You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
2. BÖLÜM<br />
- 1 -<br />
2 ay sonra Özge...<br />
İki ay. Aşağılanmış, küçümsenmiş, kabul edilmemiş, en kötüsü de çok kötü bir şekilde<br />
kovulmuştu... Boğazın iki yakasını birbirine bağlayan köprünün üstünden geçerken, bu<br />
köprüden daha önce atlamış insanları düşündü Özge. Kendini asan, bileklerini kesen, beynini<br />
dağıtan zavallı insanları... Üç ay önce çok anlamsız gelen bu düşünce, şimdi kendi beyin<br />
hücrelerinde sinsice dolaşmaktaydı. Yapacağından değildi tabii ki ama yapanları anlamaya<br />
başlamıştı, bu bile çok rahatsız ediciydi. İki sene önce gazetede okuduğu bir haber geldi<br />
aklına. Kadının biri iki kutu ilaç içmiş, bileklerini kesmiş ve en sonunda da kendini vurmuştu.<br />
Ölmek için yapılması gereken ne varsa yapmıştı kadın ama hâlâ hayattaydı, hem de kendisini<br />
vurmasından on altı saat sonra bulunmasına rağmen. Haberi detaylarıyla hatırlamaya çalıştı.<br />
Kurşun ağzından girmiş, beyinciğe ya da ana damarlardan birine değmeden enseden çıkmıştı.<br />
Kadın niye ölmek istemişti? Bundan bahsedilmemişti. Kadının intihar girişimi çok ısrarcı<br />
olmasına rağmen, hayatta kalabilmesi büyük haber olmuştu ama neden yaptığı hiç<br />
sorgulanmamıştı. Bu yüzyılda insanlar motivasyonlarla değil olaylarla ilgilenmeyi<br />
seçiyorlardı, işte bu bile dünyanın kendi çevresinde döndüğünün bir kanıtıydı. Dönüp duran,<br />
kendini tekrarlayan bir düzen içinde kaybolmuş ruhlar.<br />
Başka bir aktarmaya bineceği durağa yaklaştığını fark ettiğinde kendine geldi. Gideceği<br />
televizyon kanalına ulaşması için üç aktarma daha değiştirmesi gerekecekti. İki ay boyunca tek<br />
tek, işten ayrılınca başvurmayı düşündüğü her yere başvurmuştu. Kovulma şokunu atlattıktan<br />
bir saat sonra hissettiği özgürlük geldi aklına, kendini ne kadar güçlü ve yeniliklere açık<br />
hissetmişti. İlk başvurusunu yapmak için, en iyi dergiler arasında nasıl da zorlanarak seçim<br />
yaptığını düşündü. O zaman emindi hemen kabul edileceğine. Daha önce kendisiyle<br />
çalışabileceklerini belirtmiş iki, üç kurumun kapısı şimdi duvar olmuştu. Kimse onunla<br />
çalışmak istemiyordu. Aylin’in ayakkabılarını giymediği için kendisine kızdığını biliyordu,<br />
hatta bileğinin kırılmasından kendisini sorumlu tutabileceği de gelmişti aklına ama onu ertesi<br />
gün işten çıkaracak kadar, hem de yerine bakacak kimse olmadığı halde bu kadar hızlı ve net<br />
bir şekilde onu kovacak kadar kendisinden nefret edebileceğini hesaplamamıştı. Can<br />
Manay’la yaptığı tatsız röportaj da vardı, adamı epey kızdırmıştı ama ne olursa olsun, bir<br />
asistanı kafaya takıp saçmalayacak biri değildi Can Manay. Bilge biriydi. Aylin’in<br />
telefonlarına cevap bile vermemesi her şeyi açıklıyordu aslında. Onu hastanede ziyaret ettiği<br />
geceyi düşününce tüyleri ürperdi, Aylin’in ikiyüzlülüğü, iki aya rağmen hâlâ hayret vericiydi.<br />
O gece nasıl da her şey yolunda gözüyordu. İki saat boyunca hastanede, yanında oturup<br />
Aylin’in gevezeliğini dinlemiş, ona açılışı, dans gösterisini, sahnenin nasıl dizayn edildiğini,<br />
Can Manay’ın Sıla’yla oynaşmasını anlatmıştı, röportajla ilgili kısımları sansürleyerek.<br />
Ertesi gün işe gittiğindeyse binaya girememişti bile. Önce kartının bozulduğunu düşünmüş,<br />
yan kapıdan girmek istemişti. Ne salaklık diye düşündü. Kendini düşürdüğü durumu<br />
canlandırdı kafasında. Vücudundaki tüyler acı ile kalkınca o anı düşünmekten vazgeçti. Nasıl