23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

damlalar net bir şekilde görülüyordu. Deniz, bu dekorasyonu gerçekleştirebilmek için<br />

içmimar dahil birçok sahne yönetmeniyle görüşmüş, her birinden aldığı <strong>fi</strong>yatlar<br />

karşılayabileceğinden yüksek çıkınca çareyi radikal bir yöntemde bulmuştu. Sahneyi<br />

konservatuarın el sanatları bölümündeki öğrencilerle birlikte tasarlamışlar ve yapımında<br />

hurdacılardan ya da civardan topladıkları, kendi evlerinden getirdikleri malzemelerini<br />

kullanmışlardı. Sahne tasarlanmaya başladığında tam bir çöp yığınıydı ama doğru ışık ve su<br />

işin içine dahil edilince sonuç inandırıcı olmuştu. Kendi orijinalliğiyle büyüleyici, yamalı, her<br />

parçası başka bir şeye ait, eşi benzeri olmayan bir sahneydi bu.<br />

İki su baskını, dört elektrik kaçağından sonra sahne ve dekorun tamamlanması toplamda iki<br />

ay 12 gün sürmüştü. Su efekti yüzünden okulun maun sahnesini kullanamamışlardı, zaten tüm<br />

bu gösteri ve izleyiciler nasıl olsa bu küçük salona sığamazlardı. Sahneyi okulun koruya bakan<br />

büyük arka bahçesine inşa etmeye karar vermişlerdi. Deniz, insanların inandırıldıklarında<br />

nasıl da mucizevi yaratıklar olduklarını aynı bir mucizeyi izler gibi izlemişti. Mutluydu.<br />

Öğrencilerse istedikleri her şeyi gerçekleştirebilecekleri inancıyla Tanrılar gibi özgürdüler.<br />

Sahne bitmişti. Yapımı görüldüğünden çok daha basit olmuştu. Yağmur efekti için başta<br />

denedikleri dört yöntem sonuç vermemiş, hatta felaketlere neden olmuştu ama beşinci yöntem<br />

uygulaması işlemişti. Çözüm, çalışmalara kendince destek vermeye çalışan okulun<br />

hademelerinden gelmişti, Deniz <strong>fi</strong>krin altı hademeden hangisinden çıktığını hatırlamıyordu<br />

şimdi ama ikinci su baskınının olduğu gecenin sabahı bir mucize gerçekleşmişti. Hademeler<br />

kendi aralarında yağmur sorununu, dört metreye dört metre iki çitayı artı şeklinde tavana<br />

sabitleyip sağlamlaştırarak ve bu dev artının üstüne bir bahçe hortumunu spiral şeklinde<br />

dolayıp hortumun üstüne onar santimetrelik aralıklarla delikler açarak çözmüşlerdi. Sonuç<br />

muhteşemdi. Üzerinde dans edilecek, suya dayanıklı sahneyi yapmak da kolay olmamıştı ama<br />

yine de başardılar. Heykel bölümündeki bir öğrenci haftanın dört günü bir şirkete bağlı olarak<br />

epoksi yer kaplamasında çalışmaktaydı ve hammaddenin Deniz’in kendi cebinden verdiği<br />

parayla alınmasıyla birlikte epoksi sahne tüm tesisatıyla hazırdı. Dansçılar ayaklarına<br />

geçirecekleri ve kaya tırmanışçılarının kullandığı bir malzemeden yapılan özel çoraplar<br />

sayesinde kaymadan gösterilerini yapabileceklerdi. Sahneyi ve provayı gören bir ses sistemi<br />

şirketi geceye hemen sponsor oldu.<br />

Toplantıda, gösterinin zaman akışı <strong>fi</strong>nalize edilerek girişteki Duru’nun dansı oy birliğiyle<br />

kaldırılmıştı. Konu kendisine, özellikle de dans edişine gelince, herkesin izlemekte gönüllü<br />

olduğu Duru, kendi açılış sahnesinin iptalini duyunca ihanete uğradığını hissetmiş, iki müzik<br />

öğrencisinin önünde Deniz’e bağırıp çağırıp çekip gitmişti. İlk defa başına gelen bu iptalin<br />

nedenlerinin şahsi olduğunu o an için anlamasa da, sonraları Ada’nın etkisini anlayacak ve<br />

onu epey sorumlu tutacaktı.<br />

Deniz, aklı Duru’da olmasına rağmen işini iyi yapan herkes gibi, kafasını toplayıp gösteriye<br />

konsantre olmaya çalıştı. Başta çok zorlansa da, hazırlıklardan sonra Ada’nın müziğinin<br />

başlamasıyla tüm düşünceleri kendinden alınmıştı, artık sadece müzik vardı.<br />

Sahneye, senkronize ritimde, yükselen bir tempoyla çalan beş parlak davul çıktı,<br />

omuzlarına astıkları davulu çalanlar, siyah sahnenin karanlığında ve giydikleri kapüşonlu<br />

siyah plastik yağmurluğun korumasında nerdeyse görünmez olmuşlardı. Üzerlerine çiseleyen<br />

yağmur sanki havada asılı duran davulları okşuyor, davula vuran sopalar hiçbir ele ait<br />

değillermişçesine havada ritim tutuyorlardı. Önce tek sıra halinde yan yana duran davullar

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!