Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
sessizliği ilk bozan Bilge olmuştu çünkü bulduğu <strong>fi</strong>kir kendisi için enteresandı ve sessizliği<br />
bozmaya değerdi.<br />
Bilge, “Terapi koltuğuna siz oturun!” dedi. Can aniden gerilmişti. İçinde hissettiği dengeye<br />
rağmen şimdi milyonlarca insanın önüne çıkıp örtmek istediği şeylerin deşifre olmasına<br />
ihtimal verecek herhangi bir durum yaratmak çok anlamsız geldi ve hemen itiraz etti. “Bu<br />
çalışmaz. Başka?”<br />
Bilge inançla konuşan herkes gibi düşünmeden konuştu. “Çalışır. Carl Jung’un Otto Gros’la<br />
kullandığı bir teknik vardı; Koltuk Değiştirme Tekniği. İkinci sınıftaydık, bunun uzun süreli<br />
terapilerde çok işe yaradığını söylemiştiniz. On yıldır süren bir programdan daha uzun bir<br />
terapi olabilir mi? Bu insanlarla terapidesiniz, zaten o koltuktan başka gidebileceğiniz yer de<br />
kalmamış. Herkes aslında sizi seyretmek için bekliyor programı, yaptığınız yorumlar, ortaya<br />
çıkan bir krizi hemen nasıl da yararlı bir duruma dönüştürebilmeniz... Konuklar değil, sizsiniz<br />
aslında izlenen. O koltuğa kimi oturtursanız oturtun, asla sizin verebileceğiniz etkiyi<br />
veremez!”<br />
- 40 -<br />
Setin düzenlenmesini dikkatle kontrol eden Kaya, Can Manay’ın kendisini çağırdığını<br />
duyduğunda ‘yine ne var’ diye düşünüp ayaklarını nerdeyse sürüyerek Can’ın odasına<br />
varmıştı. İçeri girdiğinde üçlü koltuğun ortasına oturup kollarını iki yana açan Can’ın sanki<br />
hayatı kucaklayan hali ve suratındaki yaramaz gülümseme ilgi çekici olmasına rağmen, Can<br />
Manay’ın bin türlü halini gören Kaya için çok da anlam ifade etmiyordu. Kaya sıkılmış ve<br />
hesap sorar bir tonla, “Sette bir sürü işim var.” dediğinde Can gülümseyerek, “Bu akşamki<br />
program için <strong>fi</strong>kir bulduk galiba, daha doğrusu Bilge buldu.” diye karşılık verdi. Kaya ani bir<br />
refleksle içinde biriktirdiği tüm öfkeyle Bilge’ye baktı. Yeniyetme bir öğrencinin gelip de Can<br />
Manay’ın sıkılan gönlünü eğlendirmek için saçma <strong>fi</strong>kirlerle kafa karıştırması olacak şey<br />
değildi. Telefon numarası yüklemekteki üstün becerisi dışında bu kız ne işe yarayabilirdi ki?<br />
Daha ilk günden ortalığı karıştırmayı becermişti bu çirkin şey. Kaya kızın suratına meydan<br />
okurken Bilge bir duvar gibi ifadesiz durdu karşısında, ya salaklıktan ya da Kaya’nın<br />
yetkisinden haberi olmadığı için kızın böyle durduğuna karar verdi Kaya. Can’a döndüğünde<br />
sakin olmaya çalışarak, “Çok iyi bir kapanış yapabilmek için iki haftadır çalışıyoruz ve 18<br />
konuk yolda, her şey hazır, canımız sıkıldı diye kendimizi sabote etmeyelim Can.” dedi. Kaya<br />
bu aptal konunun bir an önce kapanmasını ve setteki işine dönmeyi istiyordu. Programın<br />
başlamasına sadece üç saat kalmıştı ve hâlâ yapılacak şeyler vardı. Konuklar gelmek<br />
üzereydi. Son bölüme özel, yayın dönemi içinde yer alan tüm konukları stüdyoya davet<br />
etmişlerdi. Son bölüm bu konuklarla birlikte yapılacak neşeli bir sohbet üzerine kurulmuştu.<br />
Konunun kapanması için sabırsızlanan Kaya, sabit bir şekilde kendisine bakan Can’ın bir<br />
şeyler söylemesini bekledi ama Can sessiz kaldı. Kaya saatine bakıp, “Benim gerçekten<br />
gitmem lazım.” dediğinde, Can koltuğun üst kısmına koyduğu iki kolunu indirip göğsünün<br />
üstünde bağlarken, “Sormak istediğin bişey var mı Kaya?” dedi. Kaya, Can Manay’ın<br />
oyunlarına alışıktı ve oyunlarla ilgili tek bir şey öğrenmişti, oynamamak. Çünkü Can Manay’ı<br />
kendi oyununda yenmek imkansızdı ve günün sonunda manipüle edildiğiniz yerde tek başınıza,<br />
pişmanlık içinde af bekler bulurdunuz kendinizi. Kaya oyuna katılmadan, “Yok Can, gidebilir