşa edilemeyeceği için de bir İstanbulluluk<br />

mitolojisi kurulur.<br />

—Uğur Tanyeli<br />

>Azınlık, Etnisite, Yabancı<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-179

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!