01.02.2015 Views

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

istanbullasmak_scrd

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İSTANBULLAŞMAK<br />

gayrimüslimlerin “kentli”, Müslüman-Türk’ün,<br />

hatta Ermenilerin bile “köylü” olduğu türünden<br />

ayrımcı görüşlerin mekansallaştığı kent imgeleri,<br />

idealize edilen imgelerin arka planını oluşturur.<br />

Filmik anlatılar, bu yüzden kimi zaman hiç olmadığı<br />

kadar modern, kimi zamansa oryantalist<br />

hazcılığa uygun masalsı, hatta karnavalesk görüntülerle<br />

inşa edilmiştir.<br />

Bir tiyatro uzmanı olmasına karşın, bu süreçte<br />

Muhsin Ertuğrul’un İstanbul’da Bir Facia-i Aşk<br />

(1922), Boğaziçi Esrarı (1922), İstanbul Sokaklarında<br />

(1931), Şehvet Kurbanı (1939) gibi filmleriyle<br />

anılan sineması, kentteki modern-geleneksel karşıtlığına<br />

odaklanır. Örneğin Pera sinemalarında<br />

da gösterilen The Way of All Flesh’ten (Victor Fleming,<br />

1927) uyarlanan Şehvet Kurbanı’nda (1939),<br />

İstanbul sanki Immanuel Kant’ın kaleminden<br />

çıkmış bir kusursuzluğun simgesidir; filmin mekansal-zamansal<br />

bağlamını, modernlik, Batılılık,<br />

evrensellik, düzen gibi kavramlar oluşturur.<br />

Cumhuriyet’le birlikte kurulan bir banka reklamıyla<br />

açılan ilk sekanstan itibaren Batılı ikonlar<br />

birbiriyle yarışmaktadır. İlk Türk grafik sanatçısı<br />

İhap Hulusi’nin banka veznesinin camı üzerine<br />

resmettiği tren rayları, saatler, caddeler bu ulusal<br />

modernlik idealini temsil etmektedir. Yeni cadde-sokak-ada-parsel<br />

düzenlemeleri paralelinde<br />

gelişen Nişantaşı, Boğaziçi, Kadıköy ve Yeşilköy<br />

gibi değer kazanan semtlerdeki apartmanlar, pasajlar,<br />

oteller, kamusal binalar, vb. sanki metropol<br />

imgesine atfedilen negatif okumaların pozitif<br />

eğretilemeleriymiş gibi filmin içinde yüzerler. İlk<br />

sesli Türk filmi olmasına karşın, tanıtım afişinde<br />

tiyatro diliyle “Fevkalade Müsamere” başlığı altında<br />

vizyona giren İstanbul Sokaklarında’da (1931)<br />

ise kentin bir turist rehberinin gözünden baştan<br />

sona katedildiğini, film yandığı için yalnızca kaynaklardan<br />

öğreniyoruz. Fransa’da Güzel Sanatlar<br />

eğitimi almış olan Vedat Ömer Ar’ın tasarladığı<br />

iç mekanları ve Le Corbusier’nin “modular”<br />

tasarımındaki kübist çizgileri andıran afişleri,<br />

filmde yine modern bir dilin hakim olduğuna<br />

vurgu yapıyor. Kentsel uzamını oluşturan Galata,<br />

Topkapı Sarayı, Haydarpaşa Garı, Dolmabahçe<br />

ile Boğaz ve Haliç kıyılarının çekimlerinde ise bu<br />

dilin yerini gizemli-masalımsı turistik imgeler<br />

alıyor. Bu muhtelif kent ikonlarının gösterişli<br />

imgelerinden, filmin daha çok Avrupa’ya açılma<br />

düşüne hizmet ettiği hemen anlaşılıyor. Le<br />

Corbusier, “kentlerin cenneti” dediği İstanbul’u<br />

ziyareti sırasında, sanki bu filmlerin sakladığı,<br />

alan-dışı bıraktığı yerleri ima edercesine, kentin<br />

“bağrında acı verici bir ejderhayı gizleyen kor-<br />

SALT014-İSTANBULLAŞMAK-316

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!