23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ayağıyla yere vurdu, tekmeledi. Kendine çok kızgındı, etrafı tekmelerken yerden kalkan<br />

toprağın tozunda kendine olan nefretiyle savaştı.<br />

Duru aracı nasıl çalıştırdığını, ne hızda U dönüşü yaptığını hatırlamıyordu ama Can’ın o<br />

ıssız yerde öylece durduğunu, dikildiği yerden hiç kıpırdamadan kendisine baktığını<br />

hatırlıyordu. Bir süre hızlı bir şekilde aracı kullandıktan sonra ancak biraz kendine gelebildi.<br />

Yaşadığı şeyi analiz edebilmek için durmalıydı, durdu ve düşündü. Düşündükçe kalbi iyice<br />

hızlandı. Eteğinin üzerindeki ıslaklığa baktı dikkatle, adam resmen üzerine boşalmıştı. Belki<br />

de erken boşalma sorunu vardı. Ama asıl tuhaf olan kendisinin de ıslanmış olmasıydı. İç<br />

çamaşırındaki kayganlık o kadar yoğundu ki, sevişmeye ne kadar hazır olduğunu anladığında<br />

kendinden tiksindi. Eve varmak için en az bir saate yakın yolu vardı ve Deniz hâlâ<br />

aramamıştı.<br />

- 5 -<br />

Deniz eve girdiğinde, nihayet doğru arazinin seçilmiş olmasından dolayı çok mutluydu.<br />

Tüm ölçümler yapılmış, projeye uygunluk testleri tamamlanmış ve Deniz’in onaylamasıyla<br />

araziye karar verilmişti. Bu Can Manay nasıl bir adamdı! Söylediği her şeyi gerçekleştirmek<br />

için elinden geleni yapan birinin varlığı dünyayı yaşanır kılmaya yetiyordu. Deniz her zaman<br />

sözünün eri olmak için çok çalışmış, ağzından çıkanları uygulamaktan başka bir seçenek<br />

bırakmamıştı kendine. Ya yapardı ya da konuşmaz. Nihayet kendisi gibi birilerinin var<br />

olduğunu görmek rahatlatıcıydı. Can Manay’ın kaynakları ve kendi vizyonuyla daha neler<br />

yapabilirler diye düşününce, yaşadığı dünyanın cennete dönüşmek üzere olduğunu sanan<br />

herkes gibi gülümsedi, umut dolu. Eve girip dosyaları masanın üzerine bırakırken Duru’nun<br />

merdivenlerde öylece oturduğunu fark etmedi, mutfağa su içmek için girdiğinde de fark etmedi<br />

Duru’yu çünkü alışkın değildi onun sessizliğine, görünmezliğine. Duru yukarı çıkan<br />

merdivenlerin iki basamak yukarısında oturmuş öylece duruyordu. Deniz ancak yukarı<br />

çıkmaya karar verdiğinde gördü Duru’yu. Eli kan içinde, merdivende dalıp gitmişti.<br />

Deniz’in heyecanlı bir şekilde kendisiyle konuştuğunu anlar anlamaz kendine geldi Duru, ne<br />

kadar zamandır öylece oturduğunu bilmiyordu. Kendini eve attığında yığılmıştı o<br />

merdivenlere ve hiç kıpırdamaya fırsat bulamadan kaybolmuştu kendi düşüncelerinde.<br />

Deniz’in, elindeki kana bakarkenki endişesi onu uyandırdı, donuk bir ifade ve soğuk bir ses<br />

tonuyla, “Ben kanayınca mı fark ediyorsun yaralandığımı!” derken elini çekti sakince, kalkıp<br />

yukarı çıktı. Deniz elindeki kan yerine yaşadığı şoku fark edebilseydi, her şeyi anlatırdı ona.<br />

Artık önceki dünyasından kopuktu, paylaşmak, anlatmak istediği hiçbir şey kalmamıştı<br />

içinde, tek istedi yalnız kalıp birkaç saat önce yaşadıklarını tekrar tekrar kafasında<br />

canlandırmaktı. Üzerindeki elbiseleri çıkarırken eteğinde Can Manay’dan kalan lekeye baktı<br />

dikkatle ve elindeki kan lekesinin kurumuşluğuna. Elini kaldırıp banyonun ışığında inceledi,<br />

Can Manay’dan parçalar bulaşmıştı bedenine diye düşündü. Can Manay’ın öptüğü dudaklarına<br />

baktı aynada, parmak uçlarıyla dokundu dudaklarına ve kendi yüzünün yansımasında uyanarak<br />

bir şokta olduğunu anladı. Ne kadar garip, kopuk görünüyordu. Deniz fark etmemişti... Aslında<br />

fark etmemesine imkan yoktu, basbayağı artık onu umursamıyordu. Besbelli Deniz’in gözünde<br />

önceliğini kaybetmişti Duru. Kendini görünmez hissediyordu. Onunla konuşmalıydı.<br />

Kafasındaki notlarla savaşması yetmezmiş gibi Duru’nun hırçınlığı da eklenmişti. Kendini

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!