Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ağır, fark edilmeyi dileyerek etrafta dolandı. Kostüm odasında kıyafetlerini değiştirdi, makyaj<br />
odasına kendisine verilen aksesuarları teslim etti, reji odasına intercom’u bıraktı... Fark<br />
edilmedi.<br />
Temizlik bölümünde çalışanlar ellerinde gelişmiş cila makinalarıyla ortaya çıktıklarında,<br />
binada güvenlikçiler ve Bilge’den başka kimse kalmamış gibi görünüyordu.<br />
Boş ve karanlık stüdyoya gitti, koca stüdyoda tek bir insan dahi yoktu. Program<br />
başladığında üzerinde durması gereken artıyı aradı gözleri ama bu karanlıkta, yere<br />
yapıştırılmış herhangi bir şeyi görebilmek imkansızdı. Cebindeki telefonunun ışığını yakıp<br />
artıyı buldu. Karanlıkta yere eğilip dikkatle baktı artıya ve bunun bir artıdan çok çarpı<br />
olduğuna karar verdi. Üzerine sürekli basıldığı için rengi iyice grileşmişti. Tırnağıyla<br />
çarpının ucunu ha<strong>fi</strong>f kaldırdı. Çarpıyı yerden söküp eline aldı, avcunun içine yapıştırdı.<br />
Aniden zi<strong>fi</strong>ri karanlık içindeki stüdyonun ışıkları açıldı. Gözleri ani aydınlığın saldırısıyla<br />
hemen küçülürken, elleri gözlerine giren ışığa siper oldular.<br />
Stüdyonun hoparlöründen, “Reji odasına gel.” dendi. Bilge hemen avucundaki çarpının<br />
görülmesini engellemek için elini yere indirip, avucunu bacağına doğru çevirdi. Geri dönüp<br />
stüdyoya girdiği arka taraftaki kapıya doğru hızla ilerlerken hoparlör yine açıldı, önce bir an<br />
tıkırdama oldu, sonra ses, “Koridordan değil, sahne arkasından.” diye buyurdu. Bilge durup<br />
sahne arkasının neresi olduğunu anlamaya çalıştı. Can Manay’la oturdukları yerin yan<br />
tarafında bir oda daha vardı. Oraya doğru emin olamadan ilerlerken ses, “Doğru.<br />
Merdivenlerden yukarı çık.” diye onayladı. Aslında Bilge o an çıkıp gitmek istiyordu<br />
stüdyodan ama izleniyor olmanın verdiği gerginlik vücudunu ele geçirmişti ve komutları<br />
dinledi. Bilge yukarı çıkan merdivenlerin başına geldiğinde stüdyonun ışığı aniden söndü ve<br />
Bilge zi<strong>fi</strong>ri karanlığın içinde kaldı bir an. Elindeki telefonun ışığından yararlanmak isterken<br />
merdivenler aydınlandı. Işık merdivenlerin uzandığı yukarıdaki odadan aşağıya sızıyordu.<br />
Biri odanın kapısını açmıştı. Bilge sessiz bir şekilde merdivenleri çıkmaya çalıştıysa da<br />
demir merdivenlerde sessiz olmak pek de kolay olmadı. Can Manay’ın kendisini çağırtmış<br />
olabileceğini düşününce iyice gerilmişti, ses ona ait değildi ama program bitiminde adam<br />
suratına bile bakmadan çekip gitmişti, belki şimdi kafasından sorduğu sorular için<br />
azarlanacağını düşündü Bilge ve garip bir şekilde rahatladı. Can Manay hakkında bu gece fark<br />
ettiği bir şey vardı, kızması umursamazlığından çok daha iyiydi. Yapması gereken savunmayı<br />
içinde planlarken kapıya vardı. Kapıda ‘Reji Odası’ yazıyordu. İçeri girdiğinde reji<br />
masasının önündeki koltukta kaykılarak oturmuş Kaya’yı görünce dondu. Kaya, Bilge’nin<br />
kafasında dolanabilecek bir sürü düşünceyi engellercesine, “Korkma. Gitmeden seninle<br />
konuşmak istedim sadece.” dedi. Bilge donduğu yerde dikildi sessizce. Kaya kendi kendine<br />
gülerek, “Kaç yaşındasın?” diye sordu. Bilge kurumuş boğazından titreyerek çıkan sesin<br />
içindeki tedirginliği yansıtmasından rahatsız, “21.” dedi.<br />
Kaya, “Seni izledim... Kopuksun!” dedi Bilge gerildi. Kaya, “Hayat ne tuhaf!.. Senin bu<br />
deformasyonun, Can’ın sende yayılmasını engelleyebilecek tek şey; kendini dışarda<br />
tutabiliyorsun (gülerek) belki de hayat seni dışarda tutuyor. Sen yaşamıyorsun, izliyorsun.”<br />
Kaya konuşmasının Bilge tarafından şimdilik çok da anlaşılmadığını düşündü. Kız kapının<br />
ağzında tetikteydi.<br />
Kaya, “Belki şimdi sana anlamsız geliyor duydukların ama bir gün Can’ın fanatiği olarak<br />
uyanabilirsin ve seninle işi bittiğinde hayatının en verimli yıllarını narsist bir manyağın