23.04.2017 Views

akilah-azra-kohen-fi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

akmış ve orada kapalı kalan, yanan ne varsa söndürmüştü, bir anlığına olsa da.<br />

Ada kendisini teslimiyetle izleyen genç adamı fark ettiğinde aklından asla durmak geçmedi.<br />

Elindeki enstrümanın söyleyecekleri vardı ve Ada içindeki öfkeyi dindirene kadar kemanıyla<br />

konuşacaktı. Bakışlarını kayıt odasındaki adamdan kaçırmadan notalara bastı. Eğer biri ona<br />

böylesine fütursuzca bakabiliyorsa, gözlerini kaçıran bu sefer kendisi olmayacaktı, bugün<br />

değil. Göksel ve Ada müzik bitene kadar birbirlerine sabit baktılar. Göksel’in gözlerindeki<br />

teslimiyetçi huzur, Ada’nın gözlerindeki fetihçi öfkeyle kapışmıyor, tam tersi ahenkle<br />

birleşiyordu.<br />

Müzik bittiğinde hemen ve ilk konuşan Ada oldu. Daha kemanını omzundan indirmeden,<br />

camlı bölümün arkasında ayakta durmuş kendisine kitlenmiş adama hesap sorarcasına, “Ne<br />

işin var senin orda! Kimden izin aldın! Çık dışarı!!” diye haykırdı. Göksel’in müziğin<br />

etkisinden çıkması ve kızın kendisine patlayan öfkesini fark etmesi altı saniyeden fazla<br />

sürmüştü. Ada’ya çok aptal görünen teslimiyetçi ifadesiyle Göksel öylece bakakalmıştı<br />

Ada’nın haykırışına. Ada ayağa kalkıp bu sefer şaşkınlıkla karışık bir öfkeyle tekrar,<br />

“Duymuyo musun!? Çık dışarı!” diye bağırdığında, Göksel ancak kendisine gelebilmişti. Biraz<br />

önceki müziğin kendisinde yarattığı etkiyi Ada’nın üzerinde yaratmamış olması Göksel için<br />

şaşırtıcıydı. Kızın kendi müziğine bağışıklığı olduğunu düşündü. Ada’nın beyaz teninde<br />

parlayan iki siyah gözüne teslimiyetle baktı, kızın kendisine söylediği her şeyi yapmak<br />

istediğini belirten bir onaylamayla kafasını iki kere salladı, sessizce kulaklığı çıkarıp<br />

mikserin üstüne bıraktı ve hiç arkasına dönmeden kayıt odasından çıktı.<br />

Göksel camekanlı bölümden uzaklaşırken Ada düşüncelerini dindirebilmek için hemen<br />

yerine oturdu, içindeki müziğin kesilmesini istemiyordu, hiç düşünmeden kemanında notalara<br />

basmaya devam etti ama biraz önce karşısında dikilen adamın itaatkar bir şekilde kendisine<br />

başını sallamasının yarattığı merak, içinden çıkarmak istediği müziği böldü. Göksel’i<br />

hatırlamıştı, Duru’yla kapışmasından sonra onu tanımayan kimse kalmamıştı okulda. Ada<br />

yerinden fırlayıp stüdyonun kapısını açtı. Tek tük öğrencilerin geçtiği koridorda Göksel’in<br />

varlığını aradı ama çoktan gitmişti. Kayıt odasının camını kırıp stüdyoya dalabilecek<br />

delilikteydi bu Göksel, kendisine şiddet gösteren herkese daha fazlasını göstermiş ve<br />

gösterecek biri olarak, Ada’nın azarlamasına itaatle cevap vermesi ne kadar da garipti diye<br />

düşünürken, koridorun sonunda kendisine doğru gelen Duru’yu görmezlikten gelmek için çok<br />

geç kaldığını anladı, çünkü Göksel’le ilgili düşünceleri boyunca Duru’yla göz göze<br />

gelmişlerdi, bunu Duru’nun suratına yayılan kocaman gülümsemeden anlayabiliyordu. Çok<br />

uzun süredir içinde tuttuğu gıcıklığı haykırmamak için kendini zorladı, bu haykırışın kendisini<br />

Deniz’in gözünde nereye düşüreceğini bir an olsun hatırlamak yetmişti. Duru’nun<br />

gülümsemesine karşılık vermemek tuhaf olacaktı ama yapmacıklık içinde daha fazla kendine<br />

ihanet edebilecek motivasyonu kalmamıştı. İnsanları Duru’ya aşık eden şey Ada’nın midesini<br />

bulandırıyordu, bu şeyin özündeki yapmacıklığı ve umursamazlığı görebiliyordu. Donuk bir<br />

ifadeyle, sakinliğini bozmadan ilk Duru’nun konuşmasını beklemeye karar verdi.<br />

- 29 -<br />

Can Manay’ın asistanı olmak için tek bir atışı olduğunu ve bu gibi durumlarda aslında hiç<br />

şansı olmadığını, daima bir şeylerin ters gidip katostro<strong>fi</strong>k durumlara meydan verdiğini bilen

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!