Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
umursadı. Tek bildiği, kulaklarından bedenine yayılan bu hissin bir daha asla kendisini terk<br />
etmesini istemediğiydi. Müziğin bitmesiyle Ada’yla göz göze geldiklerinde, Ada’nın<br />
suratındaki şaşkınlıkla karışık dehşeti de önemsemedi Göksel. Kendisine tarif edemediği bir<br />
şeyler olmuştu ve ne olduğu umurunda değildi aslında, tek istediği bu anın devam etmesiydi.<br />
İçindeki sessiz ağlayış hıçkırıklara döndüğünde, kendisine şok içinde bakan Ada ayağa fırladı<br />
ama Göksel bunu da umursamadı. O an her şey kendi kontrolü dışındaydı, artık<br />
savaşmayacaktı, yaşadığı hislere sarılıp kafasını öne eğdi ve duyguların bedenini allak bullak<br />
edişini deneyimledi. Nasıl göründüğünü düşünmeden, umursamadan sessizce ağladı.<br />
Ada önce gitmeyi düşündü ama kocaman, güçlü bedeninin içine sıkışmış bir bebek gibi<br />
görünen Göksel’i böylece bırakamazdı. Çok şiddetli hissetmese de içinde onu korumakla<br />
ilgili bir duygusu uyandı. Ağlayan bir kaplanın yanına yaklaşır gibi yaklaştı Göksel’e,<br />
temkinli ve yavaşça. Dibine kadar girdiğinde Göksel’in kafasını kaldırıp kendisine bakacağını<br />
düşünmüştü ama Göksel tamamen içine dönmüştü, sessiz hıçkırıklar içinde ağlamaya devam<br />
ediyordu. O an kapıdan birisi girse durumun ne kadar tuhaf görüneceğini düşündü Ada.<br />
Kocaman, psikopat Göksel stüdyonun ortasında bir taburenin üstünde oturmuş ağlıyordu, hem<br />
de ne için? Ada şarkı söyledi diye. Ada gülmek üzere olduğunu fark ettiğinde, kendini<br />
durdurmak için Deniz’i getirdi aklına. Ada da böyle ağlamıştı çok, Deniz’in bestelerini her<br />
dinlediğinde içindeki fırtınanın gözlerinden fışkırmaması için kendisiyle ne kadar savaşmış<br />
olursa olsun, sonunda hep ağlamış ve Deniz’e tek bir kelime söyleyemeden hıçkırıklarını<br />
kendi içinde tutmaya çalışarak terk etmişti ortamı. Göksel’in en azından cesareti vardı. Ada<br />
niye bu kadar ağladığını bilmiyordu, çok da ilgilenmiyordu ama insani duyguları, onu bir<br />
şekilde teselli etmeye çalışmasını söylüyordu. Ada’nın elini ha<strong>fi</strong>fçe Göksel’in omzuna<br />
koyması ve Göksel’in ayağa fırlayıp Ada’ya sımsıkı sarılması aynı anı takip etti. Ada,<br />
kendisini sıkı sıkı saran Göksel’in güçlü ve uzun kolları arasında şaşkınlık içinde ne yapması<br />
gerektiğini bilemeden dururken, Göksel kendi cüssesinin yarısı kadar olan bu küçük ama<br />
varlığının anlamıyla kendisine göre çok güçlü olan kızı daha da sıkı sarmaladı. Hayatında<br />
kimseye sarılmamıştı dövüştüğü birkaç kişiyi nefessiz bırakmak dışında, insanların niye<br />
sarıldıklarını anlamazdı ama şimdi ruhu kendi yoksunluğunu doldurmak istiyordu ve Ada o<br />
yoksunluğu doldurabilecek tek eşsiz parçaydı. Göksel, Ada’yı sarmaladı, kafasını Ada’nın<br />
ince boynunun oyluğuna sokup derin nefes alarak onu içine çekti. Ne kollarını Ada’nın<br />
vücuduna dolarken ne de onu farkında olmadan havaya kaldırırken Ada’nın donmuş olduğunu<br />
fark etmedi. Ada, daha önce hiç böylesine sarınılmamıştı, böylesine güçlü biri hiç bu kadar<br />
teslimiyet içinde yaklaşmamıştı Ada’ya. O andan çıkıp durumu dışarıdan analiz etmeye<br />
başladığında, Göksel’in kendisine olan ilgisinin büyük bir takıntı olduğunu düşündü, ilk fark<br />
ettiğinde hoşuna giden bu düşünce Göksel’in kollarının iyice sıkılaşması ve Ada’nın<br />
ciğerlerine giden nefesin zorlanmasıyla kesildi ve Ada kendini tehlikede hissetti. Yaşadığı<br />
şokun içinde hissettiği tehlikenin etkisiyle, nefessiz ciğerlerindeki azıcık havayla sadece<br />
mırıldanabildi, “Bırak beni...” diye.<br />
Göksel, kucağında sarmaladığı Ada’yı sahibinden komut almış bir robot gibi anında bıraktı.<br />
Bu bırakış o kadar ani olmuştu ki, kendini yerde buldu. Aniden kendi vücudunun ağırlığıyla<br />
baş başa kalınca dengesini kaybetti ve tökezleyip devrildi. Yerden kalmak için toparlanırken<br />
kendisini bu kadar ani bırakmasına kızdığı Göksel’in suratına baktı ve göz göze geldiler.<br />
Kızarmış, ıslak gözleri Ada’nın şaşkınlığına değdiğinde Göksel kendine geldi. Ada’nın