Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
kendisine el sallayan Deniz’e ters bir bakış atıp kafasını çevirdi ama bu da anlaşılmamıştı,<br />
çünkü Deniz çok meşguldü.<br />
Can o an yarattığı motivasyonun kırılmaması için Duru’nun suratına hiç bakmadan arazinin<br />
ortasındaki kendi aracına yürüdü ve aniden Duru’yu elinden tutup kendisini takip etmesine<br />
yardım etmek için ha<strong>fi</strong>fçe çekti. Duru elini çekmekte birkaç saniye gecikse de, hemen elini<br />
Can Manay’ın elinden kurtardı ama kalbindeki hızlanmaya engel olamadı. Bu adamın tuhaf bir<br />
dokunuş şekli vardı. Kendisini çok değerli hissettiren bir dokunuştu bu, Deniz’inki gibi<br />
vulgar 24 ve almaya yönelik değil, tenine değer veren, tapan bir dokunuştu bu. Yumuşak ve çok<br />
istekli. Can, Duru <strong>fi</strong>krini değiştirmeden arabaya ulaşmak için hızla yürürken, Duru bir anda<br />
sıçrayarak yanından geçti.<br />
Bilge uzaktan onlara bakarken, Can Manay’ın ceylanı diye düşündü kız için. Üzerindeki<br />
dans kıyafeti içinde bir ceylan gibiydi, ince, narin, çevik, kovalarsan asla yakalayamayacağın,<br />
sana gelmesi için sabırla tuzaklar kurman ve tuzakların başında bıkmadan beklemen gereken<br />
bir ceylan. Deniz’in sevgilisiydi bu kız ve Can Manay’ın yokluğunu çektiği belki de tek şeydi.<br />
Can Manay’ın kıza karşı olan enerjisini diğerlerinin anlamaması şaka gibiydi. Belki de<br />
görmezlikten gelmeyi öğrenmişti bu adamın etrafındaki herkes. Deniz’in anlamamasıysa çok<br />
normaldi, adam hayatının konsantrasyonunu yaşıyordu bu günlerde, hiçbir şey anlayacak<br />
durumda değildi. İnandığı şeyi var edebilmek için tüm enerjisini akıtıyordu, yaşadığı dünyayı<br />
değiştirebilecek güçte olanlar ancak dünyasal olayları kafalarından çıkartabildiklerinde<br />
başarabiliyorlardı. Deniz de başarabilirdi, tabii Can Manay izin verirse... Bilge, Deniz’le<br />
tartışmak yerine Can Manay’ın yokluğunu fırsat bilip onunla sohbete başlamış mimarlara<br />
baktı. Zavallı Deniz diye düşündü. Etrafındaki tuzakları göremiyordu, tuzaklara dikkat etmek<br />
ciddi enerji isteyen bir şeydi, bu da Deniz gibi bir adamın enerjisini harcamayı seçeceği bir<br />
yer değildi. Sadece üretmek istiyordu o, hayat ona koruması gerektiğini de öğretecek diye<br />
düşündü Bilge içi acıyarak. Yukarıya baktı, şimdi aynı arabaya binmek üzereydiler. Can<br />
Manay’ın kıza bakmamak için çaba harcaması Bilge’ye bir tiyatro oyununu izlemek gibi<br />
gelmişti, ilk defa bu kadar çaresiz görüyordu onu, nerdeyse acınacak bir hali vardı. Deniz gibi<br />
bir adamın kadınına aşık olmak, bir Tanrı’nın Tanrıçası’ndan seninle çocuk yapmasını<br />
istemek gibi zavallıca bir şey diye düşündü. Sonra yine yakın hissetti Can Manay’a, ikisi de<br />
kendi çaplarında zavallıydılar. Bilge artık istemekten bile korkar hale getirilmiş şekilde<br />
eğitilmişti hayat tarafından. Can Manay’sa her istediğini elde eder şekilde deneyimlemişti<br />
aynı hayatı ama şimdi onu kendisiyle aynı noktada, duyguda buluyordu Bilge. Can’ın Duru’ya<br />
duyduğu imkansız ilginin imkansızlığında ciddi bir yakınlık hissediyordu ona karşı ve<br />
anlayabiliyordu onun hayatının nasıl da bir anda kabusa dönüşebileceğini. Her şeyi olan bir<br />
adamın tek eksiğine çektiği açlıktan daha ağır bir açlık olamazdı herhalde diye düşündü.<br />
Zavallı Can Manay, o kadar çaresiz ve ezik görünüyordu ki.<br />
Arabaya ilk varan doğal olarak Duru’ydu, bir an dönüp geriden gelen Can Manay’a baktı,<br />
hemen bakışlarını çevirdi ve araziyi inceliyormuş gibi yaparak onu bekledi. Can nefes nefese<br />
kaldığını kamufle ederek arabaya varırken, Duru’nun çevikliğine hayran kalmıştı. Önce öndeki<br />
yolcu koltuğunun kapısını açacaktı ki hemen vazgeçti. Duru’dan yapmasını istediği hiçbir şey<br />
yapılmayacaktı, biliyordu. Onun yerine kendisi hemen şoför koltuğuna oturdu ve kapıyı<br />
kapadı. Duru birkaç saniye aracın önünde Can Manay’a bakıp ne yapmaya çalıştığını analiz<br />
etmeye çalıştı, Can teslim olduğunu anlatan bir vücut diliyle kafasını geriye yaslamış Duru’ya